Durumu tek cümle ile özetlersek. Churchill’in 2. Cihan Savaşında söylediği o ünlü söz geçerlidir. “ Durum vahim ama umutsuz değildir.”
Bir günlük gazeteden bugün( 25 Ekim 2025) sayısından kısa kısa haberleri alt alta yazalım.
1-Dişyanet yine Atatürk’ü yok saydı. Siz anmasanız da olur. Tük milletinin sevgisi yeter
2- Emekli, açlıktan ölmezse soğuktan donup ölecek
3- Siyaseti kilitleyen dava RET edildi.( CHP kurultayı BUTLAN değil kararı verildi)
4- Maliye bazı kişi ve şirketlerin devlete olan 13 Milyar borcunu sildi
5- Halanın kilerinde 500 kiloluk altın rezervi çıktı.
- İmamoğlu için bir soruşturma daha.” Casusluk”
- Umut yolunda yine facia 14 göçmen boğuldu
- Hasret’i katleden cani 5 kişinin katili bir firarı çıktı. Cezaevi kaçkınları ölüm saçıyor.
9- DOLAR: 41.956.000 TL ve bir gram altın 5540 TL oldu
10- Her bebek 151 bin TL borçla hayata başlıyor.
Bu haberler Cumhuriyetimizin 102. yılında açıdır. Bu iç açıcı haberlere 2025 yılında 1 Trilyon 930 Milyar açık yaparak ulaştık. Alınan önlem ise dünyada eşi görülmemiş örnek onarım adımıdır. 2026 bütçesi açığı 2 Trilyon 713 Milyardır.
Geçiş Dönemindeyiz
Doğum veya geçiş dönemindeyiz. Bu dönemden çok dikkatli geçmek zorundayız. Aslında geçiş dönemi deyimi de bize uymuyor. Atatürk’e dönüş dönemindeyiz demek gerekir. Atatürk ve Yüce Peygamberimizden her geçen gün uzaklaşan yönetimler 14 Mayıs 1950 den sona aralıksız başımızdadırlar. Bu kararı neye göre veriyoruz? Çünkü başımızda bilime inanan ve bilim yolundan giden bir iktidar yok gibi. Türk milleti 14 Mayıs 1950 talihinden bu yana Vatan topraklarını korumak, paramızı korumak, hazinelerimizi korumak konularında yeterli bir eğitim görmedi. Yine ayni tarihten sonra bir tek ilaç için dahi DENK bütçe görmedi. Devletimizi idare edenler taş üstüne taş koymak için değil talan uğrunda zaman ve enerjilerini tükettiler. Atatürk şu direktifi ile: Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır. Direktifi ile gelecekte Türk Milletine dâhili ve harici bedhahlarla savaşacaksın hazır ol direktifini vermiştir.
Bu gün bu direktifi sanki yeniden yaşıyoruz. Bir ABD doları 14 Mayıs 1950 de 3 TL idi. Bu gün 26 Ekim 2025 te ise 41.960.000 TL dir. Görülmemiş kalkınma masalından görülmemiş yıkılım geçeğine ulaştık. Acı ama gerçek.
Siz bu gerçekleri araştırarak inceleyerek sizin yolumuzu aydınlatanlarla birleşerek düşmanlarımızı ( Dâhili ve harici bedhahlarımızı) denize dökeceğinize, Karanlıklarda bir yıldız gibi akarak ışık yüklü yazıları yazan/ yayınları yapanlarla uğraşırsanız kendinize de Türk milletine de yazık edersiniz. Açık bütçeler işte tamda budur. Açık bütçeler kardeş kavgasından başka bir sonuca ulaşmaz. Açık bütçeler Bağımsızlığımızı yok eder. (Atatürk.). Türk milletini tam manasıyla iflasa sürükler. İsmet İnönü.
Bazı Sayın Okumuş Yazmış Büyüklerimizin Düşünceleri Nedir?
– Sayın Mansur Yavaş: ABB Başkanı: Hukukun siyasete göre eğilip büküldüğü bir yede kimse bizden adalete inanmamızı beklemesin
– Buğra Kavuncu: İYİ parti Grup. Bşk.V. Gelecek için herkes aklını başına almalı. Kaşımızda kontrolden çıkmış bir iktidar var.
–Pof D. Ümit Özdağ: Zafer Partisi Gnl. Bşk. Herhâlde yakında Dışarıda CHP li Başkan kalmayacak
-Sayın Mahmut Arıkan: Saadet Partisi Gnl. Bşk. Niyet siyasi kazanç ise, sonu felakettir.
– Sayın Recep Tayip Erdoğan: Bekleyin sabredin. Bağımsız yargı(!) kararını versin.
Anayasamıza göre; Durum nedir?
Açık bütçeler yapılamaz ve uygulanamaz.
Ortadoğu’daki sıcak savaşlara iştirak edilemez.
Laik eğitim yerine dini, eğitimler konulamaz ve uygulanamaz,
Atatürk en büyük Müslüman ve başkomutanımızdı. O’nun yolundan gitmemeye yeminliler varsa onlar hemen işi bıraksınlar.
Cumhuriyetimizi yıkmak üzere 30 Ekim 1923 te yola çakanlar cebren ve hile ile akıl almaz başarılarla ilerlediler.
Anadolu’muzun her karış topağını şehit kanları ile sulayarak Türkiye Cumhuriyetini kuran halka “Tük Milleti” adı verilir. Tük Milleti zekidir. Tük Milleti çalışkandır. Bu büyük millet bayramını daha büyük şereflerle ve daha büyük saadetlerle gönülden kutlamaya yeniden dönmek zorundayız. Buna Türk Milleti 31 Mart 20024 te kesin karar vererek yola çıkmıştır. Ne mutlu Türküm diyene
