Küçükçekmece Gölü kenarındaki Bathonea kazılarında 9-11. yüzyıllarda Vikinglere ait liman koloni yerleşimine rastlanıldı. Viking uzmanı Prof. Dr. Stanislawski “Göl kenarında Vikinglere ait 7 arkeolojik kanıt bulundu” dedi.
Tarihi boyunca medeniyetlere başkentlik yapan İstanbul’un geçmişini aydınlatan Küçükçekmece Gölü kenarındaki Bathonea kazılarında, önemli keşiflere imza atılyor. 75 kişilik bilim heyetinin katıldığı kazılarda son olarak 9-11 yüzyıllarda Vikinglere ait liman koloni yerleşimine rastlanıldı. Ayrıca ve 6. ve 11. yüzyıllardaki Büyük İstanbul Depremlerine ait izler bulundu. Milliyet, 3 gün boyunca arkeolojik çalışmaları takip ederken Bizans ve Viking tarihi uzmanı Prof. Dr. Blazej Stanislawski “Göl kenarında Vikinglere ait 7 arkeolojik kanıt bulundu” dedi.
Kazı Başkanı Doç. Dr. Şengül Aydıngün ile sohbetimde Bathonea Limanı’nın 12’inci yüzyıldan itibaren Yenikapı’daki Theodosius Limanı ile aynı kaderi paylaştığını öğreniyorum. Bathonea Limanı’nın da Latin istilası sonrası kullanılmadığını uzun süre terk edildiğini söyleyen Aydıngün, yakın tarihimizle ilgili ilginç bir detay veriyor:
“Osmanlı döneminde Bathonea’nın bir kısmının tersane olarak kullanıldığını düşünüyoruz. Gölü çepeçevre saran taş teraslı kıyıların ve bazı kıyı yapılarının donanmaya tersane olarak hizmet etmesi güzel. Küçükçekmece Lagün Gölü’nün geçmişten günümüze Marmara Denizi ile bağlantılı olması korunaklı bir iç liman olarak kullanılmasını sağlıyor. Vikingler 8-11’inci yüzyıllar arasında İstanbul’da 300 yıl bulunmuş. Hem Vikingler hem de Rus kolu olan Varangianlar önceleri küçük gruplar halinde ticaret ve paralı askerlik için gelirken şehrin surları dışında kendilerine yer bulmuşlar. ‘Nestor’un Kroniği’ adlı kitaba göre, Vikingler ve Varangianlar’ın şehrin uzağında bulunmalarına ve sadece 30-35 kişilik gruplar halinde şehre girmelerine izin verilmiş. Sur içine gün doğarken askerler eşliğinde girmeleri, gün batmadan çıkmaları istenmiş. Hem tüccar hem savaşçı oldukları için Konstantinapolis’i ele geçirmelerinden korkulmuş ve bugünkü Ayamama Deresi’nin 20 kilometre uzağında bir liman yakınında kalmalarına izin sağlanmış.”
7 delil bulundu
Bathonea’da 6 yıl önce ilk Viking izlerinin çıkması ve kaynaklarda Vikinglerin İstanbul’un dışında bir bölgede tutulduğunun yazılması Polonya Bilimler Akademisi Arkeoloji ve Etnoloji Enstitüsü Geç Antik ve Erken Ortaçağ Araştırmaları Merkezi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Blazej Stanislawski’nın çok ilgisini çekmiş. Kazı ekibine katılan Viking ve Bizans tarihçisi Prof. Dr. Stanislawski, Viking izini 7 delille açıklıyor: “Bulgularımıza göre Vikingler ve Rus (Rhos) kolu Varangianlar, Bathonea’da mahalle kurmuş gözüküyor. Şimdiye kadar tutuldukları yer hakkında net bilgi yoktu ama Bathonea’da olduklarına dair delilleri ortaya çıktı. Bu delillerin ilki, şehre giremeyen yabancıların bulunduğu uluslararası bir limanın keşfedilmesi. Ayrıca Varangian ve Vikingler’in yerleştirildiği yerin Aziz Mamas Kilisesi’ne yakın yani bugünkü Ayamama Deresi’nin batısında olması. Bathonea’da Aziz Mamas damgalı 11 tuğla bulunması. Bathonea’daki sağlık ve dini merkez. 1077 yılındaki yazılı eserde Bizans İmparatoru VII. Mikail’e yardım için gelen paralı asker olan Vikinglerin Küçükçekmece’de beklediğini biliyoruz. Bathonea’da bulunan amberden haç. O dönemde amber sadece Kuzey Avrupa’dan çıkartılıyordu. Amforanın da çıktığı bazilikal yapıda bulunan Ourobos kolye. Viking mitolojisinde yılan Jörmungandr. Viking kralı Ragnar Lodbrok’un sembollerinden biridir.”
Antik şehirde 3 gün
Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan alınan izinle bilim heyeti ekibine katıldığımız arkeolojik alanda bilim insanlarının ve genç üniversitelilerin İstanbul’un tarihini aydınlatmak için gösterdiği çabaya şahit olduk.
200 yıllık bağlantı
Polonya’da yönetici sınıfından bir aileden gelen Prof. Dr. Blazej Stanislawski, Viking ve Bizans tarihine ilgisinin çocukluk yaşlarında başladığını söyledi. Bu tutkusunun peşinden İstanbul’a geldiğini söyleyen Stanislawski, “Büyük dedem Edward Prince Raczynskı (1786-1845) Napolyon’un ordusunda generalmiş. 1812’de Napolyon ile Ruslara karşı savaşanlardan. 1819’da İstanbul’a ve Çanakkale’ye gelmiş. Breslau’da ‘Türkiye Günlükleri’ adlı bir kitap yazmış. Çizimlerle anlattığı İstanbul ve Çanakkale’yi merak ettim. Viking değilim ama Viking yerleşimi Polonya-Volin adasında kazılara katıldım. Hem dedemin anlattığı İstanbul’u hem de Viking izlerini birleştiren Bathonea’da çalışmak büyük şans” dedi.
Kaynak: GÖKHAN KARAKAŞ / İSTANBUL Milliyet.com