BASINDAN SEÇMELERMANŞETYURT HABERLERİ

İklim savaşı, ‘orman kanunları’

AK Parti tarafından Meclis’e sunulan, muhalefetin ve kitle örgütlerinin ‘doğa katliamı’ olduğunu ileri sürdüğü İklim Kanun Teklifi, Meclis Genel Kurulu’nda kabul edildi.

Teklif, iklim değişikliğiyle mücadelede temel unsur olan sera gazı emisyonlarının düşürülmesini ve iklim değişikliğine uyum sağlama çalışmalarını hedefliyor. Ayrıca bu faaliyetlerin planlanması, uygulanması, finansmanı, izinlendirilmesi ve denetlenmesine yönelik yöntemleri ile ilgili yasal ve kurumsal çerçeveyi de kapsıyor.

Yapılan açık oylamada kanun teklifi 242 kabul ve 140 ret oyuyla kabul edilerek kanunlaştı.

Muhalefete tepki

Kanun teklifi 102 oy farkla kabul edilirken, AK Parti’den 59, MHP’den 19, CHP’den 55, İYİ Parti’den 19, DEM Parti’den 41, Yeni Yol Grubu’ndan 2, Demokratik Bölgeler Partisi’nden 2, Demokrat Parti’den 1, Demokratik Sol Parti’den 1, Bağımsız milletvekillerinden 9 kişi oylamaya katılmadı.

Oylamanın 102 farkla geçtiğini, ancak 130 muhalefet milletvekilinin oylamaya katılmadığını belirten sosyal medya kullanıcıları duruma sitem etti.

Bakanlık tek tek açıkladı

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, sosyal medya hesabından yapılan açıklamaya göre, TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaşan kanunla, iklim değişikliği kaynaklı afetlerin yıkıcı etkilerine karşı dirençli şehirlerin oluşturulması, yenilenebilir enerji kaynaklarının teşvikiyle doğa dostu üretim, biyoçeşitlilik ve yeşil alanların korunması sağlanacak.

Su ve gıda güvenliğinin artırılması için alınması gereken tedbirler de yasal olarak düzenleme altına alınacak.

Ekonominin, şehirlerin, tarım ve gıda başta olmak üzere kritik sektörlerin iklim krizinden daha az etkilenmesi için yapılacak düzenlemeleri içeren kanun ile yerel ve ulusal eylem planlarının hazırlanması sağlanacak.

5 soruda İklim kanunu

Türkiye’nin ilk iklim kanununa ilişkin detaylar ve bazı kritik soruları T24’ten Ceren Bayar ele aldı.

Bayar’ın yazısına göre kanunla ilgili 5 soru ve detaylar şöyle oldu:

1 – İklim Kanunu neden şimdi gündeme geldi?

Avrupa Birliği’nin “Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması” ile uyum zorunluluğu, Türkiye’de ihracat yapan sektörlerde karbon ayak izinin ölçülmesini gerekli kıldı. 2021’de Paris İklim Anlaşması’nı onaylayan ve 2053 için “net sıfır emisyon” hedefini açıklayan Türkiye için bu zorunluluk daha acil hale geldi. Türkiye’nin somut adımlar atmaması hâlinde dış ticareti olumsuz etkileyecek yaptırımlar söz konusuydu.

2 – Kanunla İklim Değişikliği Başkanlığına hangi yetkiler verildi?

İklim Değişikliği Başkanlığı, gerekli tedbirlerin alınmasına yönelik düzenlemeler yapmak ve bunların uygulanmasını sağlamakla yetkilendirildi. Her ilde, valinin başkanlığında bir “İl İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu” oluşturulması öngörüldü. Başkanlık, düzenlemenin uygulanmasına ilişkin gerekli gördüğü bilgi, belge ve verileri kamu kurumları, özel kuruluşlar ve kişilerden doğrudan talep edebilecek.

Ayrıca, gerekli görülen durumlarda diğer kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum kuruluşları, meslek odaları, üniversiteler ve özel sektör temsilcileri toplantılara oy hakkı olmaksızın davet edilebilecek.

Kanunla birlikte, İklim Değişikliği Başkanlığı tarafından Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) kurulması da hükme bağlandı.

3 – Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) nasıl işleyecek?

Doğrudan sera gazı emisyonuna neden olan faaliyetleri yürüten işletmelerin, bu faaliyetleri sürdürebilmesi için İklim Değişikliği Başkanlığı’ndan emisyon izni alması zorunlu olacak.

ETS kapsamına giren işletmelerin, yıllık sera gazı emisyon miktarlarına karşılık gelen oranda ödeme yapmaları gerekecek.

Ayrıca Başkanlık, döner sermaye işletmesi kurma yetkisine sahip olacak.

Sera gazı emisyonlarının takibine ilişkin yasaklara uymayanlara veya sınırlamaları aşanlara 500 bin TL ile 5 milyon TL arasında idari para cezası verilecek.

Ozon tabakasını incelten maddelere ve florlu sera gazlarına ilişkin mevzuata aykırı davrananlara da para cezası uygulanacak.

4 – Muhalefet ETS sistemini neden eleştirdi?

Muhalefete göre, atmosferi kirleten şirketler belirli izinler ve ödemeler karşılığında karbon salmaya devam edebilecek. Sivil toplum kuruluşları bu durumu, “Parasını ödeyen kirletmeye devam eder” şeklinde özetliyor.

Ayrıca, ETS gelirlerinin kamuya ya da adil dönüşüme aktarılacağına dair herhangi bir güvence bulunmuyor. Bu nedenle sistemin emisyon azaltımına değil, emisyonun piyasalaştırılmasına hizmet edeceği belirtiliyor.

5 – Muhalefet ve sivil toplum kuruluşları kanunu neden eleştirdi, hangi eksikler öne çıktı?

Muhalefete göre, kanun iklim krizinin sosyal, ekolojik ve toplumsal boyutlarını kapsamıyor. Ekolojik tahribatı durduracak bağlayıcı hükümlere yer verilmezken, düzenleme daha çok teknik zorunluluklara ve dış ticaretle uyum kaygılarına odaklandı. Bu nedenle kanun, “İklim değil, ticaret kanunu” olarak eleştirildi.

2053 için öngörülen net sıfır emisyon hedefi, sadece bir siyasi söylem olarak kalırken; somut azaltım hedefleri, bilimsel ölçütler ve uygulanabilir takvimler yasa metninde yer almadı.

Eleştirilen başlıca eksiklikler şöyle sıralandı:

·       Fosil yakıtlar ve kömürden çıkışa dair herhangi bir takvim ya da plan öngörülmedi.

·       Emisyon ticaretinden elde edilecek gelirlerin, fosil yakıtlardan çıkışa aktarılacağına dair güvence yok.

·       Küresel sıcaklık artışını 1,5 °C ile sınırlama hedefi ve Türkiye’nin bu yöndeki yükümlülüklerine dair açık bir ifade bulunmuyor.

·       Kanun hazırlık sürecinde STK’lar, meslek odaları ve yerel yönetimlerin görüşü alınmadı.

·       Sağlık örgütlerine göre; sıcak hava dalgaları, hava kirliliği, su krizi ve vektör kaynaklı hastalıklar gibi halk sağlığı tehditlerine karşı herhangi bir önlem belirtilmedi.

·       Yasanın uygulanmasını denetleyecek bağımsız ve şeffaf bir denetim kurulu kurulmadı.

 

 

Kaynak: kapsül

Arkadaşlarınızla paylaşın

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Sitemizden en iyi şekilde yararlanmak için lütfen reklam engelleyicinizi kapatınız.