Danimarka, halkın yanı sıra görünüşü ya da sesi izinsiz taklit edilip paylaşılabilecek icracılar ve sanatçıları da korumayı hedefliyor.
2021’de Danimarkalı video oyunu yayıncısı Marie Watson’a, sahibi belli olmayan bir Instagram hesabı tarafından bir fotoğraf gönderildi.
Watson fotoğrafı, Instagram hesabındaki tatil karesinden anında tanıdı ama bir şey farklıydı: kıyafetleri dijital olarak silinmişti, dolayısıyla çıplaktı. Bu bir deepfake’ti.
Deepfake, yapay zeka (AI) teknolojisi kullanılarak gerçek bir kişinin görüntü, ses veya video kaydının sahte ama son derece gerçekçi bir şekilde değiştirilmesi veya tamamen üretilmesi işlemidir.
“Öylesine sarsıldım ki,” diyen Watson şunu da sözlerine ekledi: “Bir anda kendimi orada çıplak gördüm ve gözyaşlarına boğuldum.”
O günden bu yana geçen 4 yılda, gerçek kişilerin ya da olayların yapay zeka ile üretilmiş son derece gerçekçi görüntü, video ve ses kayıtları olan deepfake’ler, dünyada yalnızca üretimi kolaylaşmakla kalmadı, görünüş ve ses olarak da katlanarak daha gerçekçi hâle geldi.
Bu, OpenAI ve Google’ın video üretim araçları da dahil olmak üzere üretken AI araçlarının yaygınlaşması ve teknolojideki ilerlemeler sayesinde mümkün oldu.
Bu araçlar, milyonlarca kullanıcıya içerik üretmeyi son derece kolaylaştırıyor; üstelik bunun kötü niyetli kullanımları da var: Taylor Swift ve Katy Perry gibi ünlüleri hedef alan görüntülerden seçimlerin sabote edilmesine, gençler ve kadınların küçük düşürülmesine kadar uzanıyor.
Telif hukuku
Buna karşılık Danimarka, halkın yanı sıra görünüşü ya da sesi izinsiz taklit edilip paylaşılabilecek icracılar ve sanatçıları da korumayı hedefliyor.
Gelecek yılın başında kabul edilmesi beklenen bir yasa tasarısı, vatandaşların görünüş veya ses gibi kişisel özelliklerinin rızaları olmaksızın çevrimiçi ortamda taklit edilip paylaşılmasını önlemek amacıyla deepfake’lerin paylaşımını yasaklayarak telif hukukunda değişiklik yapacak.
Yürürlüğe girerse, Danimarka vatandaşları kendi suretleri üzerinde telif hakkına sahip olacak. Teorik olarak, bu sayede izinsiz paylaşılan içeriklerin çevrimiçi platformlardan kaldırılmasını talep edebilecekler. Yasa parodi ve hicve yine izin veriyor; ancak bunun nasıl belirleneceği belirsiz.
Uzmanlara ve yetkililere göre, Danimarka düzenlemesi, bir hükümetin deepfake’ler yoluyla yayılan dezenformasyonla mücadelede attığı en kapsamlı adımlardan biri olacak.
Danışmanlık şirketi Latent Space Advisory’nin kurucusu ve üretken YZ alanının önde gelen uzmanlarından Henry Ajder, hukukun değişmesi gerektiğini kabul ettiği için Danimarka hükümetini takdir ettiğini söyledi.
“Çünkü şu anda insanlar ‘Deepfake’e kurban olmaktan kendimi nasıl korurum?’ diye sorduğunda, çoğu zaman vermek zorunda kaldığım yanıt ‘Yapabileceğiniz çok fazla bir şey yok’ oluyor,” dedi. “Buna, ‘Kendinizi internetten bütünüyle silin’ demeyi de eklemeden. Ki bu da pek mümkün değil.”
Şunları da ekledi: “Kimliğimizin ve onurumuzun bu temel unsurlarını algılama biçimimiz açısından bunun olağan bir durum olduğunu varsayamayız.”
Deepfake’ler ve dezenformasyon
ABD Başkanı Donald Trump, mayıs ayında, deepfake’ler de dahil olmak üzere, bir kişinin rızası olmadan mahrem görüntülerini bilerek yayımlamayı ya da yayımlamakla tehdit etmeyi suç sayan iki partili bir yasayı imzaladı.
Güney Kore ise geçen yıl, cezaları ağırlaştırmanın ve sosyal medya platformlarına daha sıkı düzenlemeler getirmenin de yer aldığı deepfake pornografisini dizginlemeye yönelik önlemler açıkladı.
Danimarka Kültür Bakanı Jakob Engel-Schmidt, bu tür dijital manipülasyonların gerçeklik algısını zedeleyip dezenformasyonu yayabildiği için tasarının Kopenhag’daki parlamenterler arasında geniş destek bulduğunu söyledi.
Eylülde düzenlenen bir yapay zeka ve telif hakkı konferansında gazetecilere şöyle konuştu: “Bir siyasetçiyi deepfake’leyebiliyor ve o kişinin bu içeriği kaldırtmasının mümkün olmadığı bir ortam söz konusuysa, bu demokrasimizi zayıflatır.”
Doğru denge
Yasa yalnızca Danimarka’da geçerli olacak ve sosyal medya kullanıcıları için para cezası ya da hapis öngörmesi beklenmiyor. Ancak Engel-Schmidt’e göre, deepfake’leri kaldırmayan büyük teknoloji platformları ağır para cezalarıyla karşılaşabilir.
Ajder’e göre, Google’a ait YouTube, örneğin, “telif koruması ile yaratıcılık özgürlüğü arasındaki dengeyi kurmak için çok ama çok iyi bir sisteme” sahip.
Platformun çabaları, “karşı karşıya olduğumuz tehdidin boyutlarını ve bunun daha ne kadar derinleşeceğini” kavradığını gösteriyor, diye ekledi.
Facebook ve Instagram’ın sahibi Meta ile Twitch ve TikTok, yorum taleplerine yanıt vermedi.
Engel-Schmidt, Avrupa Birliği’nin dönüşümlü başkanlığını yürüten Danimarka’nın, Fransa ve İrlanda’nın da aralarında bulunduğu bazı diğer AB üyelerinden önerilen düzenlemeye ilgi gördüğünü söyledi.
Kaynak: euronews

