“Nükleer enerji, enerji kaynaklarının tükenmesi sorununun çözümüdür”, “Nükleer enerji kabul edilmeyecek kadar tehlikeli nükleer atıklar meydana getirir”, “Nükleer enerji temiz ve çevre dostu enerjidir”, “Nükleer enerji, başka şekillerde daha iyi kullanılabilecek parayı gerektiren pahalı bir teknolojidir.” Birçok insanın, tam olarak onun temel prensiplerini bilmedikleri halde, nükleer enerji hakkında bir fikri vardır. Nükleer enerji hakkında bilinmesi gereken ilk bilgi onun iki çeşit olduğudur. Atom bombasının iki çeşidi olduğu gibi, Fisyon ve füzyon. Fisyondan elde edilen nükleer enerji artık birçok ülkenin nükleer reaktörlerinde kullanılan yaygın bir teknolojidir. Füzyondan elde edilen nükleer enerji ise çok daha zor bir teknoloji gerektirir ve bilim adamları da hala onu başarmaya doğru ilk birkaç adımları atıyorlar.
Bilim adamları fisyon ve füzyonu, atom bombasında ya da nükleer reaktörlerde olsun, termonükleer reaksiyon olarak kabul ederler. Yani, onlar atomun çekirdeğinde ve yüksek sıcaklıkta olan olaylardır. Fisyonda, atom çekirdeği parçalara ayrılır. Plutonyum ve uranyumun belli çeşitlerinin dâhil olduğu bazı materyallerde, parçaların toplam kütlesi, baştaki çekirdekten küçüktür ve fark enerji olarak bırakılır. Daha sonra parçalar ortamdaki diğer çekirdekleri parçalayarak zincirleme bir reaksiyon oluştururlar. Nükleer reaktörlerin merkezinde atom bombasından farklı olarak, bu zincirleme reaksiyon kontrol altındadır. Reaktörlerde, bırakbılan enerji merkezi çevreleyen bir su tabakasını ısıtır. Daha sonra su buhara dönüşür. Ve elektrik jeneratörünü çalıştırır.Nükleer reaktörlerin iki ana riskinden biri, radyoaktif materyalin havaya kaçmasına neden olan radyoaktif sızma, diğeri ise radyoaktif atık denilen atıkların yok edilme sorunudur. Radyoaktif atıklar, yarı ömrü binlerce yıl olan maddeleri içerir. Yarı ömür, belirli bir miktarda radyoaktif materyalin yarısının artık radyoaktif olmayan maddelere bozunması için geçen zamandır. Radyoaktif atıklar genellikle toprağın derinliklerinde coğrafik olarak sabit bölgelere ya da tektonik tabakalardan uzak deniz yataklarının altına gömülür.
Fisyonun tam tersi olan Füzyonda çekirdekler birleştirilir. Eğer, birleşmiş çekirdeğin kütlesi ilk parçaların toplamından küçükse aradaki fark yine enerji olarak bırakılır. Bu yıldızların parlamasını sağlayan sürecin aynısıdır. Bilim adamları füzyon ile atom bombası yapmayı başardılarsa da hidrojen bombası hala füzyon enerjisini barışçıl amaçlar için kullanabilmekten çok uzaklar.
Füzyon reaktörlerinin çekici tarafı, sürekli yok edilme problemi olan radyoaktif atık üretmeyecek olmasıdır. Hiç bir tehlikesi olmayan atıklar veren sonsuza dek yenilenebilir bir enerji kaynağı doğru olamayacak kadar güzel görünüyor. Ama şimdilik böyle bilimsel çalışmalar ve bilim adamları bir gün yıldızların ışığını sağlayan aynı işlem bir gün evlerimizi de aydınlatacak ve fax makinelerimizi çalıştıracak..