MUSTAFA HÜSEYİN USLU

Siyonistlere ölüm

 

Böyle diyen değerli büyüklerimiz 1996 yılında Türkiye-İsrail arasında silahların modernizasyonu anlaşması yapılmıştı.  Bu ikili anlaşmanın altında Başbakan Necmettin Erbakan ile dönemin Devlet Bakanı                           Abdullah Gül’ün imzaları vardı.

Rahmetli Necmettin Erbakan ağzını açtığında herkesi Siyonist yapan bir liderimizdi. Hatta kendi partisinden ayrılanlara dahi Siyonist diyebilen bir karakteri vardı. Cumhurbaşkanı da olabilen Abdullah Gülün İngiliz Şövalyesi olduğunu da sağır sultanlar bile duyuyor ve biliyordu. 2002 yılında Başbakanlığa gelen ve 2014 yılına kadar başbakanlığı devam eden ve sonra cumhurbaşkanlığımıza gelen dönem başbakanımızın BOP eş başkanı olmak sıfatıyla İsrail’den aldığı iki tane Yahudi Cesaret Madalyası bulunmakta. Haydi, birisini 2009 yılında “One Munite” –Dur bir dakika- diye fırçalayan liderimizin ilk aldığı Cesaret Madalyasını çıkardığı tam olarak belli bilinmese de halen biri boynunda olan Cesaret Madalyası bulunuyor.  Önceki Savunma Bakanımız Hulusi Akar’ın Pentagon’dan aldığı Lejyon Madalyası var. ABD’ye planlarına uzak değil.

Nedense hamasi sloganlar atmayı çok seviyoruz: “Tekbir, Siyonistlere ölüm!? Gazze’ye cihat.                                   Cuma namazına bile Şam’ı fethedip gidemez iken, inşallah Kudüs’te namaz kılmak nasip olur diyoruz. Zaten oluyor da. İsterse Kudüs Valisi, Miraç geceleri için Kudüs’e giden Türk turistlere bir saat fazladan izin verme vermesiyle erkeklerin Hz. Ömer’in yaptırdığı Mescid-i Aksa’da; eşleri olan bayanlar da 150 metre berisindeki “Kubbet’üs Sahra’da namaz kılabilmekte. Öyle, buraları fetih etmekte yok. Nasıl olsa, Arapların kutsal saymadığı bu günde, biz Türkler buralarda namaz kılabiliyor. Siyonist Yahudi ise, hayvan kabul ettiği biz Müslümanlardan döviz geliyor nasıl olsa düşüncesinde. Bu sayede son bir yılda, ABD Dolar’ından daha çok değer kazanmış İsrail Şikel’i.

Kahramanlarımızın ve hâlâ Siyonistlere ölüm diyenlerin eylemlerine bakınız: “Tekbir Siyonistlere ölüm. Gazze’ye cihat. Peki Filistin. Orası kaybedildi bari Gazze’yi kurtaralım. Haliyle kahramanlık böylece çakmaya dönüşür.

Şu anda, 5000 personel taşıyan, en az 65 uçak taşıyan ABD uçak gemisi ve etrafındaki koruyucu gemileri ile kruvazörleri ile birlikte Doğu Akdeniz’de bekleyen “USS Gerald R. Ford uçak gemisi grubu” beklemekte. Bu uçak gemisine katılmak üzere ABD savunma Bakanı Lloyd Austin’in emriyle USS Eisenhower uçak gemisinin de Doğu Akdeniz’e gönderildiği duyuruldu. Bu iki uçak gemisinin ABD’ye maliyetinin yıllık 19 milyar Dolar olmasına karşılık Türkiye’mizin tüm yıllık savunması ise 8 milyar Dolar olabilmektedir.

Esasen bu savaş, ABD ile Rusya arasında grekoromen güreşi olmasa da bilek güreşi. Ve bir yerde de gövde gösterileri. Kendi çoğrafyamızda figüran olduğumuz da kesin. ABD’nin uçak gemileri destekli bu savaş, İran’ı Zağros sıra dağları gerisine atıncaya kadar devam edeceği açık. Sıra dağları boyuncu cephe genişti. Zira Zağros sıra dağları, Irak-İran sınırından başlamakta ve devamla Basra Körfezi Hürmüz Boğazına kadar uzanıyor. İran başına gelecekleri bilmektedir. Bu yüzden savunmasını, bu sınırların gerisinde tutmaktadır.

Fakat Ülkemize bakıyoruz; çocuklarına askerlikten çürük raporları alanlar ve tarikat ehli zır cahillerin kışkırtması, kurmay zekâsı üstündeki devletlerin de üzerine çıkmış, ha bire Mehmetçik Gazze’ye demekteler. Hâlbuki Gazze’yi Filistin adına Koruyan HAMAS, bir gece kalktığımızda, toprağın derinliklerine kurduğu tünellerinden çıkıp, 7 Ekim 2023’te şok bir baskınla İsrail’e saldırmıştı. Peki, nasıl oldu da İsrail en az altı ayda yapacağı kara harekâtını, dört güne sığdırarak karşı saldırıya geçti. Dünyanın dört yanından hem de dört günde getirilen Yahudi gençleri, peki nasıl Gazze’yi ateş altına aldı ve yarım saat içinde de hem Lübnan’ı hem Suriye’yi ateş altına alıverdi. Hani, İstihbaratları güya zafiyet içindeydi. Demek ki önceden hazırlanan bir planı olmuştur. Hem de A, B plânları değil, alfabenin ilk 10 harfi kadar plânları vardı.

Nitekim çölde Nükleer silah üretme kabiliyetleri hiç durmadan devam ediyordu. İngiltere ve Amerika ile uyumlu oldukları HAMAS’IN hareketlerini İsrail’in kontrol altında tuttuğu biliniyordu, HAMAS’ın hareketlerini de kontrol ederken, tünellerinde de olası casusları var demekti. Bu taktikleriyle, HAMAS tuzağa düştüğü kesin olmaktaydı. Dünya devletleri ise yurtlarından sürülerek nerelere gidecekleri belli bile olmayan Gazze’li Filistinlilerin akıbetlerini bir film seyreder gibi seyretmektedir. Ve ilk gidecekleri yerde, Arafat bölgesindeki çadır kente yerleştirilmeleri söz konusudur. Müslüman geçinen ve oy toplayabilmek için ve İsrail’in kazandığı teknikle yarışmak yerine, dua ile işi geçiştirmeye çalışanlara ve sadece Filistin’e yardım olarak Siyonistlere ölüm diye yetinenlere tek bir sözümüz var. Olanlara da iyi bakın.

 

 

Arkadaşlarınızla paylaşın

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
error: Uyarı: Korumalı içerik !!

Reklam Engelleyici Algılandı

Sitemizden en iyi şekilde yararlanmak için lütfen reklam engelleyicinizi kapatınız.