Mustafa Kemal Atatürk, yalnızca savaş meydanlarında gösterdiği başarısıyla değil Cumhuriyet öncesi ve sonrasında gösterdiği dehayla dünyada iz bırakmış, gerçek bir liderdir..
Cumhuriyet, belki de Mustafa Kemal’in düşündüğü çağdaş, medeni, güçlü ve dünyada sözü geçen bir ülke olabilmenin ilk ve tartışmasız adımı olarak verdiği karardı…
Çünkü asıl devrimler, yenilikler ve tarihi kararlar ondan sonra alındı. Attığı her adım, çağdaş Türkiye’nin yolunu açtı. Ekonomiden tarıma, sanayiden bankacılığa kadar her alanda hızlı bir büyüme sürecine girildi..
Çünkü Cumhuriyet gelişmeye, değişime ve bilimsel yeniliklere açık olmaktır…
Kadını ile erkeği ile laik kalmayı başarmaktır..
Bir Cumhuriyet kadını olarak Atatürk’ün biz kadınlara sağladığı haklara sahip çıkmamız gerektiğini düşünüyor ve tüm kadınlara seslenmek istiyorum..
Dünyanın birçok yerinde, Atatürk’ün Türk Kadınına tanıdığı imtiyazlar hala yok..
Bizim kendi ellerimizle erkeklere teslim ettiğimiz haklarımız maalesef yasak olarak geri dönüyor..
Cumhuriyet ve Atatürk’le elde ettiğimiz kazanımlar, din baskısı altında hiç ediliyor..
Kadınımız ayıp-yasak-günah üçgenine hapsediliyor..
Oysa herkesten önce, Türk Anası, bacısı ve kadını olarak, bu değerli mirası, Türkiye Cumhuriyetini korumak, kollamak ve ona sahip çıkmak bizlere düşmez mi?
Biz ki; Halide Edip Adıvar’ın, Nezahat Baysel’in, Şerife Bacı’nın, Fatma Seher Erden’in ,Halime Çavuş’un, Hafız Selman İzbeli’nin Gördesli Makbule ‘nin , Çete Emir Ayşe ve Tayyar Rahmiye’nin onurlu Torunlarıyız..
Biz tarih yazan ninelerimizin kurduğu Cumhuriyetin, çok değerli, şerefli, onurlu ve de haysiyetli mirasçılarıyız..
Laikliğe karşı çıkan Cumhuriyet düşmanlarına karşı durmak görevimiz..
Osmanlı hayalleriyle cariyeleşen, kimliğini yitirmiş, ikincil kadın olmayı görev addederek, Araplaşmış cahiliye dönemine özlem duyacak kadar onursuzlaşan, hayatını erkeğin gölgesinde ve buyruk altında yaşayan kadınlara karşı bir duruşumuz olmalı..
Türkiye 100 yıl önce kendine hedef seçtiği, muasır medeniyet yolundan saparak monarşiye yelken açıyor..
Bu kabul edilebilir mi?..
Yıllardır kadınlarımızla ilgili dosyalar arşivlere sığmayacak kadar çoğaldı…
Kadına karşı işlenen suçlar tarihin en akıl almaz boyutlarına ulaştı..
Kadınlar parlamenter sistemden ve sosyal hayattan yavaş, yavaş uzaklaştırıldı..
21 yüzyılda bile demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti tanımından ve Parlamenter sistemden daha insani bir rejim keşfedilmedi…
Bilmeliyiz ki, özgür doğmak şansına sahip olabiliriz ama özgür yaşamak için mücadele etmek zorundayız…
Atatürk’ün önderliğinde büyük Türk Milleti’nin kanı, canı ve sonsuz emekleriyle kurulan Cumhuriyetimizi, tüm değerleriyle sonsuza kadar yaşatmak hepimizin vazgeçilmez ortak sorumluluğudur..
Mustafa Kemal Atatürk’ün bize gösterdiği yolda yürüdüğümüz sürece de, hiç bir gücün özgürlüğümüzü yok etme emellerine kavuşamayacağına olan inancımız asla sarsılmayacaktır..