Ortağın Çocukları ve Sivil Örümceğin Ağında’yı tamamlayan “din” maskeli saldırının 100 yıllık belgesi. Türkiye’de ve Dünya’da ilktir.
İçten Çürüme: 1908 – 1988
Cellad’ın Gecesi:1998-1991
Sessizce değil! Göstere göstere, bağıra çağıra ve öldüre öldüre…
“Din adamları komitesi, Meclisi denetlesin.” Tahran, 1908
“Yaşasın Şeriat-ı Garra! Dinsiz zabitlere ölüm!” İstanbul, 1909
“Mustafa Kemal ve Kuvâ-yı Milliyye maskaraları… alçaklar ve hempalarının vücudlarını külliyen dünyadan kaldırmak beşeriyet için, Müslümanlık için bir farzdır!” Şeyhülislam Mustafa Sabri, İskilipli Atıf ve arkadaşları, İstanbul, 1919
Kürt-Arap Şeyhlerinin müritleri Cumhuriyete direndi:
“Ey Müslümanlar! Ne duruyorsunuz? Halife Abdülmecit hududa geldi. Sancak-ı şerif altında toplanalım, şeriat isteyelim!” Erbilli Şeyh Esad’ın müritleri, Menemen, 1930
“Liseler kaldırılsın, ilkokullardan üniversiteye dek Arapça dersi konulsun. Liselerde mescit açılsın; ders saatleri namaz saatlerine göre ayarlansın.” MTTB, 1977
Necef’ten ve Kum’dan 3 örgütçü İmam Türkiye’ye gönderildi.
“İslam inkılabının bölgede zincirleme reaksiyon gibi yayılacağına inanarak ‘devrimi ihraç etme’ kararı aldık.” Başbakan Hüseyin Musavi, Tahran, 1979
“İnkılabımızı bütün dünyaya ihraç edeceğiz.” Humeynli Ruhullah, 1979
“Laiklik dinsizliktir! Getirene lanet! Allahuekber, Humeyni Ekber!” Kayseri, 1979
“İslam Cumhuriyetini ve mücahit İran milletini örnek almanızı… zalim devletlerinize olanca gücünüzle haddini bildirmenizi tavsiye ederim.” Humeynli Ruhullah, 1988
Sonunda Türklerin aymazlığından yararlanan Cellad’ın kanlı gecesi Ankara’da bir suikastla başladı.
Demokrasi Tuzağı:1991-1993
Cellad’ın Zaferi: 1993 —
Rehber İmam, “İslam Cumhuriyetinin yanına ‘demokratik’ kelimesini ekleyen herkes bizim düşmanımızdır!” demişti. Türkiye’dekiler ders almadılar; demokrasi kurultayıyla önlerini açtıkları cihad erleri işe koyuldular:
Diyaneti bombayla yaktılar; Arabistan, Irak, Ürdün, Mısır, İsrail, Yugoslavya, Hindistan diplomatlarını, Amerikalı teknisyeni, halktan insanları, bilimcileri, yazarları, gazetecileri vurdular, bombalarla parçaladılar, topluca yaktılar. Türkiye’ye sığınan İranlıları akıl almaz işkencelerle öldürdüler.
“Türkiye’nin nasıl sarsıldığı görülecektir” diyerek. Uğur Mumcu‘yu da öldürdüler; “Sakıncalı Piyade idi şimdi oldu sakıncasız piyade!” diyerek kinlerini kustular. Üç hafta sonra İstanbul’da 20.000 kişiyi topladılar; “İslamın hükmü yerine getirilecek, cezası uygulanacaktır!” diyerek cihad yoluna çıktılar; “Kahrolsun laik diktatörlük” haykırışlarıyla yüzlerce gösteri düzenlediler;.”Biz Alevileri yakarız” demişlerdi ve öyle yaptılar.
Türkiye’den kaçarak İran’a sığındılar ve Humeynli Ruhullah’ın mollalarıyla birlikte Tahran’da Atatürk maketini yakıp pankart astılar:
“TC’de İslamcıların zaferi Siyonizmin ilk yenilgisidir! Laiklik Siyonizmin gayrimeşru çocuğu! Laiklik=Atatürkçülük=Siyonizm!”
İran’dan yönetilen Kürt Hizbullahilerin önderi de duruşmada haykırdı: “Mahkemenin hakimi, polis müdürü, cezaevi müdürü, cezaevi savcısı, kesinlikle Gaffar Okkan’ın yanına gidecektir!”
Necmettin Erbakan, “Türkiye’de muhalefetteyiz, İran’da iktidarda” demişti. Talebeleri sonunda iktidar oldular.
Hintli Ahmed’in torunu Humeynli Ruhullah, Türkiye’de yaşananları ve yaşanacakları da özetliyor:
“Bu bozukların birkaç bini açık alanlarda idam edilir, yakılırlar ve hikaye de böylece kapanır. Bu gibilerin gazete yayınlamaları yasaktır.“