Türkiye’deki bilinçsiz Batı hayranlığı milli varlığımıza, milletimize, ülkemize, devletimize
yönelmiş olan en büyük tehlikelerden biridir. Bunun bir şekli de yabancı dilde eğitim uygulamasıdır.
Düşünün, daha 4-5 yaşında olan yavrularımıza yabancı -üstelik emperyalist- bir milletin dilini, İngilizce’yi dayatıyoruz. Ben uzman değilim ama kuvvetle tahmin ediyorum ki, anadil; özüyle, ana yapısıyla daha ana karnında çocuğun beynine, ruhuna işlemiştir. Şimdi, görüyor musunuz, yaradılışa karşı hoyratlığımızı, saygısızlığımızı. Ne yapıyoruz? Doğal olanın üzerine zorla yapay olanı yerleştirmeye kalkışıyoruz. Çocuklarımıza, gençliğimize yapabileceğimiz en büyük kötülüğü yapıyoruz. Atatürk diyor ki “Türk dili, Türk milletinin kalbidir, zihnidir.” Demek ki çocuklarımızın kalbinin, zihninin üzerine, zorla yapay kalbler, yapay zihinler yerleştirmeye çalışıyoruz. Boşuna dememişler “en büyük sorunumuz cehalettir” diye.
Yabancı dilde eğitimin, faydasından çok daha fazla sakıncaları olduğu yadsınmaz bir gerçektir. Bu sakıncalar sırasıyla şunlardır:
-Yabancı dilde öğretim, eğitimin kalitesini düşürür.
-Türkçe’nin bilim dili olmasını engeller.
-Türk dilini ve kültürünü yozlaştırır.
-Beyin göçüne sebep olur.
-Ülkenin sömürgeleştirilmesine araç olur.
Bu yazımda bunlardan en zararlısı olarak gördüğüm üçüncü sakınca üzerinde durmak istiyorum: Yabancı dilde öğretim Türk dilini ve kültürünü yozlaştırır.
Gerçekten, yabancı dilde eğitim; ana dilin yozlaşmasında, dolayısıyla ulusal kültürün yozlaşmasında önemli bir rol oynar. Türkçe’nin gelişmesini ve Türk kültürünün kalıcılığını, dolayısıyla millî birliği olumsuz etkiler.
Prof. Dr. Cavit Kavcar bu sakıncayı şöyle açıklıyor: Yabancı dille öğretim yapan kurumlarda okuyan Türk çocukları Türkçe’yi ihmal etmeye, giderek unutmaya başlar. Özellikle yazılı anlatım yetersizliği içine düşerler, hatta kendi dillerini küçümseyip hor görmeye başlarlar. En büyük tehlike de işte burada kendini gösterir: Anadilinin yetersiz olduğu inancı ile yetiştirilen gençler, zamanla kendi diline ve kültürüne yabancılaşır.
Tehlike burada bitiyor mu, keşke öyle olsa. Her düzeydeki yabancı dille eğitim, ana dilin kullanılmasını kısıtlar, engeller; gelişmesini durdurur. Uzun dönemde daha korkunç bir etki baş gösterir: Yabancı dilin etkisi ile ana dil ortadan silinmeye başlar, hatta yok olur; tabii onunla birlikte birçok kültürel değerler de…
Yabancı dilde öğretim üzerinde çok kafa yormuş, bu uygulamaya şiddetle karşı çıkan, dünyaca tanınmış bilim adamlarımızdan Oktay Sinanoğlu bizi bu tehlikeye karşı şöyle uyarıyor: “Dünyanın hiçbir yerinde yabancı dilde eğitim yoktur. İki nedenle yoktur. Birincisi, böyle bir uygulama o milletin kendi kökünü kazıması, kendini tarihten silmesi demektir. İkincisi ise, bilim olarak da felsefe olarak da başka dilde verilen eğitimle aslında hiçbir şey öğrenilemez. Sadece kalıplar ve kurallar yabancı dilde ezberlenmiş olur. Bu da, kendi milletine ve kültürüne yabancı, hatta düşman insanların yetişmesine neden olur.”
Unutmayalım ki, ulusal dil, Türkçemiz millî birliği sağlayan en güçlü unsurdur.
KAYNAK: Cihan Dura, Dünden Bugüne Türkiye’nin Sorunları, 2020, ss. 22-26