
Milattan önce 61 yılında bir temmuz akşamı(büyük bir olasılıkla 6 veya 7 temmuz) Venüs gezegeninden gelen bir uzay gemisi Nemrut dağının batı taraçasına indi. olayın tek tanığı, dağın eteklerinde yaşayan bir çobandı. mor ötesi ışınlar saçıp, düzenli fakat o güne dek duyulmamış, doğa üstü sesler çıkaran gemiye büyülenmiş gözlerle bakıyor, ne beklediğini bilmiyor, sadece bakıyor ve öylece bekliyordu.
Zaman sınırının ötesinde bir bekleyişten sonra uzay gemisinin yavaşça aralanan kapısından, önce çelik mavisi bir ışık, ardından görülmemiş güzellikte bir yıldız kız indi. yıldırımla vurulmuş gibi oldu genç çoban. çiçeklerin en güzelini, türkülerin en duygulusuna karıştırdı ve yüreğinin sımsıcak sevgisiyle yıldız kızın ayakları altına serdi.
Yıldız kız da tüm yaşamında belki ilk kez benliğinde ılık ılık birşeylerin aktığını hissetti o an.
Ve o temmuz gecesi nemrut dağ’ında aşkların en güzeli yaşandı.
Sabaha karşı yıldız kız, gemisine binip, dünyamızdan ayrılırken, çobana üstünde bir ay ve 19 yıldızdan oluşan galaksi sisteminin resmi çizili bir aslan heykelciği armağan etti, aşklarının anısını ölümsüzleştirmek için.
ve geldiği gibi yavaşça kayboldu gökyüzünde.
bundan gerisi…
Çobanla yıldız kızın ne oldukları bilinemedi.
Bu olayın geçtiği m.ö. 61 yılından beri 2000 yıldır, merkür ve mars’tan hatta birçok kez jüpiter’den defalarca dünyamıza gelerek, venüslü yıldız kızın bıraktığı heykelciği aradılar.
Fakat elleri boş döndüler her seferinde.
çünkü 2000 yıldır ellerindeki tüm haritalar nemrut dağ’ını van gölü yakınlarında gösteriyordu.
Oysa o aslan heykelciği halen adıyamana 105 km uzaklıkta 2150 m. yükseklikteki haritalarda gösterilmeyen öbür nemrut dağ’ının batı taraçasında zeus, herakles, apollo heykellerinin yanında yerde durmaktadır.
2000 yıldır birbirine kuş uçuşu 330 km aralıkla Türkiye’de iki nemrut dağ’ının bulunuşunun nedenini veya nemrut dağ’ının bu olağanüstü aşkı tüm gözlerden uzak, yalnız kendisine saklamak için ikiye bölünüşünün sırrını kimseler çözemedi.
Ve yine 2000 yıldır venüs gezegenine neden çoban yıldızı dendiğini merak eden bile çıkmadı.’
böyledir Barış Manço’nun çoban yıldızı öyküsü