Türkiye’nin bölgesel rolü, kökünü kendi iç problemlerinden alan iki temel dengeleyici hususla sınırlanıyor.
“Türkiye’nin bölgesel rolü, kökünü kendi iç problemlerinden alan iki temel dengeleyici hususla sınırlanıyor. Birincisi, atatürk’ün mirasının hala belirsiz durumuyla ilgili: Türkiye, nüfusunun önemli bir kısmı Müslüman olmasına rağmen kendisini laik bir Avrupa devletine dönüştürmede başarılı olacak mı? Bu, Atatürk’ün reformları uygulamaya koyduğu 1920’lerin başından beri Türkiye’nin amacıdır. Türkiye, o günden beri önemli gelişmeler kaydetti ama bugüne kadar gelecekteki AB’ye üyeliği (aktif olarak arıyor) muamma.
Eğer AB kapılarını Türkiye’ye kapatmak zorunda kalırsa, İslâmi bir siyasi/ dini dirilmeyi ve sonuç olarak Türkiye’nin kendisine yeniden dramatik (ve büyük ihtimalle karışık) bir uluslar arası çevre araması ihtimalini küçümsememek gerekir.