Site icon Söz Gazetesi

30 AĞUSTOS, SANCAKTAR MEHMETÇİK VE ASLIHANLAR …

 “Afyonkarahisar-Dumlupınar Meydan Muharebesi  ve onun son safhası olan 30 Ağustos Muharebesi… Türk tarihinin en önemli bir dönüm noktasıdır. Yeni Türk devletinin, genç Türk Cumhuriyeti’nin temelini orada attık. Sonsuz hayatını orada taçlandırdık. O sahada akan Türk kanları, semasında uçan şehit ruhları  devlet ve Cumhuriyetimizin sonsuza kadar muhafızlarıdır.”  Gazi Mustafa Kemal Paşa

 

Atatürk 30 Ağustos 1922’yi anlatıyor:

-Afyonkarahisar-Dumlupınar Meydan Muharebesi ve onun son safhası olan 30 Ağustos Muharebesi, Türk tarihinin en önemli bir dönüm noktasını oluşturur. Millî tarihimiz çok büyük ve çok parlak zaferlerle doludur. Fakat Türk milletinin burada kazandığı zafer kadar kesin sonuçlu ve bütün tarihe, yalnız bizim tarihimize değil, dünya tarihine yeni bir yön vermekte kesin etkili bir meydan muharebesi hatırlamıyorum.

Hiç şüphe etmemelidir ki, yeni Türk devletinin, genç Türk Cumhuriyeti’nin temeli 30 Ağustos Muharebesi ile sağlamlaştırıldı. Sonsuz hayatı orada taçlandırıldı. O sahada akan Türk kanları, o semada uçan şehit ruhları devlet ve cumhuriyetimizin ebedi muhafızları oldu. Orada diktiğimiz “Şehit Asker” anıtı, işte o ruhları, o ruhlarla beraber gazi arkadaşlarını, fedakâr ve kahraman Türk milletini temsil eder. O anıt Türk vatanına göz dikeceklere, Türk’ün 30 Ağustos günündeki ateşini, süngüsünü, hücumunu, kudret ve iradesindeki şiddeti hatırlatacaktır.

-30 Ağustos’ta sevk ve idare ettiğim muharebe, Türk milletinin yanımda bulunduğu halde idare ettiğim, hayatımda ilk ve son muharebedir. Bir insan kendini milletiyle beraber hissettiği zaman ne kadar kuvvetli bulur, bilir misiniz? Bunu tanımlamak zordur. Eğer ben izahta aciz gösteriyorsam, beni mazur görünüz.

-Afyonkarahisar son büyük zaferin kilidi oldu, esası oldu. Afyonkarahisar millî tarihimizde, mücadele tarihimizde unutulmaz parlak bir sayfaya sahiptir. Bu büyük muharebede hayatlarını feda eden Türk evlatlarının adlarını bir levhada göstermek ne yazık ki, mümkün olmadı. Biz harbi sevk ve idare ettik; fakat ölümle pençeleşen onlardı. Bununla beraber onların adlarını ayrı ayrı yazmaya zaten lüzum yoktur. Çünkü onlar bir ad altında toplanmışlardır ki, Türk’türler. [Ataname: Savaş: 10-12]

Şehit Sancaktar Mehmetçik Anıtı

Atatürk 31 Ağustos 1922 günü muharebe alanını gezerken, şehitler arasında düşman topçu mermisinin açtığı çukura gömülmüş bir sancaktar görür. Aziz şehit toprağın üzerinde kalmış kolu ile sancağı hâlâ dimdik tutmaktadır.

Görüntüden etkilenen Başkomutan savaştan sonra yapılacak anıt için bu tablonun sembol olarak alınmasını emreder.

Zafer Anıtı Perişan Durumda

Kütahya’nın tarih kokan İlçesi Dumlupınar'daki 30 Ağustos Zaferi’nin destanını simgeleyen anıtlar dökülüyor.

Tarihî İlçede bulunan 30 Ağustos taarruzunu anlatan ve ilçe merkezinde bulunan Atatürk anıtının bakımsızlığı, görenleri şaşkına çevirmektedir. Kütahya’nın bir ilçesinde bulunmasına rağmen, bakımı ve onarımı Afyon Garnizon komutanlığı tarafından yapılan tarihi anıtlar içler acısı vaziyettedir.

Ulusal Bayramlarımız

Bayramlarımız Millî Birliğimizin yapı taşlarındandır, Millî Birlik de milletimizin, devletimizin…

Milletin bayramlarını engellemek, doğrudan doğruya Türk milletine, Türk devletine düşmanlıktır. Bunu yapan, değil yüzde 45, isterse yüzde 80 oy alarak iktidara gelmiş olsun, meşruiyetini yitirmiş sayılır. Çünkü oy aldığı milletin varlığıyla, geleceğiyle oynamaktadır.

Biz yurtseverlere düşen, bayramlarımızı, bugün 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı her zamankinden daha bir şevkle, sevinçle ve heyecanla, ancak daha bilinçli olarak kutlamaktır.

Ancak, daha bilgili olarak, daha bilinçli olarak!…

Bu kazanım, Millî Birliğimizin diğer yapı taşları (ortak dil, ortak kültür, ortak ülkü) için de yerine getirilecek bir görevdir. Burada değineceğimiz husus; elimizden geldiği kadar her şeyiyle, bütün yönleriyle, ordumuzun 30 Ağustos Zaferi’ni öğrenmeye, kalbimizde bir duygu seli haline getirmeye çalışmanın gerekliliğidir.

**

Ben kendi çapımda bu gayretin kimi adımlarını attım. Her işimi bir süre için bir yana bırakıp bizi 30 Ağustos’a götüren günlerde neler oldu, öğrenmeye çalıştım. Önce Nutuk’a baktım.

Atatürk Nutuk’ta Dumlupınar Meydan Muharebesi hakkında şunları söylüyor: “Efendiler, 26/27 Ağustos günlerinde, yani iki gün içinde, düşmanın Karahisar'ın güneyinde 50 ve doğusunda 20, 30 kilometre uzunluğundaki müstahkem cephelerini düşürdük. Yenilen düşman ordusunun bütün kuvvetlerini 30 Ağustos’a kadar Aslıhanlar yöresinde kuşattık.”

Aslıhan yöresi… Aslıhan… Yazıklar olsun bana ki, ilk kez dikkatimi veriyorum bu isim üzerine… Neresi olabilir? Araştırıyorum, karşıma kısa, ancak beni duygu seline boğan şu bilgi çıkıyor:

Büyük Aslıhanlar Üç Tepeler Şehitliği… 30 Ağustos 1922 tarihinde yapılan Başkomutan Meydan Muharebesi’nde, Büyük Aslıhanlar köyünde şehit düşen Elazığlı Binbaşı Hacı Ömeroğlu Yusuf Ziya, Diyarbakırlı Üsteğmen Mehmetoğlu Ahmet, Urfalı Teğmen Halil, İbrahimoğlu Mustafa Hilmi ile beraber 42 Mehmetçik anısına yapılmış olan şehitlik…”

Büyük Aslıhanlar köyü… 50’ye yakın şehit vermişiz: Binbaşı Yusuf Ziya, Üsteğmen Ahmet, Teğmen Halil, Mustafa Hilmi ve 42 Mehmetçik… Onların hatırasına inşa edilen Büyük Aslıhanlar Üç Tepeler Şehitliği…

Tarihimizin Emanetlerine Sahip Çıkalım

Peki, ben asıl neyi anlatmaya çalışıyorum? 

Sadece kutlama ile yetinmedim, bu yaşımda yeni şeyler öğrenmeye çalıştım. Ulusal birliğimizin perçinlerinden olan bir bayramıma yeni bilgiyle, daha bilinçlenerek sahip çıktım. 30 Ağustos bilgim biraz daha ete kemiğe büründü, 30 Ağustos Zafer Bayramı hakkındaki bilincim arttı, genişledi, boyutlandı.

Bu yeni bilgi, bu kazanım yurtseverlik duygularımı etkiledi, daha canlandırdı. O duygular şimdi beni iş yapmaya yönlendirecek, bu şekilde davranan herkes gibi… Ancak iş yapan ki, tam bir yurtseverdir, ancak iş yapan ki, tam bir Atatürkçüdür.

Bir Atatürkçü elini taşın altına koyandır.

Öyleyse, durmayalım, Aslıhanlar yöresini, benzeri diğer anlamlı mevkileri daha yakından tanıyalım; şehitlerimizi, onların öykülerini öğrenelim. Dumlupınar şehitliğini de unutmayalım. Araştıralım, yeni bilgiler edinerek ortak tarihimiz hakkında daha bilinçli olalım. Eğer milyonlar böyle olursa, kimse bayramlarımızı yasaklayamaz, Cumhuriyetimizin binalarını kimse yıkamaz, tarih fışkıran okullarımızı kapatamaz, o güzel adlarını değiştiremez.

Yalnız Zafer Bayramı’nda değil, her bayramda, her fırsatta o kutsal mevkilere, şehitlerimizin kabirlerine ziyaretler düzenleyelim. Bunu Cumhuriyetimizin bütün hatıraları için yapalım. Yakınlarımıza, çocuklarımıza, gençlerimize o değerlerin öykülerini, destanlarını anlatalım, kitaplarını okutalım, bilinçlendirelim.

Exit mobile version