Oryantalizm, İslamiyet ile yaptığı mücadelede, Batı uygarlığının kendi lehine üstünlük elde etmeye çalışma yapması akımıdır. Oryantalizm akımına hizmet edenlere, “Oryantalist” denir.
Hıristiyan Batı oryantalisleri din, edebiyat, dil ve kültüründen meydana gelen doğu medeniyetinin bütün unsurlarını inceler ve özellikle İslam’la ilgili çarpıtma ve şüpheler oluşturma yoluyla İslam hakkında batılılar tarzında bilgiye sahip olmalarını sağlamayı amaçlarlar. Her iki medeniyet arasındaki mücadelede, Batı uygarlığı lehine üstünlük elde etmeye çalışırlar. Böylece, Hıristiyan batı dünyasının bu şekildeki oryantal söylemleri, Doğu’nun sahip olduğu ekonomik kaynaklarının, sömürgeciliğe bir aracı olarak kullanması gizlenir.
“Sünnet saf dışı edilerek, Kur’an metnine dayalı bir İslam anlayışı geliştirme”, düşüncesine verilen ve bir simge isim olan Ubeydullah Toprak’ın, “Emperyalizm’in Keşif Kolu: Oryantalizm” adlı yazısında, “Müslümanları vaftiz etmek için boş yere çabalayıp, durmayalım. İslam memleketlerinde girişeceğimiz faaliyetlerde onlara Hırisiyan adetlerini, bayramlarını, kültürünü, ahlakını aşılayalım!” “Müslümanların her şeylerini tahrif ve mahvettik. Dinleri, inançları, ahlakları, dine bakışları ve insani duyguları mahvoldu. Manevi değerlerini, batı medeniyeti potasında eriterek kendimize benzettik. İslamiyet’i öğrenmeyi, yaşamayı, namaz kılmayı ve Kur’an-ı Kerim öğrenmeyi suç ve gericilik olarak göstermeyi başardık. İslamiyet’ten uzaklaştırdık. Artık çoğu, tam olarak hiçbir şeye inanmıyorlar!”
Cümleleri, “Oryantalist” diye adlandırılan iki hıristiyan ilim adamına aittir. Cüretkar ve iddialı bu cümlelerde, günümüz Müslümanlarının için düştüğü durumu özetlenir; oryantalislerin düşünce yapıları ve hedefleri noktasında ipuçları görülür. Oryantalizm akımı ile gerçek Doğu değil Şarkiyatçıların gönüllerinden geçen bir “Şark” aksettilir.
Oryantalizme göre; “Doğulular, eğer Batı ile ittifak edecekse, Batının argümanları doğrultusunda hareket etmelidir”. Bu düşünceye göre, oryantalizm Batı’nın Doğu üzerinde tahakküm kurmak, kendi çıkarlarına göre yeniden yapılandırmak için geliştirdiği bir yoldur.
Oryantalistler, Milletleri araştırıp; ne olduğunu, nasıl konuştuğunu, tarihini dilini ve dinini, her şeyini öğrenip, aktarır. Taraftarlarına, sömürge edecekleri milletlerle ilgili konularda nasıl düşünmeleri gerektiğinin nasıl uygun olacağını bildirirler. Yaptıkları iş, bir çeşit siyasi kontroldur. “Eğer bir toplumu bu kadar iyi tanıyorsanız, bilginizle onları kontrol edip, bir şeyler kazanmak için kullanabilirsiniz,” derler.
Batı Oryantalizmi İslam dinini, “Vahy’e dayalı din olarak görmeyip, “tarihsel ve toplumsal bir olay” olarak görür.
Avrupa’nın Devletleri, Oryantalizm akımı ile Avrupa şark yayılmacılığında; 19’uncu asırda bir çok istilaları başardı. Siyasi olarak İngilizler, Hindistan’ı 1.857’de; Fransızlar 1830’dan beri istila etmeye başladıkları Cezayir’i bütünüyle ele geçirdiler. Almanlar 1885-1886 yıllarında Müslüman olan bazı Afrika ülkelerini kısmen sömürge sağlayıp, bunu 1918 yılında 1’nci Dünya Harbine kadar devam ettirdiler. 17’inci asrın başında Hollanda, Doğu Hind adaları olarak bilinen Endonozya’yı; 1881 yılında İngiltere Mısır’ı Fransa Tunus’u ve İtalya Libya’yı istila etmişti. Oryantalizm akımının sayesinde, 1’inci Dünya Harbi’nden sonra, hemen hemen İslam dünyasının tamamı, Batı sömürge nüfusuna boyun eğmişti..
Ülkemizin üstünde yer aldığı Ön Asya kabul edilen Anadolu’nun büyük bir kısmı da, 1914-1918 yılları arasında işgal edildiği, son Osmanlı Sultanı Vahdettin’in de, İngilizler aracılığı ile Ülkeyi terketmek zorunda kaldığı, İngilizlerin himayesiyle Yunanlı’ların İzmir limanını işgal noktası yaparak, Anadolu’yu Ankara’ya 90 kilometre yakınına kadar işgal ettirildiği, Sultan Vahdettin’in ülkeyi terketmeden önce, İngilizlerin talimatıyla, Anadalo’daki Türk Birliklerinin tesliminin sağlanması için Osmanlı Tümgenerali (Paşa) Mustafa Kemal’i 18.Mayıs.1919’da görevlendirdiği biliniyordu.
19.Mayıs.1919 tarihi sabahı Samsun’a inen Tümgeneral (Paşa) Mustafa Kemal’in, Ankara’ya gidiş güzergahında yaptığı Anadolu’yu yeniden “Kuvay-ı Milliye ile” fetih çalışmalarından iyice kuşkulanan İngilizlerin, Sultan Vahdettin’e baskı kurup, din adamlarınca çıkartılan zayıf fetvalarla idamına hükmedilmesi, buna hamle olarak Mustafa Kemal’in, üniformasını sıyırıp, sivil bir lider olarak ve muazzam teşkilatçılığını kullanıp, 1919-1923 arasında öncülük ettiği “Kurtuluş Hareketi” sonucunda başarısıyla, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurma faaliyetleri ve Oryantalizme karşı başlattığı silahlı hareketi başarı ile sonuçlandırıp, ilk Türk Devlet Başkanı olduğunu biliyoruz.
Peki şimdi; oryantalizm akımı sona erdi mi? Hayır! Hıristiyan Batı Dünyasının, I.’ci ve II.’nci Dünya Harbinde karşılarına muhatap aldıkları Protestan Hıristiyan Almanya’yı bu defa aralarına katıp, toplu şekilde hücuma geçtiler, Anadolu’da cirit atıyorlar.
Ayrıca günümüz Türkiyesinde, siyasi çekişmelerle üzerine düşülmeyen, oryantalizm’le dinini önemseyen bir nesil gelmiş durumda..
Son söz: “Kendi içinde kavga edersen, kaybetmey mahkumsun.”
.