MUSTAFA HÜSEYİN USLUZOR YAZI

İSYANLAR

Osmanlı döneminde, 1402’de Sultanı Yıldırım Beyazıd ile Timur devleti hükümdarı (Türkçe) Aksak Timur’un (Farsça Timurleng) Ankara Çubuk ovasında; (Fatih) Sultan Mehmet ile Akkoyunlu Devleti Hükümdarı Uzun Hasan ve arasında 1473’de Malatya’da;

1514’de (Yavuz) Sultan Selim ile Safevi Hükümdarı Şah İsmail’in Çaldıran ovasında, 1516’da Memlüklü Hükümdarı Kansu Kavri arasında yapılan 1’incisi Mercidabık’da ve 1517’de 2’incisi Ridaniye’de,

Bu savaşlar, Türk’ün Türk‘le yaptığı savaşlardır. Fakat Türkler ile Kürtler arasında olan bir savaşı göremezsiniz.  Ünlü sosyolağlardan, Kızıl Elma’nın rol model savunucusu, Ziya Gökalp ve devamında Oğuz Reha Türkkan, Nejdet Sançar ve Türk Miletçiliğini siyasi hayata taşayan Alparslan Türkeş gibi liderler der ki, “Bir Türk ne kadar Türkse, o kadar da Kürt’tür. Bir Kürt ne kadar Kürtse o kadar da Türk’tür.” Meali kardeştir. Hattâ, Turancı Nihal Atsız konuyu, romanlarına bile taşımıştır. Misal, “Bozkurtların Ölümü” adımdaki roman kitabında, Türkler nereye giderse, arkasından da onları izleyen ve zayıf anını kollayan bir kabileyi örtülü olarak adını vermeden, “Kürt’ler” olarak ima ederse de, önden giden, zayıf duruma da düşse, geriden gelenin ihanetine hiç bir zaman uğramamıştır. Sadece zaman zaman eşit haklar istenmiştir. Bu talepleri de hiçbir zaman reddedilmemiştir. Haçlı ordularının saldırıların karşılayan ve yenilgiye uğratan Selahaddin Eyyubi, uzak tarih misallerindendir. Cumhuriyet tarihimizde de bu örnekler görülebilir. Uzun uzun anlatmak gerekmez. Tarihte Çanakale Savaşına ve dört yıl sonra yapılan İstiklal Savaşında bile bir ihanet yapılmamış; destek yapılmıştır.

Osmanlı’nın büyüme döneminde ortaya çıkan isyanlarda, Sultan (Yavuz) Selim döneminde; 1519 yılında başlayan ve gittikçe büyüyen Yozgat’lı Şeyh Celal’in isyanı, mehdilik iddiası ile başlamış, bu Celalî isyanlarının bastırılması; Bosnalı Hırvat asıllı ve devşirmeden yetişme (Kuyucu) Murat Paşa’nın son darbeyi 1610 yılında vurması sonucunda, 60 bin isyancının kellesin kesilerek kuyulara doldurtması ile isyan bitmişti.  Paşanın lakabı da Kuyucu olarak kalmıştı.

1581’de Bolu civarında başlayan Köroğlu (Ruşen Ali) isyanı, 1598’de Sivas ve Maraş bölgesinde çıkan Karayazıcı ardından çıkan Deli Hasan ayaklanmaları; Erzurum Beylerbeyi Abaza Mehmet Paşa’nın 1622’de; Sultan 1’inci İbrahim döneminde 1640-1648 arasında çıkıp, sonlanan Sivas Valisi Vardar Ali Paşa ve Isparta yöresinde Kara Haydaroğlu ile Katırcıoğlu ayaklanmalar ve 1640’de Sivas Valisi Vardar Ali Paşa ayaklanmalarının tamamında da, isyancıların içinde Kürtlerin olmadığını, isyanların Türk’ler tarafından çıkartıldığını görürüz. İsyanlar’ın bazılarında da, Tarikat Şeyhlerinin kışkırtmasıyla olduğu görülür.

T.C. Türkiye Devleti döneminde ise, temelinde Musul ve Kerkük’ün Petrollerini kaptırmamak için İngiltere’nin kışkırtmasıyla başlatılan 13 Şubat 1925’da Şeyh Sait isyanında tarikat mensuplarının olduğu fakat bu isyanda da, yörenin saf Türk halkı tarikat mensuplarının olduğu görülür. Böylece yine İslam Dininin alet edildiği görülür. 23 Aralık 1930’da İzmir’in Menemen ilçesinde şeriat isteyen bir grup tarafından, askerliğini yedek subay olarak yapmakta olan Öğretmen Mustafa Fehmi Kubilay’ın şehid edilme olaylarının arkasında da, ne olduğu belirsiz Türkler  ve tarikat mensupları  vardır.

Misal, İslam 610 yılında doğmuş, 632’de tamamlanmıştır. Ama tarikatlar 760 yılında çıkmış, çoğu da İsrailiyat kaynaklı fikirleri İslam’ı dejenere etmek için projelendirilmiştir. Bazıları askerlik hizmeti, sosyal hizmetler ve akademik hizmetler verdi ise de, sonradan kuruluş amacından tamamen çıkınca, mürşid olmadan İslam yaşanamaz, Kur’an anlaşılamaza -sanki Allah Kur’anı tarikat şeyhleri anlasın, mezhep kurucuları açıklayabilsin şekline- dönüşmüştür

Gördünüz mü, Türkiye’de 1975’den itibaren hızla çoğalan ve hatta teşvik bile edilen, şu anda sayısı 44’leri geçen ve sırası geldiğinde çirkefleşebilen tarikatların çoğalmasını.! Yeter ki, sürü psikolojisi ile müridler sorgulamadan mürşidlerine uyulsun? Din göklere çekilsin, edebiyatı yerde kalsın, Allah’a din öğretilsin, Allah’ın yerine yeni ilahlar üretilsin.. İşte, tarikatlar bunun için çoğaltılır ve Diyanetin dışında ve din altında sömürü başlar!.

Arkadaşlarınızla paylaşın

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Sitemizden en iyi şekilde yararlanmak için lütfen reklam engelleyicinizi kapatınız.