Genel

CUMHURİYET, AAAH CUMHURİYET.

90’lı yılların başlarıydı. Otistik çocukların at bindirilerek tedavi edilmesi konusu ilgimi çekiyordu. “ Hipoterapi” de denilen bu yöntemi öğrenip uygulamak istiyordum. Bu amaçla Türkiye’nin çok önemli kurumlarından birinde asker kökenli bir hocadan ders almaya başladım. Bu dersler at ile benim ilişkimi güçlendirecekti. Daha sonra Hipoterapi öğrenimime başlayacaktım.

            İlk ders teorik bazda geçmişti. İkinci derste artık Padok’taydım ve atıma binmiştim. Önce hocamın kontrolünde kısa bir tur attım. Hocam atın yularını tutuyor, ben atla birlikte hocanın etrafında daireler çiziyordum. Daha sonra hocam yuları bana verdi. “serbestsin, hadi dolaş padokta” dedi.

Başladım atı da incitmeden padokta gezinmeye. Kısa bir süre sonra hocam koşarak yanımıza geldi ve hızla yuları çekip atı durdurdu. Şaşırmıştım.

            “ Bak aslanım” dedi. “ Ya sen atı süreceksin, ya da at seni sürecek. Karar ver”. Şaşkınlığım iyice artmıştı. Hocam oldukça sinirlenmişti ve ekledi;

            “At, üzerinde sahibi olduğunu hissetmeli. Onu sev ama başına buyruk olamayacağını hissettir. Dizlerin, duruşun, elindeki yulara sahip çıkman bunu ata anlatır. Kararlı bir sürücü ol, atını doğru dürüst sür.” dedi.

            Dersimi almıştım. Kimliğimi ata vurgulayacaktım ve atın kimliğine de saygılı olacaktım. Ataların dediği gibi “ At, sahibine göre kişneyecekti.”

            Bu arada, yeri gelmişken belirteyim. “At, sahibine göre kişner” sözü de çok anlamlı bir sözdür. Türk dil Kurumu bu sözü şöyle açıklıyor;

            “Yönetici konumunda olan kişiler çalışanlarına nasıl davranırlarsa, çalışanları da ona göre bir davranış sergileyecektir. Bu sebeple liderlik yapan insanların tutumunun buna göre olması oldukça önemlidir. Sadece iş konusunda değil sosyal yaşamda da bu durum aynı şekildedir. Örneğin bir çocuk anne ve babası kendisine nasıl davranıyorsa o da aynı şekilde bir tutum sergileyecektir.”

***

            Şimdi “ne alaka” diyeceksiniz. At sürme, atın kişnemesi falan, nereden çıktı?

,           Çok alaka. Bu hafta Cumhuriyet Bayramı’mızı kutluyoruz. Cumhuriyet ile yönetilmemizi kutluyoruz. Kaçıncı yıl beni hiç ilgilendirmiyor, sayılara takılmam. Hala Cumhuriyet ile yönetilebiliyor olmamızla ilgilenirim ben.

            Nedir Cumhuriyet?

            Cumhuriyet, halkın egemenliğine dayanan bir yönetim şeklidir. Cumhuriyette, halkın kendi kendini yönetmesi esastır.

Cumhuriyet yönetimi, hukukun üstünlüğüne dayanır. Herkes Anayasa ile bağlı ve kanunlar önünde eşit haklara sahiptir.

Halkın, seçme ve seçilme hakkı vardır. Seçme ve seçilme hakkı Anayasal güvence altına alınmıştır.

Cumhuriyette, halk seçim yoluyla temsilcisi olan milletvekillerine bir meclis ve bir hükümet kurma yetkisi vermektedir.

Cumhuriyet yönetiminde egemenliğin kaynağının millet olduğu kabul edilmiştir.

Cumhuriyet rejimlerinde “kamu yararı ilkesi” ön planda tutulmuştur.

Cumhuriyet rejimlerinde vatandaşların temel hak ve özgürlükleri en geniş bir biçimde devletin güvencesi ve teminatı altında bulunmaktadır.

Cumhuriyet rejimlerinde yargı yetkisi tam bağımsız mahkemeler aracılığıyla kullanılır.

***

            Cumhuriyet ile yönetiliyoruz. Bu yönetim biçimini Fransız ihtilalindeki gibi çarpışarak elde etmemişiz. Biz, bir vatan sahibi olmak için çarpışmışız. Hatta, 7 düvele meydan okumuşuz. Olağanüstü bir güç sergilemişiz. Tabi bu arada olağanüstü stratejiler oluşturabilmiş muhteşem bir lider bizi yönetmiş.

            Vatanımız olmuş ve O lider, Mustafa Kemal ATATÜRK, bizim Cumhuriyet ile yönetilmemizin bize daha layık olduğuna hükmederek Cumhuriyet kurmuş. Bu yönetimi, tabir caizse bize hediye etmiş. Ne mutlu bize. Dikdatörlük kurmamış, Hanedanlık kurmamış, Cumhuriyet’i kurmuş . Kıymetini bilelim.

            Kişisel olarak bu yönetim tarzının ilkelerini sahiplenelim.

            Cumhuriyet ile yönetilen bir millet olduğumuzu herkese belli edelim.

            “ Kamu yararını” kişisel çıkarlarımızın üzerinde tutalım.

            Birbirimizin temel hak ve özgürlüklerini koruyalım, gözetelim.

            Egemenliğin kaynağı olduğumuzu hep hissettirelim.

            Devleti yönetenleri belirleyelim, vekillerimizi seçelim fakat aslolan gücün biz olduğumuzun bilincinde olalım.

            Hukuku üstün kılalım. Unutmayalım ki, bu ülkede, her Hakim, karar verirken

“Türk milleti adına” diye başlar karar metnine. Bu şu demektir; “Hiçbir kurum, hiçbir kimse yada hiçbir makam için değil, Türk Milleti adına karar veriyorum.” demektir.

Bizler de bu bilinçte olalım. Unutmayalım ki; her makamı sahibi doldurur. Biz ne kadar başarılı ve güçlü bir duruş sergilersek, ne kadar güçlü bir millet olduğumuzu vurgularsak o kadar güçlü yönetiliriz, o kadar güçlü olarak görülürüz diğer milletler tarafından da.

Millet olma makamımızı güçlü dolduramıyorsak, hiçbir şeyden şikayet etmeye hakkımız olmaz.

Kararlı olmalıyız, sızlanmak yerine;

Ya biz atı süreceğiz, ya at bizi sürecek.

Atın kişnemesine takılmamız hatadır. At, bizim duruşumuza göre kişneyecektir hep.

Makamımıza sahip çıkalım ve o makamı boş bırakmayalım.

Sevgiler.

Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun hepimize.

Arkadaşlarınızla paylaşın

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
error: Uyarı: Korumalı içerik !!

Reklam Engelleyici Algılandı

Sitemizden en iyi şekilde yararlanmak için lütfen reklam engelleyicinizi kapatınız.