Öncelikle WAYM (Dünya Müslüman kardeşler) nedir, bir daha hatırlayalım. WAYM, CIA tarafından, İngilizlerle beraber Mısır da Baas bölgesi kökenli sosyalist devlet başkanı NASIR’A karşı kullanılan bu örgütün kuruluşu, Arabistan’ın kurulmasına rastlar. 1970 li yılların ortalarında (1975) Suudi Arabistan’ın baş şehri Riyad’da gayet lüks bir otelde özel olarak hazırlanmış bir konferans salonunun en üst köşesine asılmış, yeşil zemin üzerinde Arapça ve İngilizce yazılmış WAYM harfleri var olan bir flama sanki ülkelerini yerle bir edecek liderlerin ilanını yapıyor.
Toplantıyı düzenleyen kişi Suudi Kralı. Ancak toplantıdaki seminer ve bilgi işini üstlenen örgüt ise “İhvanı- Müslimin” yani bilinen adı ile Müslüman Kardeşler.
Toplantıya katılanlar arasında Arapçayı çok düzgün konuşan yapılı, sarışın kişilerde var. Hatta bu kişiler salona gelen Müslüman ülkelerin temsilcilerini birbirlerine tanıştırma ve adres dahil bütün bilgileri teyit etmeye çalışıyorlar. Tahmin edeceğiniz gibi bu kişiler CIA’nin orta doğu masası temsilcileri.
Gelelim asıl yükseliş serüvenine; Toplantıda 3 kişinin üzerinde özellikle duruyorlardı. Bunların en önemlisi ve dikkate alınanı Burhanettin RABBANİ. Evet daha sonra Afganistan’a Cumhurbaşkanı olacak RABBANİ. Görevi ise açık Afganistan’ı Sovyet komünizminden koruyup ülkesini İslamcı bir kişiliğe büründürüp Amerika’nın çıkarlarını korumak.
Toplantıda yine üzerinde durulan ikinci isim ise bir Malezyalı. Adı Enver İBRAHİM. Şu iki kez personeli ile eşcinsel ilişkide yakalanıp Başkan yardımcılığından azledilip tutuklanmak istenince Türkiye büyükelçiliğine sığınan İslamcı siyasetçi. Ne hikmetse 2008 yılında Amerikan TIME dergisinin yaptığı dünyadaki en etkili 100 kişi listesinde yer almış bir siyasetçi. Amerika İBRAHİM’i kurtarmak için çok uğraştı ama olmadı.
O da yıllar önce kendisiyle kader birliği yapan Recep Tayyip ERDOĞAN’ın Başbakanlığını yaptığı Türkiye’nin Büyükelçiliğine sığındı.
Suudi Kralı, CIA ve Müslüman kardeşlerin ortaklaşa düzenlediği WAYM toplantısındaki üçüncü önemli isim tanıdık biri.
Recep Tayyip ERDOĞAN, Milli Türk talebe birliği üyeleri arasından özel olarak seçilen MSP Beyoğlu ilçe gençlik kollarında görev yapan güçlü bir hatip, ikbal için ne denirse yapmaya hazır imanlı ve inançlı birisi.
Bu toplantıda alınan kararlardan en önemlisi ise “Siyasal İslam’ın Ortadoğu, Türkiye ve Uzakdoğu’da yeşil bir kuşak” çerçevesinde oluşturulması. Kime karşı; Arap Baas partilerine ve sosyalist örgütlenmelere karşı toplantı sona ermesinden sonra bu 3 kişinin yükselişi başladı. ERDOĞAN Türkiye ye döner dönmez, MSP gençlik kolları başkanlığı görevine getirilir. MSP nin 12 Eylül 1980 askeri müdahalesine kadar bu görevi yürütür. 1983 senesinde ara verilen demokrasiye tekrardan dönülmesi üzerine kurulan Refah partisi ile tekrar siyaset sahnesine döndü. 1984 yılında partinin Beyoğlu ilçe başkanı oldu. Ertesi yıl genel kongrede merkez karar ve yürütme kurulu üyesi aynı yıl partinin İstanbul İl başkanlığına getirildi. 86 milletvekilliği seçimlerinde aday oldu fakat seçilemedi. 1989 senesinde yerel seçimlerde Beyoğlu Belediye başkanlı için seçime katıldı az bir fark ilen olamadı. 1991 senesinde milletvekili seçimlerinde Refah, MÇP ve Islahatçı Demokrat parti ittifak yaparak girdiler. Bu seçimde 1 Bölgeden 1. Sıradan EDOĞAN kazansa da, tercihli oy sitemine takıldı ve üç gün sonra sayım sonucu ikinci sıradaki Mustafa BAŞ meclise gitti. Bu olaya çok bozulan ERDOĞAN kızışıp Rize’ye dönerken Sakarya’dan geri çevriliyor. Bir müddet siyasetten uzak kalıyor.
1992 senesinde yaşanan bir ABD davetini hiçbir şeyin gizli kalmayacağı sözünün doğruluğunu ispatlarcasına 2012 senesinde öğreniyorum bir yazarımdan Yeniçağ gazetesi ziyaretimizde gazete sorumlusu Ahmet YABULOĞLU, Köşe yazarları Aslan BULUT, Aslan TEKİN, Muhittin NALBANTOĞLU, Behiç KILIÇ, Timuçin ESEN, ben ve yazarım Doç. Dr. Osman ÇATALOLUK .
DOÇ DR. Osman ÇATALOLUK Türkiye Cumhuriyetinin ilk defa genetik ihtisası yapmak için yurt dışına burslu olarak gönderdiği Türk bilim adamı yaşadığı ve aktardığı olay çok enteresan yükselmenin tam gaz yapıldığı vaka. Sayın ÇATALOLUK tahsil sırasında ABD de Atlanta da o tarihte Amerikan-Türk dostluk derneği temsilcisi. Merkeze davet ediliyorlar tabi diğer eyalettekilerde davete icazet edip toplantı var düşüncesiyle gidiyorlar. ABD yetkilisi temsilcilere hitaben “ Arkadaşlar İstanbul’dan bir siyaset insanı 3 gün sonra gelecek ve ADL (Yahudi kulübü veya ADL holdinğ) de 9 gün Ülkenin yönetimi hakkında eğitim alacak bu insanın koruması ve ağırlanmasını biz yapacağız “diyor. Bunun üzerine sayın ÇATALOLUK ve 3 arkadaşı niye biz yapacağız kime çalışacaksa o yapsın diye itiraz edip terk ediyorlar binayı. Geriye başkan ve Bakara, makara EĞEMEN BAĞIŞ beraber başka bir arkadaşı kalıyor. Dışarı çıkan Çataloluk ve arkadaşları kimin geleceğini merak edip, geri dönüp tamam kim bu zat diyorlar. Bunun üzerine Başkan Refah partisi eski İstanbul il başkanı Recep Tayyip ERDOĞAN cevabını alıyorlar. Tabi Sayın Çatal oluk ve arkadaşları tekrar terk ediyorlar binayı.
Bu olayı Bu dünyadan göçmüş Sözcü gazetesinden Mehmet TÜRKER ağabeye ve yine Cumhuriyet gazetesinden sevgili ağabeyim Bekir Coşkun’a söz ettim ama maalesef ilgilenmediler. Bir tek Aslan BULUT şu an hatırladığım kadarı ile 20-25/ Kasım/2012 tarihleri arasındaki Yeniçağ da köşesinde 1992 yerine 1994 de İBBB iken diye yazdı.
Artık sizlerde yükselmenin kaynağını ve arkasında ki güçleri her halde çözmüşsünüzdür.
Şunu sakın unutmayınız; ERDOĞAN’IN KARDEŞİ İHVAN-MÜSLİMİN’İN ANAYASASINA GÖRE “İLK HEDEF TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ YIKMAK” bunu 2014 de söyledim.
Ama unuttunuz !