SUAY KARAMAN

ATATÜRK’ÜN KOLTUĞU

Eşsiz liderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün: “Benim iki büyük eserim vardır, bunlardan birincisi Türkiye Cumhuriyeti, diğeri de onun güvencesi olan Cumhuriyet Halk Partisi’dir” sözü bizler için çok değerli ve önemlidir. 9 Eylül 1923 yılında kurulan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), 100 yaşını kutlamaktadır.

 100 yıl içinde birçok genel başkan ve parti yöneticileri gelip, geçmiştir. Açıkçası CHP, Atatürk’ün ölümünden sonra eski başarısını gösterememiştir. Kemalist ilke ve devrimlerden, Altı Ok’tan uzaklaşan CHP yöneticileri, inandırıcılıklarını ve güvenirliklerini yitirmeye başlamıştır. Ancak son genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP, savrulmuş, değişmiş, ilkelerinden uzaklaşmış ve sağa yanaşmıştır. Kemal Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi ‘1930’ların CHP’si değildir’ ve ‘yeni CHP’ haline getirilmiştir.

 “Laiklik tehlikede değildir” söylemiyle çıktığı yolda, laikliğin yok edilmesine destek olan bir genel başkan vardır. Laikliği ağzına almazken, tarikatlardan rahatsızlık duymayan Kılıçdaroğlu, sürekli AKP tabanıyla, dincilerle helalleşme peşindedir. Yurtsever subaylarımız FETÖ kumpaslarıyla hapse atılırken tepki göstermeyen Kılıçdaroğlu, FETÖ’ye yapılan operasyonlarda öne çıkarak itiraz etmiştir. Böyle bir genel başkan Atatürk’ün koltuğunda oturmamalıdır.

 Yolsuzlukların üzerine giden dürüst genel başkan imajıyla televizyonlarda parlatılarak, toplum önünde destek kazandırılan Kılıçdaroğlu, Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı’nın (TESEV) kurucu üyesidir. TESEV, ABD’nin uluslararası para oyuncusu ve dünyadaki turuncu devrimlerin mimarı George Soros tarafından Türkiye’de siyasi kamuoyu oluşturma birimlerindendir. Böyle bir genel başkan Atatürk’ün koltuğunda oturmamalıdır.

 12 Eylül 2010 tarihindeki halk oylamasında oy kullanamayan, 13 yıldır girdiği tüm seçimleri yitiren, Ekmeleddin gibi bir hilafet artığına “tıpış tıpış oy” isteyen, sahte oylarla rejim değiştirilen 16 Nisan 2017 tarihindeki halk oylamasına tepkisiz kalan ve AKP’nin iktidarda kalmasına gizli destek veren bir genel başkan Atatürk’ün koltuğunda oturmamalıdır.

 Mayıs seçimlerinde oyları bindelerle ölçülen AKP ve FETÖ artıklarıyla, bölücülerle, yetmez ama evet diyenlerle birlikte olup seçimi yitiren ama verdiği röportajda ulusalcıları suçlayan bir genel başkan Atatürk’ün koltuğunda oturmamalıdır.

 Danışman krizleriyle büyük gaflara neden olan, Hasan Cengiz adındaki kaçak saray için çalışan birinin isteğiyle danışman atayan, milletvekili seçen bir genel başkan Atatürk’ün koltuğunda oturmamalıdır. Hele Hasan Cengiz ile 100 milyon dolarlık bir hesap, CHP’nin yok edilme planıdır.

 Bütün bunlar göz önüne alındığında Kılıçdaroğlu için büyük çoğunluk “başarısız bir siyasetçi” der ama işin aslı öyle değildir. Kılıçdaroğlu, aldığı görevleri harfi harfine yerine getiren bir başarı projesidir aslında. Parti tabanını sürekli bölmüş, enerjisini çalmış, özgüvenini yok etmiş, moralini yıkmış, umutlarını kırmıştır. Atatürk’ün tescilli düşmanlarına partide her zaman kritik görevler vermiş, partinin öz çocuklarını eriterek, siyasi iktidarın hayat sigortası olmuştur.

 Bütün bu olumsuzluklara karşın yıllardır Kılıçdaroğlu’nu destekleyen, cumhurbaşkanlığı adaylığını çılgınca alkışlayan, CHP yönetimini ve Kılıçdaroğlu’nu eleştiren herkesi “Atatürk düşmanı, vatan haini, ak trol” ilan eden birçok insan var ülkemizde. Hepsi bu kötü gidişin hazırlayıcılarındandır ve bu projenin aymaz destekçileridir.

 Şimdi gerçekler ortaya çıkınca belki hatalarını anlarlar ama halen bazıları gerçekleri yalanlama ve inkâr etme derdindedir. AKP’nin bunca yıldır iktidarını koruyabilmesi, kendi başarısından değil, muhalefetin başarısızlığından kaynaklanmaktadır. Devrimcilik bırakılınca diğer beş okun keskinliği zaten yok olup gider. Hem Atatürkçü, hem Seyid Rıza’cı olunmaz. Hainlerle işbirliği yapanlardan, destek verenlerden ulusalcı olmaz, Atatürkçü olmaz.

 CHP’nin ideolojik olarak değişime gereksinimi vardır. Yoksa aynı görüşteki kişilerin genel başkan olmasıyla sorun düzelmez, daha da büyür. Atatürk’ün partisini, yeniden Atatürkçü parti yapmak için çalışmalıyız. Kemalist ilke ve devrimlere sahip çıkan, Altı Ok’u benimseyen, tam bağımsız ve emperyalizm karşıtlığında güçlü kadrolarla bütünleşen bir CHP, en kısa sürede iktidar alternatifi olacaktır.

 Bütün bu olumsuz şartlara karşın proje olarak CHP’ye genel başkan yapılan Kılıçdaroğlu, Kemalistler için bir fırsattır. Çünkü CHP’nin tabanındaki ulusalcılar her geçen gün güçlenmektedir ve Kılıçdaroğlu ile yönetimini devirip yeniden Kemalist bir çizgiye gelmek istemektedir. Eğer CHP içinde bu başarılamazsa, o zaman parti dışında kalan Kemalist oluşumlar için büyük bir alan açılacağı da göz ardı edilemez.

 İşte “9 Eylül Kemalist Platformu” da, Kemalist ilke ve devrimlere, Altı Ok’a sahip çıkmak amacıyla, 9 Eylül Cumartesi günü İzmir’de ilk büyük toplantısını yoğun bir katılımla yapmıştır.

Tam bağımsızlıkçı, antiemperyalist, milli birlik ve beraberliği savunan, ulusalcı, geleceğin bilimle inşa edilebileceğine inanan aydınlanmacı bütün yurtseverlerin ve Kemalistlerin katıldığı toplantı başarılı bir şekilde gerçekleşmiş ve sonuç bildirisi açıklanmıştır.

 Atatürk’ün koltuğunun değeri çok büyüktür. O koltuğa oturmak için devrimci, ulusal bir ruh gerekir. Soros’tan beslenen ruhsuzlara, emperyalist projelere meze olanlara, o koltuk yakışmaz. Ülkemizin kurtuluşu için Atatürk’ün koltuğuna, Atatürk’ün yolundan gidenlerin, ilke ve devrimlerini özümseyenlerin oturması gerekmektedir. İç ve dış güçler ne yaparsa yapsın, ülkemizden Atatürk’ün adını da, izini de silemezler. Atatürk Türkiye’dir, Türkiye Atatürk’tür; bu gerçeği herkesin bilmesi ve aklından çıkarmaması gerekir.

 

 11 Eylül 2023. 

Arkadaşlarınızla paylaşın

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
error: Uyarı: Korumalı içerik !!

Reklam Engelleyici Algılandı

Sitemizden en iyi şekilde yararlanmak için lütfen reklam engelleyicinizi kapatınız.