KÜLTÜR SANAT

Neslihan Dağlı ile Seçkin Şiirler’de Çetin Örgen

Merhaba sevgili okur,

Bu haftanın şair konuğu sevgili Çetin Örgen Kafkas göçmeni Çerkes H. Beria Akman’ın, Kıbrıslı M. Cemil Örgen’in üçüncü çocuğu olarak 19 Ağustos 1945 yılında babasının görevi nedeniyle bulunduğu Erzincan’da doğdu. Ankara’da Kalaba İlkokulu’nda, ortaokul ve liseyi parasız yatılı olarak Haydarpaşa Lisesi’nde okudu.

Edebiyat Öğretmeni Nahit Damar’ın öğrencisi oldu. Hacettepe Üniversitesi’nden Psikoloji diplomasıyla birlikte Sosyoloji Sertifikası da alarak mezun oldu. Örgen’in şiir tutkusu çok küçük yaşta başladı. Henüz okuma yazma bilmediği yaşlarda elinde bir kağıt ve kalemle dolaşır, bir şeyler karalar ve şiir yazdığını söylermiş. İlkokul birinci sınıftayken yapılan okuma bayramında yazdığı bir şiiri okudu.

İlk şiiri 1963 yılında Ajans Türk Takvimi 1963 Yıllığında, ‘Şamar’ başlıklı dizi şiirleri ODTÜ Dergi’de yayımlandı. 1967 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde Hasan Hüseyin’le birlikte adına şiir gecesi düzenlendi.

Şiirleri ODTÜ Tiyatro Kulübü Oyuncuları tarafından sahnelendi.

Hiç Unutulmayacak adlı şiiri Öykücan Yavşan tarafından bestelendi; ilk kez, 12 şubat 2019 tarihinde Ankara Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde piyanist Tuğçe Dağlı eşliğinde soprano Öykücan Yavşan tarafından seslendirildi.

22 Mart – 18 Nisan 2021 tarihleri arasında Çankaya Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde ’İbrahim Demirel’in Objektifinden Şiirin Yüzleri Ankara’’ Sergisinde ve 28 Mayıs–12 Haziran 2021 tarihleri arasında Şiirin Yüzleri Ankara Fotoğraf Seçkisi Bodrum Sergisinde ve hazırlanan ‘’Şiirin Yüzleri Ankara’’ Kataloğunda yer aldı.

Şiirleri ve öykü şiirleri, İnsancıl, Çağdaş Türk Dili, Patika, Berfin Bahar ve Edebiyat Nöbeti Dergilerinde yayımlanmaktadır. Kamuran Örgen’le evlidir, Ankara’da yaşamaktadır.

26 Eylül 2014 yılında Dil Derneği tarafından Onur Ödülü verilmiştir.

**

GÖZÜMLE DUYDUM 

sınır yok yerle gök arasında

yerle gök arasında sıkışmak zor

ince bir çizgi yaşamak

hep tetikte

hep korku içinde

kaygılarımız

yüreklere çöken bir sis gibi

adım sesleri gittikçe yaklaşıyor

kan bulaşmaya görsün bir kez

çiçeklere

sustuk

hep sustuk

acımasızca dövülen kadınların

acı haykırışlarını bile duymaz olduk

yağmur çiselemesi değildi hıçkırıkları

tam ortasından çatladı taşlar

öldürüldüler

hunharca öldürüldüler

duyun artık

duyun

susarak bağrıyorlar

saniyeler ne çok uzun bazen

yaşam ne çok kısa

çürütür kan köklerini çiçeklerin

akınca

çığlıklar geliyor her yerden

duydum

gözümle duydum

ölüyor kadınlar

öldürülüyor

kanıksadık ölümleri

köpürdü kan

her şey kayıp gidecek mi elimizden

suskunluğumuz nereye kadar

bekleyişler kış uykusunda gibi

gözlerinizi görüyorum

görüyorsunuz

görüyorum duyuyorsunuz

bir suskunluk

bir sessizlik

bir korku

acımızı yaşayamaz olduk

öfkemiz acımızdan büyük oldu

**

AÇLIK HEP RENKSİZ MİDİR BÖYLE

bir inilti gibidir aç çocukların ağlayışı

ya duyulur ya duyulmaz

üşüyen kedicik vazgeçer yıldızları saymaktan

sessizce sokulur bir can sıcaklığına

bir inilti gibidir aç çocukların ağlayışı

hem duyulur hem duyulmaz

ne çok ürkütür suskunluklar

ne çok yalnızdır birçokları

iniltiler çığlık olur ana yüreğinde

açlık rengini arar umarsız

bir inilti aç çocukların ağlayışı

bir çığlık

eze eze

ağır ağır yürüyor gece

gün ışıyabilir mi yapraklar utanırken

**

UTANÇ

utanıyorum

utanıyorum

çok utanıyorum

yüzümü kapatmak istiyorum ellerimle

ellerim yok

elimi vermiş kolumu kaptırmışım

dizlerimi dövmek istiyorum

kollarım yok

görmek istemiyorum olanları

diye haykırıyorum

bir ses gözlerin yok diyor

ağzın yok

dilin yok

kulağın yok

yıllardır görmediğin için

yıllarca duymadığın için

yıllarca konuşmadığın için

yok oldular

yoklar

utanç var artık

yalnızca utanç

görmemenin

duymamanın

konuşmamanın utancı

susmanın utancı

yok olmanın utancı

Arkadaşlarınızla paylaşın

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Sitemizden en iyi şekilde yararlanmak için lütfen reklam engelleyicinizi kapatınız.