KÜLTÜR SANAT

Neslihan Dağlı ile Seçkin Şiirler’de Ruhan Mavruk

Merhaba sevgili okur,

Bu haftanın şair konuğu sevgili Ruhan Mavruk insan hakları savunucusu. 9 Eylül 1956, İstanbul doğumlu. İçinde ünlü atom bilgini İrfan Mavruk’un da olduğu Çerkes kökenli bir ailedendir.

İlk ve ortaöğrenimini İstanbul’da yaptı. İTİA Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu (1978) mezunu. Aynı alandaki yüksek lisans öğrenimini 1991’de Sosyal Bilimler Enstitüsünde tamamladı. Sosyal Bilimler Bölümünde doktora öğrenimini yaparken üniversiteden uzaklaştırıldı.

Çalışma hayatına 1981’de Milliyet gazetesinde adliye muhabirliğiyle başladı. Daha sonra dershanelerde İngilizce öğretmenliği yaptı, tıp fakülteleri ve dershanelerde tıbbî çeviri, toefl’a hazırlık amaçlı İngilizce dersleri verdi. Özel radyolarda şiir ve kültür-sanat programları hazırlayıp sundu.

İki yıl Çevre Radyosunun genel yayın yönetmenliğini üstlendi. Başka Kültürevi Daima Marksist Çeviri Atölyesinde çalıştı. Türkiye Yazarlar Sendikası, Edebiyatçılar Birliği üyesidir.

Şair, ilk kitabı, 1994 yılında Berfin Yayınları’ndan çıkan ‘’İda Dağı Çöz Beni’’ ile Mavi Dergisi İlk Yapıtlar birincilik ödülüne layık görüldü. ‘’Derinliğin Serinliği isimli aforizmalar ve felsefe alıntıları ‘Ulusal Yayıncılık’tan çıktı (1996).

İkinci şiir kitabı Gerçek Sanat Yayınlarında hayat bulan’’ Leyla ‘dan Beri ‘’(1998). Bunu’’ Fiyortlar’’ adlı anlatı -şiir kitabı ( Daima Yayıncılık ,2005 ) ve Ayışığı kitaplığından çıkan ‘’Issız Ada ve Savaş Zırhlısı’’ adlı denemeleri izledi( 2017). 2018 yılında Ayışığı kitaplığından ‘’ Toplu Eserler’’i çıktı.

2018 Aralık ayında Aysad Yayınları’’ İda Dağı Çöz Beni’nin’’ üçüncü ve Fiyortlar’ın ikinci baskısını yayına hazırladı. 2019 un Aralık ayında Güney Havadis Gazetesi tarafından kendisine,Toplumcu Gerçekçi Şiir ve Modernite dalında En İyi Şair Ödülü, 2019 Mayıs ayında ise Sanat Durağı Kültür Evi tarafından , Yaşamın Ve Şiirin Ustası ödülleri verildi.

Radyo Umut, Çevre Radyo ve Özgür Radyo’da kültür-edebiyat programları yaptı. Tıp, Biyoloji, Eczacılık Fakültelerinde Tıbbi Çeviri, TOEFL, ÜDS, KPDS dersleri verdi.

İnsancıl, Önsöz, Tavır, Berfin Bahar, Öğretmen Dünyası, Sanat ve Hayat gibi dergilerde yazı ve şiirleri yayınlandı. Son dönemlerde, Önsöz, Yaşam Sanat, Sanat ve Hayat, Yeni Gelen, Zamansız gibi dergilerde şiirleri yayınlanmaktadır.

Şiir ve düzyazıları 1993’ten itibaren Aykırı (yazı kurulu üyesi), İnsancıl, İblis, Öğretmen Dünyası, Kybele, Öteki, Siz, Ütopya, Güzel Yazılar, Hareket, Tavır, Yaba Öykü, Gerçek Sanat, Aykırı, Evrensel Kültür, Berfin Bahar, Atılım, Nihan, Devrimci Demokrasi, Evrensel, Dayanışma gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. 

Hergele, Kybele dergilerinin kurucuları arasında yer aldı, Gerçek Sanat Yayınlarının yazı kurulunda bulundu. İda Dağı Çöz Beni adlı kitabıyla Mavi Dergisi İlk Yapıtlar Şiir Ödülünü kazandı.

 Yayımlanmış Kitapları;

ŞİİR: İda Dağı Çöz Beni (1994), Leyladan Beri (1998), Issız  Ada ve Savaş Zırhlısı (Şiirler, mektuplar, 2007), Toplu Eserler (dört kitabının toplu basımı, 2009), İncinmesin Kıyılarımız (2019 Aysad).

ÖYKÜ: Fiyortlar – İnsan Atmak Serbest Çöp Atmak Yasak (2005).

DENEME: Derinliğin Serinliği (denemeler, aforizmalar, 1996), Simurg Tufanı (2005).

ÇEVİRİ: Neşeli Öğrenciler (Ann Digby’den, 1991), Körfezdeki Okul (1995). Ayrıca İngilizce öğrenimi için bir gramer kitabı vardır.

Ruhan Mavruk’un şiir üzerine düşünceleri;

Şiir dünyanın en büyük gezegeni. Dünya döner durur onun etrafında. Bu ışık ancak yaşam özgürlük ve eşitlikle paylaşıldığında insanlığın kalbi yeniden ısınacak.

En yalnız, dışlanmış, ateş hattına en yakın insanlar var. Şairler düşlüyorlar, ellerini hiç bırakmayacak. Ve biz onları arıyoruz. Ortak acılarını duyurmak için, “Ölümsüz gerçekliği içinde yaşamı dile getirebilelim diye…”(*)

Şiir düşüncenin duygusal karşılığıdır ve ben toplumsal alt-üst oluş dönemlerinin o büyük lirizminin peşindeyim hep, göçmen ve muhalif…

Saçlarımda bir dağ köyünün ufku, yasak kitaplar gibi…Yardım beklemeden göğü yitimiş posedion denizlerinden…

Öz ve biçim diyalektik bir bütün.  İlki yaşanmışlıklarla koşut diğeri derinlik, emek ve çabayla.

Felsefi, mitolojik öğelerden yararlandım şiirlerimde, kimilerinden evrensellik ve ironiden…

Mitoloji, gizem ve derinlik katıyor yazına, şiirin doruğunda ise felsefe var, onunla yaşamı aydınlatıyor, yorum katıyor ve çözümler geliştiriyor…

Hüzün bize çok yakışıyor değil mi; yalnızlık da(!) Kadınlar öldürülüyor, çocuklar, sokak hayvanları…

Yok edilen dokusu kentlerin çığlık atıyor, yardım istiyor bizden…

Ağıt yakmanın enstrümanı olmaz, diyor Çağdaş Kutsi. Doğru, çünkü ırkçı hiçbir yaklaşım mutluluk sağlamamıştır dünya halklarına… “Savaşlarda sıkılan her kurşun anaların yüreğinden geçer.”(**)

Bana gelince; yeni şiirler saklıyorum/ yeni kitaplara ölmemek için!…

Viva poema!

*Şhelley

** Kaysın Kuliev

***yaşasın şiir

HYPAYTA

karlı bir sokakta bekliyorum seni

yaktığım ateş ölüyor ben ölmüyorum

kanlı bir ay bağladı dilek ağacına hera

bu gece gelin oluyor ophelya

al götür beni zeus’un dağından

daha kaç yıl üşüyecek ellerim

buralarda bahar dalları hep çocuk gelin…

uçurumdan üç gül havalandı

hoşgeldiniz mirabal kardeşler

dominik’te bekliyordum sizi

yakut bir kuş kanar gibi benerio

bir soluğumu da ona verdim göverdi canevim

ne güzel bir anne olurdu kollontai

büyürdü aylan bebek

göğsünün hudutsuz ovalarında

uzak ülkelerden yolcularım var

marakeş’ten gelen gemi

seni bana getirdi

aksın yaşlar

bir tay süzülsün

yüzünün bozkırından ormana

– bu gece bir şiir seni yazacak –

ne bu zulum gibi yağan gök

ne yalnızlık ne ölüm

bundan böyle tenini dağlayan

engizisyon yargıçlarının

alevden dili değil

benim sevdam olacak

hypatya, gülüm!

**

DELİ SEYYAH

gece sessiz ihbarlarla gelirsin kalbime

aralar gözlerini bir aşk söylencesi

eski bir ışık yanar kayıkhanede

bizim yüzümüzle ağlar o mavi çocuk

kumlara gömdüğümüz dünya, yarım ömrümüz:

beni balıkçılar kurtardı

o nerde anne!

sonrası tarih öncesi çiçek:

unutma beni

frekansı nehirlere ayarlı

radyo istasyonlarına sinerim ben de

közler savrulur dağ göllerinden

uzak kentlerde şiirlerim okunur, adın geçer

bir görür bir yitirirsin yüzümü

şarkılarla imgelerin öpüştüğü salonlarda

sen denizden kaçamazsın karaduyulum

sırça sevdiğim benim

her günü ah’ım

o çocuğun okyanus yaşını

ve anafor aşkını bu deli seyyahın

unutamazsın.

**

GÖK KARARDI

topladım serdiğim mendilleri

aşkın yazgısından

uzak iklimlere astım

hudut kentlerine yazdım adını

eski medeniyetlere

genç kızların dalga dalga saçlarına

ah! damarları kesik kesik yıllar

bu sus işaretleri

gözaltında kayıp gençliğim

yorgun bir ay vuruyordu

alnımdaki çizgilere

fırtınalarla yaşamaya alıştım

su gibi çocuklardı

gamzelerine gizlediler hüzünlerini

el salladılar uzaktan

kıyıya yanaştım

bir nehir dökülüyor

ay tanrıçanın dudaklarından

ben o şarkıya dokunduğumda

bir ışık yanacak cordoba’da

anneler bahçelerde türküler yakacak

uzattım elimi masallara

benim tarihim asla

yenilgilerin tarihi olmayacak

Arkadaşlarınızla paylaşın

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Sitemizden en iyi şekilde yararlanmak için lütfen reklam engelleyicinizi kapatınız.