
Merhaba sevgili okur,
Bu haftanın şair, yazar konuğu sevgili Nalan Çelik 15 Ocak 1961 / Düzce doğumlu. İlkokul ve ortaokulu Pendik’te tamamladı. Kadıköy Ticaret Lisesini bitirdikten sonra özel şirketlerde muhasebeci olarak çalıştı. Hayatına İstanbul’da devam eden yazar şiir, öykü, deneme, incelemeleri çeşitli dergi ve gazetelerde yer aldı.
Yazı ve şiirleriyle birçok ortak kitaba katkı yaptı. Türkiye Yazarlar Sendikası, PEN Yazarlar Derneği, Türkiye Edebiyatçılar Derneği, Bilim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği, Cemal Süreya Kültür Sanat Derneği üyesidir. Türkiye Yazarlar Sendikası 22. Dönem ikinci başkanlığını sürdürmektedir.
KİTAPLARI
Gelincik, 2005 (şiir)/Kokulu Saat Çiçeği, 2008 (şiir)/ Şiir Kadın Saçlar, 2009 (inceleme-araştırma)/Yalınayak, 2010 (şiir)/ Kasımda Çiçek Açmak, Nisan 2011 (şiir)/Ne Çok Ah Ne Az Ey, Ekim 2011 (şiir)/Çayır Çimen Ve Uzaklar, 2012 (şiir)/ An’lardan An İtibariyle, 2014 (inceleme-araştırma)/ Düdüklü Akasya, 2015 (şiir)/ Yalınayak, 2. Baskı 2017 (şiir)
Yayına hazırladığı: ‘Kartal Öyküleri’ Nisan 2019 (14 yazardan semt öyküleri) Yayına hazırladığı: ‘Kaynana Şekeri’ Mayıs 2019 (18 kadın yazardan ‘Dünya Kaynanalar Günü’de adanmış öyküler) /Hamster Tedirginliği, Mayıs 2019 (inceleme-araştırma)/
‘Temelli Döncem – Türkiye’den Fransa’ya Göç Hikâyeleri’, Yayına Rahime Sarıçelik’le hazırladı. Şubat 2020 (14 Strasbourg Üniversitesi Türkoloji öğrencisi, hocaları Rahime Sarıçelik ve Nalan Çelik’in öykülerinin yer aldığı kitap)
Nevzat Yusuf Sarıgül-Nermin Yusuf’un hazırlayıp çevirdiği ‘Poeize turca moderna’ adlı antolojide şiirleri Romence’ye çevrildi. (2017)
Editörlüğünü Mesut Şenol’un yaptığı, ‘Uluslararası Olympos Kültür ve Edebiyat Festivali’ antolojisinde şiirleri İngilizce’ye çevrildi. (2018)
Honer ve Eghtesad (Sanat ve Ekonomi) İran, Tebriz Dergisi şairler özel sayında Mojtaba Nahani’nin Farsça çevirisiyle şiiri yayınlandı. (2020)
NALAN ÇELİK’İN ŞİİR ÜZERİNE DÜŞÜNCELERİ ;
“Ey şiir kıskanç şiir/ hep seninle mi konuşmalı/ yaşam akasya dalında rüzgâr sevinci/ kokularla uçuveren/ ey şiir/ gözümün bebeği şiir/ arada sırada bıraksan gözlerimi.”

annem de hep şiir yazmış
çocukluğumdan beri duyduğumdu
yaşlılıktı benim için ah’lar korosu
büyüdüm mü
büyüyememiştim
.
anne neden hep ah dedin
“hani sen şiir yazıyorsun
az söz çok şey söylemektir ya şiir
ah’ da öyle
az harf çok acı
şiir yazıyoruz biz de”
**
.
Yenildikçe
insan kendi yaratır adını
gözlerini
sesinin aklını
konuşan ellerini
yalınayak gideceği
arka sokakları
kaldırımları
kent meydanlarını
yenildikçe
gülümseyerek yeniden
**
.
gözlerim masada unutuldu
saçlarım bir senin parmaklarında
küçük kız
öyle çok canım var ki
öl öl bitmez
hadi yakan top oynayalım
bilir misin
dünyanın topu bataklıklarda boğulurken
saçlarım kurtarır mı
biz derken
sen ben değil
dünya
dünya dünya derken
malta eriği çiçeğini neden unuttun masada
tarçınlı salep
anasonlu rakı
yeni kitap
heyecanımın utangaç kokusu
yıllardır aşkı bekleyerek sonbaharı seyreden adam
kumrularla hala orada mıdır
.
unutulduğum yerde saçlarım uzuyor
malta eriği çekirdeklerini gömüyor kumrular
dal
yaprak
çiçek
koku
sevişmek için
cansuyum hazır
artık saç kesmeyi öğrenmeli
**
.
-kuduz düğünü –
son nefesini veren hasta sayıklamaları
sevişirken verdiğim sözler
inandın mı
.
çok babam oldu çok da annem
çok çok abim çokça komut
ne çok mahalleli
sakinsizim az ol bana
.
tişörtünün rengi solan can yeleksiz bebek
santa terisita’da selfi kurbanı yunusum
deniz şahit
güneş mezar nöbetçisi
kalemler patlamaya hazır beylik
şakağında tabanca talimi yaparken cansel
dövüle dövüle öldürülen türkan’a
hayır sözcüğünü unutturamayan penguenler
karanfil bırakıyor “merasim meydanı”nda
kaç otuz dokuz gün korkusu
kaç
bu gece bir kuduz düğünü gerek
ya kudurur
ya deniz paklar çaresizliğimi
çingeneleri mi karanfilleri mi örgütlemeli
lale mevsimi yetmedi mi size
şiir ölümün yaşam hazırlığı
öykü ölüm arası bekletmede
erken çiçeklenen erik dallarına
üzülmekten başka şey bulamayanların
yıllarınca çiçeksizim
karanfillere dokunmayın
kudurmaya ramak kala
.