
Yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde şansı konusunda “güvenlik çemberini” genişletme bağlamında, Recep Tayyip Erdoğan, ülkesinin Doğu ve Batı arasındaki konumunu dengelemeye çalışırken, aynı zamanda Türkiye’nin ABD ile ilişkilerini çevreleyen belirsizliği ortadan kaldırmaya çalışarak bir yönden diğerine hızla ilerliyor.
Ancak bu girişimler, Türkiye’nin içinde ve dışında, hedeflerine ne ölçüde ulaşabilecekleri konusunda şu ya da bu yönde bir bölünme yaratırken, başarı şansları konusunda da aynı fikirde değildir.
Daha doğrusu,kimi bunun “etkili tarafsız bir politika” olduğunu ve Türkiye’nin ödüllendirilmesini hak ettiğini düşünürken kimisi de bunu bir “karmaşa girdabı” olarak görmektedir ve sahiplerinesadece zarar vereceği yönünde değerlendirmektedir.
Bugünlerde Türk diplomasisi bir yönden diğerine ilerlerken, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın,Semerkant’taki Şanghay İşbirliği Örgütü zirvesinin yapıldığı aktif hareketinde; kendini göstermeye çalışırken, Özbek kentinde Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Çin Xi Jinping ve İranlı İbrahim Raisi ile de önemli görüşmeler yapma fırsatı bulmuştu.
Türkiye “Şanghay İşbirliği”ne üye olmasa da, Cumhurbaşkanının, Semerkant Zirvesi’ne katılması, örgüt üyelerinin genel Türk “eğilimini” ona katılmaya dönüştürme konusundaki coşkusunu göstermek için bir fırsattı. Aynı zamanda rüzgârlar, Türk-Batı ilişkilerine karşı çıkmaya devam ederse,Batı’ya karşı bir kart olarak kullanılacaktır.Bu da Erdoğan’ın doğuya doğru hareketini hızlandıracaktır.
Ukrayna’dan dünyaya “tahıl koridoru”nun tamamlanması ve Moskova ile Kiev arasında Riyad ile işbirliği içinde esir değişiminin başarısı sayesindeTürkiye Cumhurbaşkanı, New York’ta, İsrail Başbakanı Yair Lapid’in başını çektiği birçok şahsiyetle ve ABD’deki Yahudi “lobi” üyeleriyle görüştü.Ancak Erdoğan’ın bu “başarıları”, Amerikalı meslektaşı Joe Biden ile “hızlı ve ayakta” bir görüşme yapmaya yetmedi.
Bunun üzerine Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’ı destekleyen “Karar” gazetesinde yazan Osman Sirt, Erdoğan’ın Biden ile görüşememesinin faaliyetlerinde “eksik” olduğunu ifade ederken, geçen yıl Cumhurbaşkanının,Biden ile görüşmeyi başaramadığını ve bu nedenle Rusya Cumhurbaşkanı ile görüşmek üzere New York’tan doğrudan Soçi’ye döndüğünü hatırlattı.
Erdoğan’ın Biden ile ikinci görüşme başarısızlığı, Türk-Amerikan ilişkilerinin, mevcut ABD başkanının iktidara gelmesinden bu yana var olan soğukluğun da devam edebileceğini gösteriyor.
Rus S-400 füzeleri, Amerikan F-35 ve F-16 savaş uçakları ve ABD’nin YPG ile ilişkisi gibi Ankara ve Washington arasında bekleyen birçok dosyanın ışığında Biden, bazılarına göre yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan’ı “demokratik olarak” devirmeye çalışmakta kararlı olduğunu gösteriyor.