Bu sefer yasemin yok… Yaseminden başlamayacağım.
İnternet yok.
Işık yok…
Radyo yok, televizyon yok.
Sobalar, ısıtma cihazları, klimalar çalışmıyor.
Bilgisayar yok, bilgisayar…
1950’lerin Mogadişu’sundan bahsetmiyorum.
Burası Kıbrıs, kuzey Kıbrıs, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti.
Kış daha yeni başlıyor.
Başlıyamıyor.
Girne’de oturuyorum.
Doğu Akdeniz’in en güzel şehri.
Sabaha kadar ambulansların siren sesleri.
Akçiçek Devlet hastahanesinde herhalde sadece pratisyen hekim var ki, başı ağrıyanı bile Lefkoşa’ya gönderiyorlar.
Ve balkonun hemen altında köpek çetelerinin havlamaları.
Elektrik yok elektrik.
6.5 saat süren “arıza”.
EL-SEN Başkanı diyor ki; “Sıkıntının sebebi 50 yıldır tek bir çivi bile çakılmayan, hiçbir yatırım yapılmayan, artan nüfusa rağmen yenilenmeyen elektrik şebekesi”.
Çaksaydınız kardeşim… Çivi çakmak için, şebekeyi yenilemek için ille de Türkiye’den birilerinin mi gelmesi lâzım?
Cadde ve sokakların temizliğini, benzin istasyonlarındaki pompacılığı, bütün getir-götür işlerini… siz yapsaydınız kardeşim.
Niye, neden yapmıyorsunuz da; yapacak olan birilerinin gelmesini bekliyor, sonra da lâf söylüyorsunuz?
“Güney” de ada kardeşim. Hem “anavatan”larına sizden çok uzak bir ada.
Orada elektrik neden hiç kesilmiyor?
…
Yaseminler neden hiç kokmuyor?
Onlar da mı “artan nüfus” yüzünden mahkûm ve mahcup?
28.11.2024