Kozan’da Lübnan’da ki Ermenilerin açtığı kilise davasıyla ilgili Söz Gazetesi ekiplerinin Türkiye çapında başlattığı platformla ilgili düşüncelerini almak adına Atatürkçü Düşünce Derneği Adana Şube Başkanı İsa Kayadan ile bir araya geldik. Başkan Kayadan, “ Veremeyeceğimiz hesabımız yoktur. Hiçbir siyasi emel ülkemizin çıkarlarının üzerinde değildir” dedi.
Adana Atatürkçü Düşünce Derneği olarak konunun takipçisi olacaklarının altını çizen Başkan Kayadan, “Burada amaç Türkiye yi mahkum ettirerek tazminat hakkı elde etme ve emsal davalar açarak sözde Ermeni soykırımını dolambaçlı yollardan kabul ettirme amacı güdülmüştür. Cumhuriyet kazanımlarını savunan tüm kitle örgütlerinin uyanık ve birlik olma sorumluluğu vardır” diye konuştu.
Kozan’da Lübnan’da ki Ermenelirin açtığı kilise davasıyla ilgili açıklamalarda bulunan ve görüşlerini bize aktaran ADD Adana Şube Başkanı İsa Kayadan şu ifadelere yer verdi:
“Lübnan AntilyastakiKatagikolunun Adana Kozan İlçesi 2 Hukuk Mahkemesinde açılan davayla tarihsel mülklerin iadesi istenmiş olduğunu ve hukuki sürecin devam ettiğine yönelik Söz Gazetesi’nde çıkan bir köşe yazısıyla bilgiler edinmiş olduk. Öncelikle sözde Ermeni soykırımı üzerine Amerikan gazeteci Streit’in Ocak 1921 yılında bir röportaj esnasında ebedi liderimiz büyük önder GAZİ MUSATAFA KEMAL ATATÜRK’ e,
“Ermeniler ve Rumlar tarafından Türklere karşı yapıldığı rivayet edilen katliamlar hakkında ne gibi bilgiler verebilirsiniz?” sorusunu sorar.
Atatürk, bu soruya şu cevabı verir:
“Gerek Dünya Savaşı sırasında gerek Mütarekeden sonra Ermeniler ve Rumlar tarafından Müslüman ahaliye yapılan mezalim üzerinde durmak uzun zaman alacaktır. Brest-Litovsk Antlaşması’ndan sonra Rusların Şark vilayetlerimizi tahliyeye başladıkları sırada Ermeni çetelerinin yapmış oldukları katliamlar herkes tarafından bilinmektedir. Sivas’ta benimle görüşüp sonrasında Ermeni çetelerinin yok ettiği şark köylerini ziyaret eden Amerikalı General Harbord, geride bıraktıkları korkunç durumu görmüş olup bu konularda Amerikan kamuoyuna şahitlik edebilir. Taşnak çeteleri daha sonra da Kars ve Oltu bölgelerinde Alexandropol (Gümrü) Antlaşması’nın imzalanmasına kadar cinayetlerine devam etmişlerdir.
Yunanlara gelince, İzmir’i işgal etmelerinin ardından öyle katliamlar yaptılar ki, kendi müttefiklerinin oluşturduğu İtilaf Devletleri Araştırma Komisyonu, 1919 sonbaharındaki Yunan işgalinde vilayetin her yerinde mezalim gerçekleştiğini kabullenmek zorunda kaldı; onların raporlarında bile Yunan yetkililer yaptıklarından ötürü şiddetle kınandı.
Yunan birlikleri tarafından işgal edilen bölgede on binlerce Türk vardı, her yaştan ve cinsiyetten insanlar katledildi. Bunun yanı sıra bütün büyükbaş hayvanlar toplanıp Yunanistan’a götürüldü; işgal ettikleri bölgeden yüzlerce talihsiz mülteci bizim bölgemize sığındı. Bu durum çaresizlik ve sefalete yol açmıştır. (kaynak : araştırmacıtarihci yazar Sinan Meydan)
Cevaplarını vermiştir. Bu nedenle sözde soykırım iddialarını çürütmüş oluyoruz. Bunun dışında ;
14 Mayıs 1915 tarihli Geçici Kanunun 2.maddesi gereğince, başka yerlere nakledilmiş veya 15 Nisan 1923 tarih ve 333 sayılı kanunun 6. maddesine göre tegayyüp, müfarakat ve firar etmiş bulunan gerçek ve tüzel kişilerin taşınmazları üzerinde hakları son bulmuştur. Bugün, Lozan Antlaşması’nın imzasından evvelki senelere ait olarak Türkiye’den herhangi bir talepte bulunmaya ne hakiki ne de hükmi şahısların bir hakkı kalmamıştır. (kaynak: Yeni Adana Gazetesi yazarı Av. Cemil Denli) tarihi gerçeklikler ve hukuki geçerlilikler bize gösteriyor ki bu davayla hiçbir hak iddia edemezler. Burada amaç Türkiye yi mahkum ettirerek tazminat hakkı elde etme ve emsal davalar açarak sözde Ermeni soykırımını dolambaçlı yollardan kabul ettirme amacı güdülmüştür.
Türkiye’nin ulusal çıkarlarını korumak ve savunmak yerine emperyalistlerin ve onların yerli işbirlikçilerinin emellerine hizmet etmeyi kendi siyasal ve kişisel çıkarları ile örtüştüren kimi iktidar mensuplarının adeta ihanet boyutuna ulaşmış olan bu aymazlığını fırsat bilen Türkiye’nin düşmanları kimi hesaplaşmaların vaktinin geldiği zannıyla bu tür saldırılarını yoğunlaştıracaklarını anlıyoruz. HAMD OLSUN Kİ VEREMEYECEĞİMİZ BİR HESABIMIZ YOKTUR. Hiç bir siyasi emel Ülkemizin çıkarlarının üzerinde değildir. Adana Atatürkçü Düşünce Derneği olarak konunun takipçisi olacağız. Cumhuriyet kazanımlarını savunan tüm kitle örgütlerinin uyanık ve birlik olma sorumluluğu vardır.”