Adana kent mi değil mi?
Yüksek yüksek binalara bakılırsa elbette bir kent. İmarı olmayan, gecekondu olmaktan bir türlü kurtulamayan. Ve en önemlisi kent kültüründen uzakta bir kent.Çok uzak değil, çeyrek asır öncesine kadar ‘Büyük Köy’dü. Şimdilerde ise iri bir kasaba hüviyetinde.
Şalgamla, portakal çiçeği ile uluslararası olduğunu söylemek ise ifadenin tam anlamıyla züğürt tesellisi.
Mevcut dinamikleri atıl kapasite. Umursamazlık had safhada.
Oysa Adana Tanrı’nın lütuf bahşettiği dünyadaki sayılı kentlerden biri. Kentin tam ortasından geçen Seyhan Nehri dünya çapında bir özellik kazandırıyor.
Buraya kadarı Tanrı vergisi.
Rezaletler serisi de kulların marifeti!
Eskişehir örneğiÇok ötelere gitmeye gerek yok. Eskişehir örneği gözlerimizin önünde. Porsuk çayında plajlarda serinliyor insanlar burada Seyhan’da su üstünde villaların, çok katlı binaların atığı b.klar!
Sözün gayrısı laf kalabalığı ukalalıklar…
Kent kültürünün olmadığı bir yerde antika kültürü olur mu?
Olsa olsa feodal yapıdan kalma eski saban sergisi olur!
Bu kadar da abartmaya gerek yok. Ama bu kentte eskici kültürü var da bir antikacı kültürü yok.
Yaşamının büyük bir kısmını antikacılığa adamış, Kocavezir denilen eskici pazarında sokak satıcılığından antikacılığa geçmiş ve derme çatma bir yerde mesleğini icra etmeye çalışan Adana Antikacılar Derneği Başkanı Türkay Yıldır antikacılık kültürünün olmamasından yana hayli dertli.
Merkez Seyhan İlçesi’nde, sözüm ona kültür Sokağı diye bilinen 33013 Sokakta antikacılar çarşısı var.
Çarşı demek tam Adanalı bir ifade tarzı olur.
Bir virane yapının içinde duvarı olmayan, damı olmayan bir izbelik içinde birkaç esnaf antikacılık yapmaya çalışıyor.
Adana’da bu mesleğe gönül vermiş 30 kadar kişi var. Lakin bunların çoğunun barınacağı bir yer yok.
Kültür Sokağı’na gelince…Bir yanda virane yıkık dökük binalar, öte yanda varoş kültürünün galebe çaldığı, ahlaksızlığın envai çeşidinin sergilendiği bir sokak. Beşinci sınıf arabesk avazlarının çığlık çığlığa gökyüzüne ulaştığı bir yer.
Kulakları tırmalayan abuk sabuk sesler, kültürden uzak bilumum herzenin yenildiği bir sokak. Adı; Kültür Sokağı!
Bu ne menem kültürse?
Adana Antikacılar Derneği Başkanı Türkay Yıldır: “Yıllardan beri çalmadığımız kapı, yazmadığımız name kalmadı. Her belediye başkanına bu sokağın restore edilmesi ve adına yakışır bir şekilde kültür sokağı haline getirilmesini istiyoruz. Gerek bireysel ve gerekse heyet olarak gidiyoruz. Sokaktaki viran ve izbe binalar her an milletin üstüne yıkılabilir. Hayati
tehlike arz ediyor. “
Pür hiddet ve de şiddet Türkay Yıldır açıklamalarını sürdürüyor.“Olmazbeğim, böyle bir kent olmaz, olamaz. Bir kentte bırakın antikacılar pazarını, bir antikacılar bedesteni bile yok. Hadi diyelim ki bu rezilliğe razıyız. En azından sokağı restore etsinler. O da yok. Ya da bir yer versinler. Adana’daki antika eşyalarının sergilenmesi kent kültürünün yaşatılması demektir. Böyle bir düşünce bile yok. Gelmiş geçmiş ve halihazırdaki bütün belediye başkanlarına söyledik.
Bir antikacılar arastasını bile çok görüyorsanız bari bir bedesten verin neyse kirasını da ödeyelim bu kente yakışır bir yer olsun” dedik. Demesine dedik de kimseye laf dinletemedik.
Medet ya Akif Akay…
Seyhan Belediye Başkanı Akif Akay’ın birkaç kez Kültür Sokağı’na geldiğini belirten Türkay Yıldır,
“Gelmesine geldi, hoş geldi, sefalar getirdi. Derdimizi döktük. Dinledi ve gitti.
Her şeye rağmen umudumuz Akif Akay başkan, bize uygun bir yerde arasta olmasa bile bedesten ayıracağını ümit ediyoruz. Büyük saat civarında olabilir. Kazancılar Çarşısı’nda olabilir. Restorasyonu yapılmış veya yapılacak olan herhangi bir yer olabilir. Bir razıyız. Bu sadece bizim gibi birkaç kişinin değil, bir kentin sorunudur. Bu şekilde ele alınması gereklidir.”
…Evet, kalben ve fikren Adana Antikacılar Derneği Başkanı Türkay Yıldır’a hak veriyoruz. Lakin elimizden gelen budur.
Antikacılar Bedesteni’nin ayrıntılı öyküsünü dinlemek isteyen de elbet Söz Tv’nin :
https://sozgazetesi.org.tr/soz-tv-yayincilik/adanada-antikacilar-bedesteni-olmali/
Adresine bakmak zahmetine katlanır.
Reha Ören