11 Eylül İkiz Kuleler saldırısından bir hafta sonra Papaz Wright vaızında şöyle söylüyor.
Biz bu toprakları Siyulardan, Apaçilerden, Komançilerden, Arapholardan, Navaholardan TERÖR kullanarak aldık.
Afrika’dan insanları kaçırıp köle yaptık ve yüz yıllarca işkence ettik, korku içinde yaşattık.
TERÖR! Ülkeleri bombaladık, suçsuz sivilleri öldürdük. Panama’yı bombaladık, silahsız kadınları, ailelerine ekmek götürmek için emek veren çalışkan insanları, erkekleri, kadınları, hamile kadınları. beşikteki çocukları öldürdük.
Kaddafi’nin sarayını bombalayıp oğlunu öldürdük.
Irak’ı bombaladık. Ekmek parası peşinde olan insanları öldürdük.
Sudan’da ilâç fabrikasını bombaladık; ailelerine ekmek parası kazanmak için fabrikada çalışanları öldürdük.
Hiroşimaya, Nagasakiye atom bombalara attık ve en küçük bir pişmanlık duymadık.
Çocuk bahçelerinde oynayan çocukları, okula giden öğrencileri, ekmek parası peşinde olan masum insanları öldürdük.
Terör devletleri olan İsrail’i ve Güney Afrika’yı destekledik. Filistinlilerin ve zencilerin katledilmesine ortak olduk.
Şimdi öfkeliyiz. Neden? Yüzyıllardır dünyaya her gün artan şiddetle taşıdığımız terör bizi vurdu diye.
Biz 11 Eylül’ü fazlasıyla hak ettik.
Bu sözlerden bizim de bir ders çıkarmamız gerekli.
RTE’nin baş danışmalarından SADAT’ın başındaki yaratık ne diyor?
Türkiye Cumhuriyeti Devletini yıkacak, yerine Avrasya diye bir devlet kuracak, resmi dilini de Arapça yapacakmış.
AKP’ye oy verenler zımnen de olsa bu şeytani planı desteklemiş olmuyor mu?
Güle oynaya Türkiye Cumhuriyeti Devletinin temellerine dinamit yerleştiriliyor.
Yarın devletimiz çok kötü günler yaşamak zorunda kalırsa bizim din adamarlarımız içinden birileri çıkar da “Biz bunu hak ettik,” derler mi? Yoksa dayatılan şeriatı ve Arapça’nın resmi dil olmasını alkışlar mı?
Pazar günkü seçim, gerçekten Türkiye Cumhuriyeti devletinin gerçekten varlığını sürdürme sınavıdır.
Sınav kaybedilirse VAY ÜLKENİN haline!