
Merhaba sevgili okur,
Bu haftanın şair konuğu sevgili Sema Eren.
Merzifon doğumlu olan şair ilk, orta lise tahsilini Merzifon da tamamladı. Yüksek öğrenimini ise T. Orta Doğu Amme İdaresi Sevk ve İdare Yüksek okulunda yaptı.
İlk şiiri orta okul yıllarında “Şiirin Yenileri “adlı kitapta yayınlandı. “İzmir in Seyir Defteri “Adlı kitapta ise bir şiiri ve yazısı yayınlandı. Şiirleri ve sinema filmlerine dair yazıları çeşitli edebiyat dergilerinde yer aldı.
“Suyun Çığlığı” adlı İlk şiir kitabı 2020 yılında basıldı. Bir kamu kurumundan emekli. İzmir de yaşamaktadır.
SEMA EREN’ İN ŞİİR ÜZERİNE DÜŞÜNCELERİ ;
Şiir, gerçeklik ve sonsuzluk….
“Şiirin amacı bizi şiir haline sokmasıdır “der Edgar Morin.
Şiir geçmişin sonsuzluğu, geleceğin umudu. Umudun sonsuzluğudur. Dün, bugün, yarındır. Kabullenmeye karşı, kuralların kısıtlayıcılığından uzak, isyankârdır. Düş gücünün sınırsızlığı…Sıkışıp kalmış tüm şeylerin infilakı. Öğretmez akıl vermez.
Hayal gücünün gerçekliği gerçeğin düş gücü. Sözcüklerin dansı ve tablosudur yaşamın.
Sanat sonsuzluktur. Yaratım zamanın içinde değil zamanla birlikte başlar. Sınırsızlığın dolaysız ve ışıklar saçan hazzıdır. Şair bilicidir. Bütün duyuları uzun süre sonsuzca ve bilinçle karıştırarak düzensizleştirir.
Şiir ve felsefe iç içedir.
Anlatmaz dayatmaz. Şair kendisi yoluyla aynı zamanda bir bakasıda olabilendir. Kelimeler imgeler mecazlar yoluyla hammaddesi dil olan şiir parlayan ışığa dokunup sonra gölgelere gizlenir oradan ışığı izler. “Daha yararlı olmalıdır şair, oymağın bütün yurttaşlarından “der Lautremont “Moldoror un Şarkılarında”
Karabasanların kabusların çöktüğü çağımızda acı ile umudun zıtlığında sanata sahip çıkıp iyiyi güzeli mutlak kılmak için özgür olmalıdır şiir.
Çorak bir topraktan buğday tarlası oluştururken bir başak tanesinin renk tonlarıyla tarlayı anlatabilmek. Dil ile sözcüklerle Gerçek dışından gerçeğe, gerçekten gerçek dışına…zıtları birleştirmek…süslemeden, yalın saydam ulaşabilmek görünene görüntü ötesi kavramlarla.
Bilinci bilinçaltını su yüzüne çıkarıp suda yansıyanı bize, başkasına gösterebilme sanatıdır.

GİTMEK…
Rüzgâra karşı kartal,
Kanatlarını dener savrulan bulutlarla.
Başka bir iklime doğru
İnancını sorgular dil
Dünkü ben değilim
Öğrendim şimşek savıcılardan geri çevrilmeyi
Göğü tersyüz edip yağmuru gömüyorum toprağa
Aldanışlar saçıp
Unutulup
Gidiyorum
Arka kapısından bahçenin
Bakışlarım suskun
Saçlarımda kartal kanadı
Başka bir iklime doğru…
**
.
GÜVERCİNİN KANATLARI
Kapıldıkları girdap
Öfkesiz kabullenmeyi
Çekiyor içine
Damarlarında akan
Uyuşmuş bir isyan
Dünyaya başka bir acıdan bakıyorlardı
Soğuktu ve karanlık
Umutla döşenmiş
Cehenneme giden yollar
Haykırıyorlar sessizce
Siz kendi cehenneminizde yanın
Kimsenin haberi yok kanatsız güvercinler uçuyor
İnkâr çağında susuyorsak
Bozulmuş bağların
Kederli türküsünü
Ezilmişliğini içerek söylemeli
Kana kana
Umursanmadan düştükleri ateşte
Bağ yanıyordu, kurumuş dudaklarında
Öpüşen üzümlerin ıslaklığı kaldı.
**
.
GÖLGENİN SESİ
Birçok varlığın sesi…
Göçen aşina yüzlerin bildik aksanıyla
Her biri kendi perdesinde
Kulağımızda çınlıyor
.
Ürpertiyle titreyip
Gelecekteki korkuları anımsadık
Doğmadan önce bildiğimiz
Unutup yeniden edindiğimiz
.
Yeniden mi doğduk
İçimizdeki isyan ateşiyle
Sönmedikçe yinelenen
Ruh göçü mü bu
.
Düzelmedikçe bir çok şey
Çabalanan güzel gelecek
Ateşler içinde yanarak
Yaratmak istediğimiz
Yankı mıyız
Üflenen sur un
İçimizdeki kıyamet tufan
Hiç susmayan
.
Keyifleri kaçıran davetsiz misafir
Konuk ettiğimiz yerde bizden baskın
Kayboldukça bulmaya doğru
Buldukça kaybedilen ne varsa
Döngüde boğulup
“Buraya kadar bundan ötesi yok””
Dedi
Gizemli ses
.
İlk yeşerdiğinde
Sevginin güzü
Kandırdık kendimizi
“Hep mutlu kalacağız”
.
Zamanla acının kaynağı
Nefret etmedik
Şefkati tatmadık
Zıtlar doğuruyor birbirini
.
“Sonsuza dek benimsin”
Ben sonsuzum o zaman
Gururlu dalgalarında
Cehennem ırmağının
Gölgenin sesi çınladı
“Buraya kadar bundan ötesi yok”