AKP Organize Suç Örgütü, her işi bitirdi sıra okullarımıza “Manevi Danışman” adı altında imam tayin etmek kaldı!
Aynen “Her kuşu tuttun, bi kaldı Hacı Leylek” veya “Her yeşili boyadık, bi kaldı fıstıki yeşil” deyişindeki gibi!
Milli Eğitim Bakanlığı-Diyanet İşleri Başkanlığı-Gençlik ve Spor Bakanlığı yetkilileri biraraya geldiler.
Koltuklarına oturdular. Hepsinin suratlarında ciddi işler yapan ve çok yorulan insanların ifadesi vardı!
Kolay mı? Klimalı son model arabadan in, sıcakta 15-20 metre yürü ve tekrar klimalı salona gir. “Yaş b.ku ikiye bölmek kadar zordu işleri!
Toplantı sonunda açıklamayı Diyanet İşlerinden gelen, nefesi kuvvetli bir Hoca yaptı. Dedi ki;
“ Çocuklarımızı kurtarmak için biraraya geldik. Ve, okullara birer İmam görevlendirme kararı aldık. Ne bu böyle?
Okulda herkes birbirine Cahiliye döneminde kullanılan “Günaydın” diyor. Böyle rezillik olur mu? Sayın Başkanımız; “Esselamü Aleyne ve ala ibadillahissalhin” deyin dedi. Bu ilahi kelamı sizin öğretmenleriniz çocuklara öğretebilir mi?
Ha öğretebilir mi?
Sıra sorulara gelince, bir basın mensubu şunu sordu;
“Hocam, ben Aleviyim. Benim çocuğumun okuluna bir DEDE gönderin. Çocuğuma “Manevi Danışman” olarak İMAM değil, DEDE istiyorum!
Bir başkası;
Hocam ben Hristiyan’ım. Bunu da hiç saklamam. Benim çocuğuma biri manevi eğitim verecekse bu bizim Papazımız Gregor olmalı. Lütfen sağlayın!
Aynı anda, birkaç el soru sormak için havaya kalktı!
Kimi ben Deist’im, kimi Musevi’yim, kimi Ortodoks’um diyor ve ısrarla söz istiyordu.
Diyanet ve Bakanlık temsilcileri apışıp kalmıştı! Ne yanıt vereceklerini bilemiyorlardı!
Hoca, birkaç kez öksürdükten sonra patladı;
Hepiniz kasten mi buraya geldiniz yahu? Biriniz bırakıyor, diğeriniz başlıyor. Beğenmiyorsanız, yargıya gidin. Hangi kaya büyükse gidin kafanızı oraya vurun. Toplantı bitmiştir, Esselamü Aleyküm ve Rahmetullahi ve Berekatühu…”
Eğitim-Sen İzmir Sendikası, en büyük kaya olan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına uygulamanın durdurulması için başvurdu.
Başsavcılık kararında; Okullarda İmam görevlendirilmesinin “Atatürk İlke ve Devrimlerine, laiklik ilkesine, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına aykırılık teşkil etmeyeceğini, yazdı!!!
Yazıyı, Hukukçu Sayın Hüseyin Cimşit’in çok değerli bir görüşüyle bağlayalım;
“ Hukukun (Şerefli yaşamak, hayatın İlmi, insanlık için) olmadığı yerde, her türlü kötülüğe maruz kalırız ve ülke de batar. Terör örgütü tarafından yönetilmekten farkımız yoktur. Apaçık Anayasa’yı tanımıyor, yasaları tanımıyor. Yetmez mi?
Asıl darbeciler mevcut iktidar ve onun yandaşı kurumlardır. YSK-AYM-Yargıtay-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı en başta gelenlerdir. Arkasından malum bakanlıklar, TÜİK, Merkez Bankası, Kamu Bankaları, Özelleştirme İdaresi, VALİLER takip ediyor. İşgal altında bir ülke gibiyiz…”
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, özünden kopartılıp, Ümmet olmaya adım-adım giderken TBMM’deki muhalefet partileri ne yapıyor diye merak ediyorsanız, söyleyeyim.
İnanın çalışmak, Anayasamızın değiştirilemez maddelerine, Atatürk İlke ve Devrimlerine sahip çıkmak istiyorlar ama hava çok sıcak! Havalar bi serinlesin, görün siz onları!
Not; İsterseniz, TBMM’deki muhalefet partilerine birer adet İmam gönderebiliriz…
