Harap olan, ekonomik ve milli değerleri adeta gasp edilen Suriye’de, Arap’ların, Kürtler’in, Dürziler’in ve diğer azınlıkların gelecekleri konuşulurken, bunlar için Amerika, ingiltere, Fransa ve Almanya büyük çalışmalar yapıp özerk bölgeler hayal ederken, ne hikmetse Türkmanler’in adı dahi bu süreçte geçmiyor.
Suriye’deki Türkmenler ayrı bir dert, Irakta yaşayan Türkmenler ayrı bir dert ve adeta unutulan ve hatırlanmak istenmeyen Doğu Türkistan’daki kardeşlerimizin soğrunları ayrı bir dert.
Ne hazindirki, hem yaşamlarını sürdürdükleri ülkelerde ve hemde Avrupa alemi Türkmenler’in özgür bir şekilde yaşamamaları için ellerinden ne geliyorsa yapıyorlar ve bizlerde sadece izlemekle yetiniyoruz.
Adeta unutuldu veya unutturulmaya çalışılıyor Türkmenleri.
Dahada açıakçası sinsi planlarını dizayn etmeye çalışıyorlar.
Peki Türkmenler’in gelecekleri yok mu?
Suriye’de yalnız Araplar ve Kürtlar mi var?
Bizim kaynaklara göre değil, yabancı kaynaklara göre Türkmenler’in varlığıyla ilgili rakamlar vermek istiyorum.
Dünya Kiliseler Konseyi’nin ki bu konsey tamamen akademisyenlerden oluşuyor, bunların yayınlamış olduğu rapora göre, Suriye’deki Türkmen sayısı 500 bin ile 3 milyon arasında olduğu ifade ediliyor.
Yine yabancı bir akademisyen olan Profesör Daviz Aikman ise Suriye’de yaklaşık 1.7 milyon Tükmen olduğunu açıklamıştır.
Peki, Türkmenler Suriye’ye nereden gelmiştir?
Türkmenler’in suriye’ye gelişleriyle ilgili kaynaklarda çeşitli ifadeler kullanılsada genel kabul görmüş kaynakların beyanına göre, Suriye’de Türk varlığı ilk kez 7. yüzyılda Oğuz Boylarının göçleri ile başlamış ve bu göçler 10. ve 11. Yızyıllarda yoğunlaşmıştır
Halep ilinin kuzeyine baktığımız zaman, burada Kürtler ve Araplar azınlıkta kalırken, nüfusun büyük bir çoğunluğu Türkmenler’den oluşmaktadır.
Kent olarak saymak gerekirse, Şam, Lazkiye, Hama, Humus, Halep ve Rakka kentleri ile köylerinde Türkmenler büyük bir nüfusa sahipler
Baba hafız Esad ve oğlu Beşşar Esad döneminde ne gariptir ki Türkmenler, Türk olduklarını ifade edemiyorlarda.
Buna bir örnek verecek olursam, eski Kültür İl Müdürü ağabeyim Veysel Erdem Bozdağangil’den dinlemiştim,
Beşşar Esad döneminde sık sık Suriye’ye gider ve oradaki kentlerde hatta köylerde yaşayan Türkmenler’le bir araya gelip uzun uzun görüşmeler yapardı. Ancak Veysel Erdem bu görüşmelerin tamamen gizlilik içerisinde yapıldığını açıklardı.
Bir hatırasını anlatan Veysel Erdem, “2007 yılında Şama bir gezi düzenlemiştik, Şam sokaklarında gezerken Suriyeli bir vatandaşda bana paralel yürüyor sık sık bana bakıyordu, meğerse üzerimdeki ay yıldızlı kokartı gördüğü için benimle konuşmak istemiş ve kendisiyle konuştuk “Arapmısın” deyince, çok yavaş bir sesle Türk’üm demiş, bizler Türk olduğumuzu yasak olduğu için Suriye’de dillendiremeyiz.
Şu kepazeliğe bakarmısınız, Suriye’de doğacaksınız orada eğitim göreceksiniz, orada yaşayacaksınız ama kimliğinizi seslendiremeyeceksiniz
Beşşar Esad gitti, peki şimdi ne olacak?
Neden bugünde Türkmenler yokmuş gibi davranılıyor?
Tek sebebi var, o da Türklük olgusundan duydukları korku.
Umarız ve ümit ediyoruz Kuzey’de Kürt kardeşlerimize tanınmak istenen haklar Türkmen kardeşlerimizede tanınır.