KÜLTÜR SANAT

Neslihan Dağlı ile Seçkin Şiirler’de Arzu Demir

Merhaba sevgili okur,

Bu haftanın şair konuğu sevgili Arzu Demir 1973 yılında Ağrı’da doğdu. Atatürk Üniversitesi, Ağrı Eğitim Fakültesi mezunu. 26 yıldır Ankara’da öğretmenlik yapan şair iki çocuk annesi.

Şiir, öykü ve yazıları; 2007 yılından beri Kıyı, Şiiri Özlüyorum, Yasakmeyve, Mühür, Kül Öykü, , Dünyanın Öyküsü, Lacivert, Patika, Kurşun Kalem, Akköy, Roman Kahramanları gibi dergilerin yanı sıra Matrix, Ort der Augen ve Bawülon gibi Almanca edebiyat dergilerinde de yayımlandı.

Şeytan Gül Dalına Dönerse (Wenn Satan sich zum Rosenzweig beugt-2010 ) ile Asıl Suret ve Bahçedekiler (Urbild Abbild und Wesen im Garten-2017) adlı şiir kitapları Almancaya çevrilerek okurla buluştu.

Kitapları:

Şiir: Yalnızlık Üşür (2008), Şeytan Gül Dalına Dönerse (2010), Asıl Suret ve Bahçedekiler (2014) Karanlığı Uzun ( 2021 )

Roman: Nuhun Gemileri (2014), Zilan Zilan (2020) Öyküleriyle Katıldığı Kitaplar: Öyküden Çıktım Yola (2014), Ankara Öyküleri (2014), Yola Çıkan Öyküler- Kars (2015), Taşa Fısıldayan Öyküler-Kobané (2015)

Şiirleriyle katkı sunduğu kitaplar: Yasakmeyve Şiirleri (2017), Şair Kapıları (2015), Podium Türkei (Avusturya 2017)

Çeviri:  Anna Hood – Jürgen Jankofsky (Almanya 2017)

Arzu Demir’in yaşam ve şiir üzerine düşünceleri;

Yaşam; düzensiz, öngörülemez noktalar hâlinde ve kesintisiz bir güvensizlik duygusuyla ilerliyor. Ölümlüyüm. Doğanın ve insanlığın iktidar alanları içinde var olmaya çalışıyorum. Olaylar, düşünceler ve duygularla durmaksızın değişip dönüşen hayatı biraz olsun güven yahut teselli bulacak şekilde sımsıkı tutunduğum merak, sorgulama, arayış ve umutla sürdürülebilir kılmaya çalışıyorum. İlerlediğim her an yeni bir noktayla kendimin de yeni bir hâliyle karşılaşıyor, şiir yazarken de durmaksızın değişen bu noktaları izliyorum. İnsana dair olanı; kuşkuyu, kavgayı, korkuyu, sevinci, aşkı, kederi, kusuru, çelişkiyi, zaafları, umudu ve direnci yazmak hem kendimi hem diğerlerini tanımak için önemli bir fırsat yaratıyor.

Sözcükleri, anlamını, sesini ve biçimini gözeterek seçiyorum. Şiirin müziğini ve söyleyiş ritmini dizelerin görsel dizilimiyle de yansıtmaya çalışıyorum. İmgelerimi, duygunun ya da düşüncenin zihnimde yarattığı anlık bir kavrayış ya da görüntüden esinlenerek kuruyorum.  Kısa dizeleri ya da kırılmış uzun dizeleri anlamla bütünleşecek biçimde kurmayı tercih ediyorum.  Şiirde en çok içtenliği ve sahihliği önemsiyorum.

**

MAHREM

sevişmek

          iç içe geçmek miydi

sarılmışız harlı bir akşama

gırtlağımızda

kafeslenmiş harfleri dilimizin

dönüp durmakta tıkır tıkır

varsayımlar

anılar

konuşmazsak

birazdan bizi vurabilir

düşündüklerimiz

bir kapı tokatladığında

çiçekli gülümseyişimizi

suyu kaynar ya ölümüzün

kahır olmasın ama

unutmuşuz

temayül riyadan geçeli

aile

en güzel yalanı hayatımızın

hamaratça ezildiği o tezgâhta

her yaraya bir oğul basar anneler

öteberiye karışan

kıymığı geniş yün döşeklerin

karınlarında bir kum fırtınası

kör olmasa ölecek babalar

iyi ki balkonu var evlerin

gerçeğin perdesinden kayıyor

bıçağı kederin 

kırmızı böceklerimi özlüyorum

şaşkınlığım boyunca

sevmek

         içini içine vermek miydi

yerli yersiz sıçramakta

güvesi yüreğin

                konuşmayalım

ben

anne yüzlü kızların

yetim çocukluğunda kalayım

**

KATRENİN KULAĞINA

kıvılcıma kapılmış katrenin kârıdır ki

kelâma koşmaktaydı

kendine kaynayan kelimelerle

kurtuluşun kandan koyu

kılıçtan keskin kuytusunda

kudretinden korkarak

kurduğu kelimenin

kavrayışın kavliydi

kaçamazdı

kovulmanın kahrından

kava kesmiş kalemle

kaf-esindeki kuşun

küllerine konuk

kırk karıncayla

kırk köşk kurmaktan

kadim kitabına kuralın

kâğıttan kentlerde

kusurdan korunamazdı

kalem kulunun kastı

kelâmın kayrasıydı

kuşkuyla karılan

kanmayasın kabuğuna kanın

kazıdıkça

küçük kesiklerinden kanayacak

kalb-inine kapadığın kor

keşişler kavakları kesecek

kimsesizlikten

kızlar

kehribar küpelerini koparacak

karanlığın kulağına

kasvetin kavlini koyarken kargalar

kekeme kavminden kalma

kelimeler kuruyacak

kaderin kusur kuyusunda

küslüğün kilidi kavidir

katilini kendinden koparırken

kardeşin kabil

kavuşmaya koşacaksın ki

kırılsın kalıbı kelimenin

**

ADALET GERÇEKLEŞSİN DİYEDİR

ey kadın

bütün kuytulara esenlik diledin

barış

gecenin ortasına düşene dek

niye

yüzlerce renginden

birini giyindin de

unuttun mu

uğradığın haksızlığı

bütün

bunlar

o

benin

işi

elmas sertliğinde

ve pamuk kadar emici

genleştikçe arzu kuyusunda

kulluğunu

unutup

kul

kıldı

seni

erkekti ve ulema

surlar çekildikçe kent kıyılarına

barut kokusunu sevdi

ve kadınları

kendini oyalarken aşkla

biri yetmezdi de

cariyeler ekler

incir yer

döverdi

dik başlı olduklarında

kitabın diline dilini kattı

ve avucunda evirip çevirip

cehennemi kadına sattı

yeşil zehrini akıttıysa da selama

adalet dilemelisin

sesin dolana dek tüm kuytulara

Arkadaşlarınızla paylaşın

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Sitemizden en iyi şekilde yararlanmak için lütfen reklam engelleyicinizi kapatınız.