Bağımsız Türkiye Partisi Adana İl Başkanı Ahmet Haznedar, baştan beri siyaset yapan bir parti olduklarını vurgulayarak, “Prof. Dr. Haydar Baş Bey’le geçmiş dönemde de bu ülkenin bazı kesimler tarafından kaşınmak istenen, daha doğrusu insanlar arasına nifak sokulmak istenen birçok konularda çalışmalar yaptık. Bunları da asla oy kaygısıyla yapmadık. Halkımızın birlik ve beraberliği için yaptık” dedi.
Başkan Haznedar Atatürk’ün kırmızıçizgileri olduğunu ve bu konuda asla taviz vermeyeceklerini belirterek, “ Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucusu bu hale gelmesindeki en büyük hatta birinci katkı olan bir insandan bahsediyorsunuz. Bu insanla ilgili Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiç kimsenin yapmadığı kadar da büyük bir çalışmayı biz yaptık. Prof. Dr. Haydar Baş tarafından yazılan ‘Hoş geldin Atatürk’ eserimiz var” diye konuştu.
Pandemi süreci ve ülkenin genel durumu hakkında bilgiler almak adına bir araya geldiğimiz BTP Adana İl Başkanı Ahmet Haznedar, gazetemize açıklamalarda bulundu…
Pandemi sürecini değerlendirecek olursak, bu süreç nasıl yönetildi, sizler neler yaptınız, biraz bahsedebilir misiniz?
Öncelikle pandemi sürecinde biz çok büyük acıyla bir başlangıç yaptı. Değerli başkanımız Prof. Dr. Haydar Baş’ı kaybettik. Gerçekten bizim için üzüntülü bir süreçtir. Neredeyse acımızı bile doğru dürüst yaşayamadık. Tabi ki aldığımız görgü, kültür ve birikimimizle Genel Başkanımıza olan son görevimizi layıkıyla yerine getirdik. Birçok insanın lebalep yaptığı cenaze töreni gibi değil de, aramızda ciddi mesafe olan tüm kurallara uyulan bir cenaze töreni yaptık. Milletimizden ölenlere de Allah Rahmet eylesin, kalanlara da sabırlar versin. Gerçekten acı bir süreç, yüzlerce, binlerce insanımızı kaybettik.
Dünya bu sıkıntıyı yaşarken biz bu sıkıntıyı daha fazla çektik. Neden diyeceksiniz, her ülke öyle ya da böyle vatandaşına, işçisine, memuruna, işverenine belli oranlarda destek çıkarken, gözüken o ki en hazırlıksız ülke biz olduk. Maalesef bir çok yerde ve bir çok insanımıza yeterli destek verilmedi.
Geçtiğimiz 17 günlük kapanma sürecinde de gördük, zaten sürecin tamamında da yaşadık. Ben etrafta da görüyorum mutlaka sizler de yaşıyorsunuzdur, insanlarımız korkunç anlamda ekonomik açıdan sıkıntı yaşıyorlar. Gönül isterdi ki bu sıkıntıları yaşamayalım. Aşı olayında da aynı sıkıntıları yaşadık. Daha önce Atatürk’ün kurduğu Hıfzıssıhha kapatılmamış olsaydı, en azından aşıda bu sıkıntıyı yaşamayacaktır. Umarım bu bir ders olur, hem ülkeyi idare edenlerimiz hem de ülkeyi idare eden kurumlarımız, hem siyasetçilerimiz, hem de yön veren insanlar aynı hatalara tekrar tekrar düşmeyiz, diye umut ediyoruz.
Ayasofya’da başta Cumhurbaşkanı olmak üzere bütün devlet erkanın da katılımıyla gerçekleşen programda bir imamın yaptığı konuşmada Atatürk’e ve ülkemizin kurucularına “Bunlardan daha zalim ve kafir kim olabilir?” ifadeleri kullanıldı. Bu konuyla ilgili neler söylemek istersiniz?
Bizim Atatürk’e bakış açımız, Prof. Dr. Haydar Baş’tan beri aynıdır. Atatürk bizim kırmızı çizgimizdir ve bundan asla taviz vermeyiz. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucusu bu hale gelmesindeki en büyük hatta birinci katkı olan bir insandan bahsediyorsunuz. Bu insanla ilgili Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiç kimsenin yapmadığı kadar da büyük bir çalışmayı biz yaptık. Prof. Dr. Haydar Baş tarafından yazılan ‘Hoş geldin Atatürk’ eserimiz var. Aşağı yukarı bin sayfalık bir kitaptır. Burada rahmetli Atatürk’e yapılan eleştirilerin hepsinin cevabını Prof. Dr. Haydar Baş verdi ve Bağımsız Türkiye Partisi kadroları da şu an ki genel başkanımız Hüseyin Baş Bey dahil düşünce olarak aynı zihniyetin arkasındayız. Bugüne kadar kimsenin bilmediği Atatürk’ün anne ve babasının peygamber soyundan olduğunu belgeleriyle birlikte Haydar Baş’ın kitabından herkes rahatlıkla öğrenebilir. Zaten bu ve benzeri türden yapılan açıklamalar ve çalışmalar artık milletimizin nezdinde çok ciddi derece de itibar görmüyor. Çünkü artık herkes Mustafa Kemal Atatürk’ün en az bizim kadar hatta bizden daha da fazla dindar olduğunu öğrenmiş oldu. Bu yapılan hakaretler son derece yanlış, yakışıksız ve asla tasvip etmediğimiz durum ve düşüncedir.
Pandemi döneminde BTP Adana İl Başkanlığı olarak ne gibi çalışmalar yaptınız?
Pandemi süreci maalesef bütün siyasi partiler gibi bizi de ciddi bir şekilde sahada çalışma yapmamızın önünü engelledi. Bu engel hala devam ediyor, hatta bu yüzden yapacağımız bir kongremizi bile ertelemek zorunda kaldık. Süreç İçişleri Bakanlığı tarafından yasaklandığı için, biz de çalışmalarımızı daha ziyade sosyal medya üzerinden, basın propaganda başkanımız ve sosyal medya başkanlığımız üzerinden ciddi derecede bir organizasyon ve yapıyla bu işi götürmeye çalıştık, halen de devam ediyoruz. Prof. Dr. Haydar Baş’ın vefatı sürecinde olağanüstü bir kongre yaptık, Türkiye’de hatta belki de dünyada ilk online yapılan kongrelerden bir tanesi oldu. Önce MYK’dan bir karar alındı, Hüseyin Baş geçici genel başkanımız tüzük gereği seçildi. Sonra da Ankara’da pandemi şartlarına uygun bir kongreyle bütün delegelerin katılımıyla, Hüseyin Baş Bey’i Genel Başkan seçtik. Oradan aldığımız görev ve hızla Adana’da il teşkilatımızı yeniden organize ederek, online yaptığımız toplantılarımız hiç durmadı. Hem il, ilçe hem de mahalle bazında yapabildiğimiz ölçüde çalışmalar yaptık. Bundan sonra da bire bir çalışmaları hızlandıracağımızı düşünüyorum. Zaten biz insanları insanlar da siyasetçileri özledi.
Biz baştan beri siyaset yapmaya çalışan bir partiyiz. Prof. Dr. Haydar Baş Bey’le geçmiş dönemde de bu ülkenin bazı kesimler tarafından kaşınmak istenen, daha doğrusu insanlar arasına nifak sokulmak istenen birçok konularda çalışmalar yaptık. Bunları da asla oy kaygısıyla yapmadık. Halkımızın birlik ve beraberliği için yaptık. Bu yüzden alevi, Sünni kardeşliğinin ne demek olduğunu gerçekte hiçbir ayrımın olmadığını anlattık. Bu anlamda çıkacak ayrıştırmaların tamamının önüne geçmiş olduk.
Ekonomi ile alakalı insanların yaşayacağı sıkıntılardan dolayı neler olacağını, nasıl bir çözüm uygulanacağını anlattık. Ekonomik sıkıntıları nasıl çözeceğimizi biz yıllardır anlatıyoruz, Prof. Dr. Haydar Baş Bey’in ‘Milli Ekonomi’ modeli var. Biz bu süreçte neden bu kadar sıkıntı yaşadık, batı ülkeleri niye bu kadar sıkıntı yaşamadı? Mesela dünün Çin’i, Rusya’sı 100 dolara tankını satan bu ülkeler ‘Milli Ekonomi’ modelindeki vatandaşlık maaşı ve diğer uygulamaları kısım kısım kendi ülkelerinde hayata geçirmeye başladıklarından dolayı, kendi vatandaşlarının her türlü koruma tedbirlerini bizden çok daha iyi aldılar. Ama biz kendi vatandaşımıza iban göndermek zorunda kaldık. Sağ olsun devletimiz bazı konularda elinden geldiği kadar destek vermeye gayret etti ama şu bir gerçek ki, şu anki BTP haricindeki hangi siyasi partiyi koyarsanız koyun, elinde ‘Milli Ekonomi’ modeli gibi bir modeli olmadığından dolayı şuan kinden farklı bir şey isteler de yapamazlar.
Biraz yerele inecek olursak, siz parti olarak Adana’da ki yönetimi nasıl buluyorsunuz?
Tabi ki pandemi sürecinden dolayı hiç kimseyi bu anlamda ciddi derecede eleştirmek istemiyorum. Neden istemiyorum? Biz nasıl parti olarak çıkıp bir çalışma yapamadıysak, birçok yerel kurum ve kuruluşlarda bu anlamda çalışma yapamadılar. Gerçekten ciddi ve sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz.
Çukurova bir Türkiye’ye bakar. Ama yapılan yanlışlar, çiftçimize, yerel esnafımıza, yerel yöneticilerimize destek verilmediğinden dolayı maalesef Adana gelişmemektedir. Karpuz üreticilerimiz isyanda, Adana’da domatesin kilosu 5 lira. İnsanların bire bir bunu yapma şansı yok. Bunu yerel yöneticilerle devleti idare eden kurum ve kuruluşların hepsinin bir araya gelerek bir modelleme üzerinde insanların önünü açmasıyla, onlara verecekleri maddi ve manevi destekle bir noktaya gelmesi lazım. Biz Adana’da bugüne kadar bunu istediğimiz anlamda görmedik, görmediğimiz için de herkesin söylediği tek cümle, Adana büyük bir köy.
Erken seçim olursa siz parti olarak hazır mısınız?
Zaten Bağımsız Türkiye Partisi 2001 yılında kurulduktan sonra, bütün seçimlerin tamamına giren istisna partilerden bir tanesidir. Teşkilat yapısı açısından her hangi bir sıkıntımız yok. Bu anlamda her geçen gün daha iyi bir noktaya gidiyoruz. Biz ayağı yere basan politikalar konuştuk. Asgari ücretin 10 bin lira olması gerektiğinden bahsettik. Vatandaşlık ücretinden bahsettik. Biz halkımıza anlattık, eğer bizi iktidar yaparsanız bütün bahsettiğimiz her şeyin tamamını yapacağız. Biz ekonomi kitabıyla zaten bunu ispat ettik. Bu kitabın dünyada uygulandığını da gördük. Biz de vatandaşlarımıza, halkımıza diyoruz ki, Bağımsız Türkiye Partisi kadrolarını meclise sokarsanız, bunları uygulamak için elimizden gelen her çabayı göstereceğiz.