Site icon Söz Gazetesi

ATATÜRK’TEN ÖZGECİLİK AHLAKI VE POLİTİKACILARA ÖĞÜTLER

Ulu Önderimiz, Atatürk ahlak üzerinde çok durmuş, çok şey söylemiştir. Boşuna değildir bu, çünkü sosyal ahlak Atatürkçülüğün 10 ilkesinden biridir. Bu anlayıştan hareketle, O’nun sosyal ahlakla ilgili görüşlerini sistemleştirmeye çalışmıştım. Ana başlıklar şöyledir: Ahlak kavramı, çalışma ahlakı, özgecilik; politikacılara, kadınlara, gençliğe öğütler; barışa, mutluluğa, özgürlüğe övgü. 

Bunlardan özgecilik (yüksek hedefler, kendini topluma adama) ile ve politikacılarla ilgili başlıca öğütlerini aşağıda sunuyorum. Türkiye’yi yöneten kadrolara destek verenler, bizzat yönetenlerden belki birkaçı okur da kendilerine çekidüzen verirler. Bu sonuç, tek bir kişiyle ilgili bile olsa benim için büyük bir kazançtır.

I) YÜKSEK HEDEFLER

-Yüksek, asil ve kutsal hedefler belirle kendine. Ömrünce o hedeflere doğru yürü. Ülkünü açıkça ifade et. Onu imanla duy, sebatla takip et. Ancak böyle canlı ve alevli bir ülkü sayesinde sıyrılırsın kişisel çıkarlardan, basit emellerden. 

– “Herkes kendi için” deme sakın, “herkes herkes için” de. Soylu öğreti budur, millî ve insanî olan budur. 

– Yaptığın her iş, etrafında sevinçler ya da acılar halinde akisler uyandırır. Kulak ver, dinle: Vicdanî görevlerini o akislerden öğreneceksin.

– Biz daima gerçeği arayan ve onu buldukça ve bulduğumuza inandıkça ifadeye cesaret eden adamlar olmalıyız. Birbirimize daima gerçeği söyleyeceğiz. Gerçeği konuşmaktan korkmayınız. 

– Birtakım özel ve saklı maksatları gizleyerek, kalbinde, vicdanında tutarak, sebep diye olur olmaz şeyleri söylemek doğru değildir. Gizli iş gizli kalamaz. Er geç meydana çıkar. İyisi mi başından açık olun, açık açık. 

– Kamuoyunu gerçek durumla karşı karşıya bırakmayı tercih ederim. Vatandaşlara, kamuoyuna daima gerçeği söylemek görevimiz olsun. Herkese arzularının tamamen yerine getirilebilir olduğuna dair fikir vermek bizim için fayda sağlamaz. 

– Çok namuslu olmalıdır. Şimdiye kadar işlenmiş hatâların en büyüğü özellikle girişimcilerimizin, aydınlarımızın ve bilim adamlarımızın en büyük günahı namuslu olmamaktır. Milletin karşısında namuslu olmak, namuslu hareket etmek lazımdır. Milleti aldatmayacağız. Millete daima ve daima gerçeği söyleyeceğiz. 

– Ülkeye hizmet etmek isteyenler açıkyürekli olmalıdır. Açık söylemelidirler. Milletle, milleti yöneten insanlar açıkyüreklilikle görüşmelidir. Yapılacak şeyler olduğu gibi ifade olunmalıdır. Yoksa safsatalarla milleti aldatmak, bozmak demektir. Prensibimiz daima millete gerçekleri söylemek olmalıdır. Ve ancak bu usul milleti aydınlatmaya yol olabilir. Millete gerçeği açıklayanların kendileri de aldanmadıklarından emin olmalıdır. 

– Türk milletine hizmet edenlere karşı vefakâr ol, değerbilir ol. Onları tanı, tanıt, kendine örnek al

II) KENDİNİ TOPLUMA ADAMAK

– Kendinden çok, ülkeni ve milletini düşün. Ülken için hakikî ideal neyse yalnız onu gör, o ideale yürü. Kendini milletinin varlık ve mutluluğuna ada. Gerektiğinde canını ver Türk milleti için. Bizim hiçbir eksiğimiz yok başka milletlerden, yüksek amaçlar uğrunda ölmesini biliriz. 

– Hayatında takip ettiğin gaye hiçbir zaman kişisel olmasın. Her ne düşünürsen ve her neye girişirsen, daima ülkenin, milletin adına olsun, menfaatine olsun. Hiçbir zaman şahsının sivrilmesi ve yükselmesi olmasın önceliğin! 

– Hayatının her döneminde her türlü huzurunu, istirahatini, kişisel duygularını milletin selamet ve mutluluğu için feda etmeyi bir zevk bil. Meslek hayatında, bütün mücadelelerinde hareket prensibin, “Millî İrade’ye dayanarak milletin ve vatanın muhtaç olduğu gayelere yürümek” olsun. 

– Büyük mü olmak istiyorsun? Öyleyse hiç kimseye iltifat etme, hiç kimseyi aldatma. Ülkemiz için gerçek ülkü neyse onu gör, o hedefe doğru yürü. Herkes senin aleyhinde bulunacak, herkes seni yolundan çevirmeye çalışacaktır. Fakat sen buna karşı diren. Önüne sayılamayacak güçlükler yığacaklardır; kendini büyük değil küçük, zayıf, vasıtasız, bir hiç sayarak, kimseden yardım gelmeyeceğine inanarak bu güçlükleri aş. Ondan sonra sana büyüksün derlerse, bunu diyenlere gül. [Çünkü sen insan olmanın gereğini yaptın sadece].

– Millete efendilik yoktur, millete hizmet etmek vardır. Türk milletine hizmet eden, onun efendisi olur. Millete hizmet eden ödül beklemez. Hizmetine karşılık, büyük mükâfatlar mı bekliyorsun ondan, bu kesinlikle doğru değildir. Milletten çok şey talep etme. Çünkü namus görevini ifa etmiş olmaktan başka bir şey yapmadın ki sen.

-Bütün iyi niyete, bütün sebata, azim ve dayanıklılığa, bütün birlik ve dayanışmaya rağmen yine en güzel, en şaşmaz, en doğru zihniyetleri ve idealleri bozmaya çalışacak insanlar olacaktır. Öylelerine karşı bütün ulus bireyleri olarak şiddetle karşılıkta bulunun. Öylelerine karşı ezici bir birlik kitlesi halinde ortaya çıkmanız en zorunlu bir vicdanî gerekliliktir. 

-Hayatta tam zevk ve mutluluk mu arıyorsun? Gelecek kuşakların varlığı, şerefi, mutluluğu için çalış. Ancak kendinden sonrakileri düşünenler ki milletlerini yaşama ve ilerleme imkânlarına kavuşturabilir. 

Kendi milletinin mutluluğundan başka, diğer milletlerin mutluluk ve refahı için de çalışacaksın. Kendi milletin için lazım olan her şeyi düşün ve gereğini yap; fakat ondan sonra bütün dünya ile ilgilen. 

III) POLİTİKACILARA ÖĞÜTLER

– Memleket dayanışmacı bir birliğe muhtaçtır. Sıradan politikacılıkla milleti parçalamak ihanettir.

– Bir milletin siyasi geleceğinde mevki sahibi olabilmek için, onun ihtiyacını gözleme ve onun kudretini takdirde ehliyet sahibi olmak birinci koşuldur.

– Bir millette, özellikle bir milletin yöneticilerinde kişisel ihtiras ve tartışmaların, millî ve vatani görevlerin gerektirdiği yüce duyguların üzerine çıktığı ülkelerde dağılma ve batma kaçınılmazdır. 

– Yapmak iktidarında olmadığımız işleri uyuşturucu, oyalayıcı sözlerle yaparız diyerek millete karşı gündelik siyaset takip etmek prensibimiz değildir. 

-Büyük hayaller peşinde koşan, yapamayacağımız şeyleri yapar gibi görünen sahtekâr insanlardan değiliz. 

-Bir devlet adamı kendi insanî hislerine tabi olarak devlet sorunlarını halledemez, o yetkiye sahip değildir. Ülke kimsenin malı, mülkü değildir. Memleket işlerinde, millet işlerinde, hakiki işlerde hissiyata, hatıra, dostluğa bakılmaz.

– Biz Türkler ülke ve milletin idaresini elimize aldığımız zaman, kendi yetki ve sorumluluğumuza verilen yüksek seviyeli devlet işlerini yabancılarla halletmeyi kural kabul ediyor ve çocuk gibi aldanıyoruz.

‘***’

Yukardaki Ata öğütlerini üzerinde dura dura, düşüne düşüne, sindire sindire okudun mu ey dost?

Bir bu öğütlerin bize sunduğu güzelliklere bak, bir de yurdumuzda bugün olup biten çirkinliklere…

Atatürk’ten koparılmakla milletçe ne büyük değerlerden yoksun kaldığımızı, ne büyük kayıplara uğradığımızı fark edebiliyor musun ey dost? 

Bu kayıplar sadece Ahlak İlkesi ile ilgili…, 

Ya diğer 9 ilke ile ilgili kayıplar?

Exit mobile version