Türkiye’nin teklifi ile KKTC’ni “gözlemci üye” olarak Türk Devletler Teşkilatı’na katılımına onay veren Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan Cumhuriyetleri’nin bir süre sonra Kıbrıs Rum Kesimi’nde “Elçilik” açmaları, hem TDT’ndaki KKTC’nin gözlemci üyeliğine gölge düşürmüştür hem de KKTC’nin mevcudiyetini ret etmeleri anlamını taşımaktadır.
AB, ORTA ASYA İÇİN “NEFES BORUSU”
Rusya ve Çin gibi iki devasa emperyalist gücün arasında sıkışan Orta Asya coğrafyasındaki Türk Cumhuriyetleri ABD ve AB’ni adeta “nefes borusu” olarak görmektedir. Dolayısıyla bu ülkeler kendi çıkarlarını teraziye koyduklarında, Rus ve Çin baskısına karşı, ABD veya AB ile ilişki kurmalarının daha ağır basması kadar doğal bir şey yok…
AB’DEN KIBRIS RUM KESİMİNİ TANIMA ŞARTI
4 Nisan’da Özbekistan’ın Semerkant şehrinde yapılan Avrupa Birliği-Orta Asya Zirvesi’nde alınan kararla; AB ile Orta Asya ülkeleri arasındaki ilişkiler stratejik ortaklık seviyesine yükseltildi.
Ancak Avrupa Birliği (AB), bu yatırım paketi karşılığında bir şart koşarak Orta Asya Cumhuriyetleri’nin ortak bildiri yayınlayarak BM Güvenlik Konseyi’nin Kıbrıs ile ilgili 541 ve 550 sayılı kararlarına güçlü bağlılık bildirmelerini, Kıbrıs Cumhuriyeti (GKRY)’nin başkenti Lefkoşa’da büyükelçilik açma kararı aldıklarını açıklamalarını istemiştir.
“…BM Güvenlik Konseyi’nin 1983 yılında aldığı 541 ve 1984 yılında aldığı 550 sayılı kararlar, 15 Kasım 1983’te KKTC’nin tek taraflı bağımsızlık ilanına ilişkin alınmış kararlar olup her iki karar da, Kıbrıs’ta iki ayrı devletin tanınması reddedilerek tek meşru hükümetin (GKRY tarafından temsil edilen) Kıbrıs Cumhuriyeti olduğuna, “Kıbrıs’ın egemenliği, bağımsızlığı ve toprak bütünlüğüne” vurgu yapılıyor”. (Bilal Koçak, “AB’nin Orta Asya hamlesi ve ihanet tartışması”, Ekovitrin 18.04.2025)
RUM YÖNETİMİNDEN ŞANTAJ
KKTC Cumhurbaşkanı Danışmanı, dostumuz Gökhan Güler’in ifadesiyle Türk Cumhuriyetleri şantajla oldubittiyle karşı karşıya bırakılmışlardır:
“…Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Avrupa Birliği ile Türk Devletleri Teşkilatı üye ve gözlemci üyelerinden Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Özbekistan’ın imzaladıkları “stratejik ortaklık” belgesine veto tehdidiyle baskı ve şantajla Birleşmiş Milletlerin 541 ve 550 sayılı kararlarına bağlılıklarını belirten tek satırlık bir ekleme yapılmasını sağlamıştır.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, öyle anlaşılıyor ki Kıbrıs kelimesi belirtmeden Birleşmiş Milletlerin 541 ve 550 sayılı kararlarına bağlılıklarını belirten ilave ile Türk Devletleri Teşkilatı üye ve gözlemci üyelerini son dakikada oldubittiye getirmiştir!..” (Gökhan Güler, “GKRY’nin AB üzerinden KKTC’ye yönelik küresel kuşatma girişimleri”, Kıbrıs Gazetesi, 23 Nisan 2025)
Böylece Semerkant Zirvesi’ni imzalayan üç Orta Asya devleti bundan sonraki süreçte BM kararlarına uyacaklarına ilişkin önemli bir kararlılığı “ticari şantajla” ilan etmiş oldular. Türkiye ise bu gelişme karşısında sessizliğini korumayı tercih ettiği görülmekle birlikte karşı bir hamle yapabileceği de konuşuluyor.
ORTA ASYA DEVLETLERİ BATI’YA AÇILMAK İSTİYOR
“Orta Asya’da yaşananları da AB’nin bölgeye yönelik reel politikası ve hazli hazırda Türkiye ve Rusya ile yakın ilişkiler içerisinde olan Orta Asya devletlerinin Batı’ya yönelme ve alternatiflerini artırma çabası kapsamında değerlendirmek mümkün.”(Bilal Koçak, “AB’nin Orta Asya hamlesi ve ihanet tartışması”, Ekovitrin 18.04.2025)
AB’NİN GÖZÜ ORTA ASYA’DAKİ ENERJİ KAYNAKLARINDA
“Orta Asya’da yaşanan gelişmelerde küresel gelişmelerin de hatırı sayılı bir etkisi var. Özellikle Trump dönemiyle birlikte Batı dünyasında ortaya çıkan ABD ile AB arasındaki fikir ayrılıklarının da bu açılımda önemli bir rolü bulunuyor. Zira AB’nin Ukrayna savaşıyla başlayan alternatif enerji kaynaklarına yönelik arayışlarının da bu süreci tetiklediği tahmin ediliyor.”
“…Orta Asya devletleri AB ile yakınlaşarak AB Komisyonu Başkanı von der Leyen’in deyimiyle “yeni bir çağın kapısını aralamak” istiyor. Böylece AB, “yeni Orta Asya stratejisinde” kendine enerji, ulaşım, sanayi ve ekonomi rekabetinde yer edinmeyi planlıyor. Aynı zamanda uzun vadede Rusya ve Çin’e yönelik mevcut bağımlılıklarından ve içinde bulunduğu jeopolitik rekabetten de kurtulmak istiyor.” (Prof. Dr. Yıldız Deveci Bozkuş, Üç Türk devleti neden Güney Kıbrıs’a büyükelçi atadı? Fikir Turu, 08.04.2025)
AB, KAZAKİSTAN’IN ÖNEMLİ TİCARET ORTAĞI
Ayrıca; “…AB’nin özellikle Kazakistan’a yönelik ekonomik etkisinin de bu süreci tetiklediği biliniyor. AB, Kazakistan’ın önde gelen ticaret ortaklarından biri. Taraflar arasında Kapsamlı Gelişmiş Ortaklık ve İş Birliği Anlaşmasının (ECPA) da var. Kazakistan’a en fazla doğrudan yabancı yatırım da AB’den geliyor.” (Prof. Dr. Yıldız Deveci Bozkuş, Üç Türk devleti neden Güney Kıbrıs’a büyükelçi atadı? Fikir Turu, 08.04.2025)
TÜRK DEVLETLERİ BAĞIMSIZ KARDEŞ ÜLKELERDİR
Orta Asya Türk devletlerinin Rusya ve Çin arasında sıkışmışlıktan kurtulup dünyaya açılma, ilişkilerini çeşitlendirme, devletlerarasında denge kurma, kaynaklarını ekonomiye kazandırma ve insanının refahını artırma arayışları çerçevesinde Çin ile olduğu gibi AB ile de stratejik ortaklık kurmaları anlayışla karşılanmalıdır. Bu devletlerin halkları soydaşlarımız, kardeşlerimiz ama devletleri bizim vassalımız değildir, bağımsız devletlerdir.
Konjonktür, Türkiye’nin beklentilerine uygun biçimde şekillendiğinde, Orta Asya Türk devletlerinin de diğer birçok dost devletle birlikte ve en geniş biçimde BM’de Kıbrıs Türk Devleti’ni sevinçle tanıyacaklarına şüphe yoktur…” (Sinan Tavukçu, “Türk Devletleri Türkiye’ye Neden İhanet Etsin?” SDE, 18.04.2025)
AKSAKALLARIN KKTC’DE TOPLANMASI NE İFADE EDER?
Kimin fikridir bilmem, ancak “ilgili taraflar” bu girişimi “tebessümle” karşılamışlardır. Aksakalların herhangi bir resmi sorumlulukları olmadığından ülkeleri nezdinde de bir yaptırımları olmayacaktır. Sadece kucaklaşacaklar, duygusal konuşacaklar ve evlerine döneceklerdir. Bu toplantıyı “gaz alma” olarak da değerlendirmeniz mümkün değildir…
—————
Derleyen: İsmail Cengiz / Avrasya Federasyonu Başkanlığı