Yine siyasi kavga ve her zaman ki gibi Adana!
Adana’da siyasiler gün geçmiyor ki birbirleriyle kavga etmesinler…
Siyasi kavganın, siyasi rantın ve hatta nefret söylemlerinin dibine kadar vurulduğu ülkemizde bizim şehrimiz de farksız değil.
Başımızı nereye çevirirsek çevirelim, hep bir ötekileştirilme, hep bir ayrımcılık ve dahi saçma sapan karalama operasyonları…
Nereye kadar, kime kadar?
Kimsenin Adana için uğraştığı yok, uğraşanlar için fırsat yaratan hiç yok! Birlik yok, beraberlik yok, sanki pusuda bekleyen bir düşman misali sürekli bir kargaşa yaratma adına uğraşılıyor.
Değil ülke olarak, dünya olarak inanılmaz zorlu bir süreçten geçtik, geçiyoruz.
Bunalmışlığın, sahteliğin ve işe yaramayan ama yaranmışlık taslayan bir cünha doğru iteleniyoruz.
Vicdan yok, hayâ yok, edep yok!
Hiçliklerin içinde yaşanmışçasına hiçbir şey yok…
Kötülüğün, kokuşmuşluğun ve vicdansızlığın ötesinde bir ülkede bu kadar muazzam olan şehir de nasibini alacaktı elbet, aldı da zaten.
Sahi Adana’da neler oluyor?
Neden hiç kimse Adana için kılını kıpırdatmıyor?
Biraz geçmişe gidecek olursak bugüne kadar Adana’ya ne yapıldı? Ne sanayi kaldı, ne tarım, kapanan fabrikalar, işsizler ordusu, çarpık kentleşme hangisini söyleyeyim, ben az söyleyeyim siz çok anlayın en iyisi!
O kadar yalnızlığın içinde kaldı ki bu şehir, elini verenin kolunu kaptırdığı, yönetilemediği, her gün adliye haberleriyle meşhur olan bir şehir…
Yaşanmışlığın en kötüsünün bedelini ödedi…
Toparlanmak için anı bekleyen, bir yöneticinin hatta bir liderin gelmesi için ellerin göğe yükseldiği bir şehir oldu.
Yazık oldu yazık, Adana’ma yazık oldu…
Bu bedeli halk ödüyor!
Halkın vebalini alanlara sesleniyorum,
Ne yapacaksınız, ne yapmak istiyorsunuz?
Artık yeter Adana için kolları sıvamanın zamanı ne zaman gelecek?