Luvi, ışık halkı, Aluvi v.s. gibi adlarla uydurma bir tarih yapılandırmaya çalışan ve bu şekilde başta Alevi Türk kardeşlerimiz olmak üzere Türklerin kafalarıını bulandırarak bölmek ve Türk tarihinin üzerini karartmak için bilerek yazılan bölücü emperyalist tarih tezine karşı uyarılarımızla gerçekleri sizlerin takdirine sunacağız.
Luvi-Luvice üzerine yaptığım araştırmalarımdan çıkardığım sonuçlar şunlardır:
Luvi diye bir halk / etnik yok.
Luvi diye bir devlet / uygarlık yok.
Luvice diye bir dilin olma olasılığı var mı? Olabilir de olmayabilir de! Hitit yazıtları Sumerce, Hattice, Akadca, Asurca, Nesice (Hitit dili) kökenli kelimeler barındırır. Yani Hititler bile 2 kelime buradan, 3 kelime oradan alıp yazıya geçirmiş. Bugün film endüstrisi için bile dil üretebiliyorlar! Ne ki, Islık Dili gibi bir dil UNESCO Acil Koruma Gerektiren Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne alındı. [Hürriyet, 06.12.2017]
Batı Anadolu’yu, özellikle de Turova’yı Luvice dil sınıfından göstermek için büyük çaba sarf ediyorlar. Tek bir mührün bulunmasıyla (- yazıtı Luvice olarak açıkladılar-) Turovalılar ‘Luvice konuşan halk’ olarak ilan edilemez! Bölgenin bir ticari yol üzerinde olduğunu unutmayalım. Luvice dedikleri birçok kelime Pelasgcadır ve Pelasgca kesinlikle Hint-Avrupa dil sınıfına girmezken, Luvice Hint-Avrupa dil sınıfından gösterilir.
MÖ 13.yy’a tarihlendirilen o “Turova” mührünün üzerindeki yazıtta “Tarkasnawa, king of Mira (Mira Kralı Tarkas-nawa)” yazar. Bu kelime Luvice ise, niye Hint-Avrupalılar Tarkas – Tark(As) – Tarku/Tarqu – Tarkan kelimelerini/adları kullanmıyor da Türk dünyası kullanıyor? (Israrla sormak gerek)
Luvileri İtalya’ya kadar götürdüler bile. Hint-Avrupa bakışlı araştırmacılar Etrüskleri Luvice dili sınıfından göstermektedir ki Etrüsklerin Hint-Avrupa dil sınıfından olmadığı defalarca ortaya konulmuştu. Daha da ileri giderek, yerlisinin Pelasglar olduğunu birçok antik kaynak belirtirken, Luviciler “kıta Yunanistan’da bile Luvice konuşuluyor”du demektedirler. Oysa hiçbir anitk kaynak Luvilerden bahsetmez!
Luvice dedikleri dilin Muşki, Kaşka, Saka, Kimmer, hatta ondan öncesi Pelasg ve Hatti olma olasılığı çok yüksektir. Çünkü H.Sayce “Hitit-Moşki” derken makalesinin başlığına, ne olduysa ( ki biliyoruz! ) ondan sonra gelenler makalelerini Hitit-Luvi başlığı altında yazmaya başlamıştır.
Eğer Luvice dedikleri bir dil varsa, ki o da M.Ö. 1,400-800 arasında Orta ve Güney Anadolu bölgesinde konuşulmuştu. Ancak onu da sadece soylu ve yüksek tabaka kullanıyordu. Bu da özel olarak üretilmiş bir dil olduğunu gösterir ki halkın çoğunluğu bu dilden habersizdi!
Bunlarla birlikte, Lulubi Türkleri’nin adındaki Lullu/Lulu sözü ile Luvi sözü arasında da ciddi bir ilişki olabilir. Lullu sözü etnik bir ad belirtmediği gibi, Luvi sözü de etnik bir ad değildir.
Luvi sözünün etnik bir ad olmadığını da “Soros” bursuyla okumuş, Rockefeller’in kurmuş olduğu Chicago Üniversitesinde akademsiyenlik yapmış ve Luvi dili araştırması yapan akademisyenin kendisi söylemektedir ; “Ne Luvi İmparatorluğu diye bir oluşumun gerçekte var olduğuna, ne de Luvice konuşanların tek bir devlet ile bağdaştırıldığına dair hiçbir ipucu yok….
Luvi İmparatorluğu diye bir olgunun aslında var olmayışı ve Luvi etnik kökeninin tanımlanmasında ortaya çıkan tüm bu sorunlar hayal kırıklığı yaratmamalıdır” (!) demektedir. Demek ki, hayal kırıklığı yaşamamak için, olmasını arzuladıkları “şeyi” “yaratmak” zorundalar !
Luvi ve Luvice üzerine yapılan araştırmacıları ile üniversitelerini, kitaplarını basan yayınevlerini, makalelerini yayınlayan “hakemli” dergilerini ve hatta onları destekleyen kardeş örgütleri 2 kere, hatta 4 kere kontrol etmeliyiz. Çünkü kurucuları ve sponsorları, ki bu çok önemlidir, basın ve kitaplardan öğrendiğimiz yeni dünya düzencileridir. Nasıl bir ağın içinde olduğumuzu anlamak için Mustafa Yıldırım’ın “Sivil Örümceğin Ağında” ve “Ortağın Çocukları” kitapları sanırım bir fikir verecektir. Güler Sabancı’ya Rockefeller ödülünün verilmesi gibi ya da “Tarih Vakfı”na Rockefeller desteği gibi. Veya Bilderberg üyesi olan Koç Hanedanına ait Koç Üniversitesi’nin bünyesindeki Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi’nin ( ANAMED) Luvice’yi araştırmalarına katması gibi.
1994’ten beri Luvi-Luvice araştırmaları yapan Luvi Araştırma Ensititüsü’nün kurucusu E.Zangger’ın doktora yaptığı Stanford Üniversitesi’nin Rockefeller Vakfı’yla yakından ilişkisi vardır! Propaganda Üniversitelerinden olan Cambridge’de araştırmacı olarak çalışmıştır. Zangger’ın çalıştığı ya da başkan veya üye olduğu dernek veya sivil toplum örgütlerinin arkasına baktığımızda da Rockefeller’ı görürüz.
Kısaca demem o ki, okuduğumuz her şeyi sorgulayalım, araştıralım, çünkü “bilim dünyası” birkaç elitin kuklası durumundadır ki “bilim dünyası”nın “hakemli” dergileri de işine gelmeyen hiçbir makaleyi, doğruları gösterseniz bile, yayınlamaz.
“Medeniyet” dediğin tek dişi kalmış canavar!” Kırın dişini….
Saygılarımla,
Semra Bayraktar
EK:
* Luviler ile ilgili bir paylaşım yaparken de dikkatli olmalısınız. Luvilerin ‘Aluviler/Aleviler’ ile ilgisi yoktur. Bu uydurmayı kim, ne zaman ortaya atmış bilmiyorum, ama lütfen bu tip paylaşımlara itibar göstermeyin.
* “Aratta’dan sonra M.Ö. 2,300′ lerde ortaya çıkan Lulu boyları, ikinci Türk Eli. Enkidu lullu-awilu(Lulu-kişi), yani Lulu soylu verilir,ama etnik manada değil,yabanı anlamındadır. Lulu ve Gut dağılınca,küçük boylara ayrıldı.”
Firudin Ağasıoğlu
Lulu Eli, Ön Asya’da Kurulan Türk Devletleri
Dokuz Bitik 3
* “Asur topraklarında yaşayan Kutlar(Gut)/Kut-Lulubi adıyla anılan boylar.Hurrice Lulu dağlı,Urartuca düşman demekti. Lulubiler Elamlar,Gutiler,Kassiler ve Mannalara kök ve dil bakımından yakındı.Lulubi sözüne MÖ 3000’lerde rastlanıyor.”
M.Taki Zehtabi,
İran Türklerinin Eski Tarihi
* “Lulubi etnonimi Türk kökenlidir, Lu>insan, bi>çoğul eki = Lulubi > insanlar, ulus, halk”
Aləkbər Ələkbərov,
Lulubi Etnoniminin Kökeni
* Foto: Mira kralı Tarkasnawa’ya ait olduğu ve Luvi hiyerogliflerini deşifre etmek için kullanıldığı söylenen ilk mühürlerden bir tanesi . Kaynak: The Walters Art Museum