Site icon Söz Gazetesi

Hukukçu Güner Yiğitbaşı’nın harika bir yazısı. / Aytekin Ertuğrul

Hukukçu E.  As Hakim Hukukçu ve Av. Sayın Güner Yiğitbaşı’nın 15 Temmuz darbesini ve sonuçlarını inceleyen tarihi yazısı ekte sunulmaktadır. yazıya ek olarak sunduğumuz son 4 yılın bütçe açıkları Cumhuriyetimizin hızla bağımsızlığını kaybettiği, Bütçemizin alım gücünün düştüğü,
 Türk milletinin tam manasıyla iflasa sürüklendiği söylenebilir.
Son 4 yılın açık bütçeleri
2022 yılı bütçe açığı 278  Milyar ve 
2022 yılı ek bütçesi açığı 880 Milyar  
2023 Bütçesi TBMM de 660 Milyar TL  açıkla kabul edilmiştir.
 2023 Bütçesine ek bütçe olarak çıkarılan 1,1 Trilyon açık ek bütçe de TBMM de kabul edilmiştir.
2024 yılında ise Bütçe açığı  2 trilyon 652 milyar TL olarak bütçede yer almıştır.
2025 Bütçe gelirleri 12.Trilyon 800 Milyar TL dir.
2025 bütçe giderleri 14. Trilyon 731 Milyar TL dir.
2025 Malı yılı bütçe açığı ise 1 Trilyon 900 Milyardır
TOPLAM: 7 Trilyon 480 Milyar
TBMM nin otoritesi ve bağımsızlığı dahi yaralanmıştır. TSK lerinin mahkemeleri, hastaneleri, okulları adeta yok olmuşlardır.  Bunları birlikte düşünüp değerlendiğimizde hiç de güvenli duraklarda olmadığımız, Anayasamızda ye alan demokratik hukuk devletimizin sadece  bir hatıra olarak kaldığı düşünülmelidir. BU tarihi yazıyı Tük milletinin bilgilerine sunarım. 16 Temmuz 2025

 

15 TEMMUZ'U DEMOKRASİ GÜNÜ OLARAK KUTLAMAYA YÜZÜMÜZ VAR

MIDIR?

15/Temmuz/2025
15 Temmuz;ülkemizde demokrasiye son vererek, tek adama (FETÖ) dayalı otoriter
ve faşist,dini esaslara dayalı,anti-demokratik ve anti-laik bir diktatörlük kurmak için,
sinsi planlar yaparak,bu planı bir bir uygulamaya koyan hain FETÖ'nün;iş başındaki
AKP iktidarıyla işbirliği halinde,Türk Silahlı Kuvvetlerinin büyük bölümüne sızarak
ve yuvalanarak,amacını gerçekleştirmek için düğmeye basıp darbe girişiminde
bulunduğu günün, dokuzuncu yıl dönümüdür.
Gün,hamaset yaparak,sadece hain FETÖ'yü yerden yere vurup,ülkemizde olmayan
demokrasinin edebiyatını yapma ve gerçeklerin üzerini örtme günü değil,korkmadan
ve çekinmeden,eğri oturup doğru konuşma,objektif olarak,15 Temmuz darbe
girişiminden kurtulan demokrasimizin;demokrasi adına,demokrasi kullanılarak yok
edildiği içler acısı durumuna bakarak, gerçek bir değerlendirme yapma ve sözüm ona
darbe girişiminden kurtarılan demokrasimizin,darbeyi başarısız kılmakla ve bugünü
demokrasi günü olarak ilan edip kutlamakla övünen AKP iktidarı tarafından yok
edildiği bugünkü acıklı halini değerlendirme ve gözler önüne serme günüdür.
Darbe girişiminde bulunan FETÖ'nün;paralel bir yapı olarak, devleti ele geçirerek
darbe girişiminde bulunabilecek güce erişmesinde;AKP iktidarının, atama
kararnamelerindeki,meclise sunduğu yasa teklif ve tasarılarındaki imzalarını ve
icraatlarını yok sayarak,sadece FETÖ'yü suçlamak,FETÖ'nün güçlenmesindeki AKP
katkılarını yadsımak ve yok saymak, kendimizi aldatmak ve demokrasimize
yapacağımız en büyük kötülük olur.
15 Temmuz darbe girişimi önlenmiştir de ne olmuştur?
Ondan sonra neler yapılmıştır,darbe mağduru iş başındaki siyasal iktidar,samimi bir
şekilde demokrasimize sahip çıkarak,demokrasimizi ve özgürlükleri daha yukarılara
mı taşımıştır?
Yoksa,demokratik seçimle işbaşına gelen iktidar, yine seçimle iş başından gitmelidir
düşüncesiyle,demokrasiyi sadece seçimlere mi indirgemiştir?
Siyasal iktidarın tek derdi,FETÖ darbesiyle iktidardan düşürülmemek midir,yoksa
gerçekten demokrasinin özü olan laik ve demokratik insan hak ve özgürlüklerine
sahip çıkmak mıdır?
Bugün,ülkesini ve demokrasisini seven gerçek demokratlar;korkmamak ve hamaseti
bırakarak,eğri oturup doğruları konuşmak ve bu soruların gerçek cevaplarını arayıp
bulmak zorundadırlar.

15.Temmuz FETÖ darbe girişimi önlenmiştir de, sonrasında neler olmuştur?
Bir düşününüz lütfen.AKP iktidarı,darbe girişiminin önlenmesinden sonra,FETÖ
yerine bizzat kendisi, demokrasiyi yok etmek için öyle kötü şeyler yaptı ki;bu ülke
insanı, FETÖ darbe girişiminden kurtulduğuna dahi sevinemedi,sevinci kursaklarında
kaldı.
Sahi,bir hatırlayınız,ERDOĞAN'ın FETÖ için söylediklerini.
Ne istediler de vermedik,ne istedilerse verdik.
Aynı menzile (hedefe) birlikte gidiyorduk.
Demedi mi?
FETÖ ile AKP iktidarı ortaklaşa aynı menzile birlikte giderken,iktidar hırsı ve yarışı
içindeki FETÖ, AKP iktidarını alaşağı ederek hedefe tek başına gitmeye kalkışmış ve
darbe girişiminde bulunmuştur.Bu darbe girişimi; laik demokrasiyi yıkarak siyasal
islami esaslara dayalı otoriter bir rejim kurmayı ve AKP iktidarını dışlayarak yok
etme amacına yönelik illegal bir eylemdir. İşin korkunç ve düşündüren yanı
ERDOĞAN'ın aynı menzile birlikte gidiyorduk şeklindeki samimi itirafıdır.
Darbe girişiminden sonra, darbeye katılan hainleri soruşturan savcıların
iddianamelerinde ve darbeci FETÖ'cüleri yargılayarak mahkum eden mahkemelerin
gerekçeli kararlarında; FETÖ'nün menzili,hedefi ve amacı açıkça yer almaktadır,
açınız bakınız ve AKP iktidarının FETÖ ile birlikte gitmekte olduğu menzili
anlayınız.Bu menzilin; demokrasi,laiklik ve özgürlükler olmadığını açıkça
göreceksiniz.
Sayın ERDOĞAN'ın;15.Temmuzu, demokrasi günü ve bayramı olarak kutladığına ve
nutuklar attığına bakmayınız.O, ülkenin darbe girişiminden, demokrasinin, FETÖ'nün
elinden kurtulduğuna değil,iktidardan düşürülemediğine sevinmekte ve
şükretmektedir,kendisinin, FETÖ ile aynı menzile gittiğine dair açık ve samimi
itirafları vardır ve FETÖ'nün demokrasiyi yıkarak faşist bir din devleti kurmayı
hedeflediği ve amaçladığı mahkeme kararlarıyla tescil edilmiştir.
Parantezi kapayarak devam edelim.
Darbe girişiminden beş gün sonra,bu darbe girişimi vesile yapılarak, 20.Temmuz
günü,darbeden kurtulan ve demokrasiyle yeniden tanışan,demokrasiye şükretmesi ve
iyi ki demokrasi varmış demesi gereken AKP iktidarı tarafından ülkemizde
olağanüstü hal ilan edildi ve yıllarca, bu ülke olağanüstü hal altında idare edildi.
Olağanüstü hal yönetimi,geçici ve Anayasal demokratik bir yönetim tarzıdır,koşulları
varsa ilan edilebilir,buna bir diyeceğimiz yoktur.
Ancak,olağanüstü hal yönetiminin anayasal kuralları vardır.Olağanüstü hal

döneminde acil ve sadece olağanüstü halin ilanını gerekli kılan konulara sınırlı
kanun hükmünde kararnamaler çıkarılabilecekken,ERDOĞAN başkanlığında
çıkarılan Cumhurbaşkanlığı Olağanüstü hal kararnameleriyle,devletin yapısı
değiştirilmiş,kökleşmiş kurumlar kapatılmış,demokrasiyi teminat altına alan kurum
ve kurallar yok edilmiştir. Olağanüstü halin ilanını gerekli kılan konular dışında, yasa
gibi her alanı düzenleyen kurallar içeren olağüstü hal kararnamaleri çıkarılarak,
meclis devre dışı bırakılmış ve anayasa açıkça ihlal edilmiş, ülkemiz keyfi ve anti
demokratik bir yönetimin altına sokulmuştur.
Sonrasında anayasa değiştirilerek, Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi adı altında
ucube bir rejim tesis edilmiş,partili cumhurbaşkanıyla bugünkü antidemokratik ve
antilaik düzen kurulmuş,yargı bağımsızlığı ve kuvvetler ayrımı ilkesi kaldırılmış,
yasama,yürütme ve yargı tek elde sarayda birleşmiş,ülke; saraydan ve tek adam
tarafından kararnamelerle,yargıya ve yasama'ya saraydan verilen talimatlarla
yönetilmeye başlanmıştır.
Yargı bağımsızlığı yok edilmiş,yargı Türk Milleti adına değil saray adına yetki
kullanmaya başlamıştır.
FETÖ'nün iktidar ortağı iken yargı ne ise, bugün de yargı odur.
Kumpas davalar,haksız tutuklamalar artarak devam etmektedir.
FETÖ'nün siyasal iktidar ortağı olduğu dönemde yargılanan aynı gazeteciler,bugün
de, AKP iktidarını eleştirdiler diye,bugünün bağımlı yargısı tarafından tutuklu olarak
yargılnmaktadır.
Gazetecinin kimliği hiç önemli değildir.Dün FETÖ'nün, bugün ise, ERDOĞAN
yargısının yargıladığı gazetecilerin ortak yanları;laik,demokrat,özgürlükçü olmaları
ve siyasal iktidarı haklı olarak eleştirmeleri ve ülkelerini seven kişiler olmalarıdır.
Seçimle iş başına gelen ana muhalefet partisinin belediye başkanları, hukuk dışı
gerekçelerle, kanıt olmaksızın tutuklanarak görevden uzaklaştırılmakta ve milli irade
yok sayılmaktadır.
Dinin ve etnik kökenin yok sayılarak,etnik kökeni ve dini ne olursa olsun, sadece
Türk vatandaşlığı kavramına dayalı,üniter devlet olmanın olmazsa olmazı, ulus devlet
kavramı yok edilerek,Türk,Kürt ve Arap etnik kökenini ve islamı temel kabul eden
ümmet esasına dayalı ve çok parçalı yeni bir millet ve devlet kavramı icat
edilerek,üniter ve ulus devleti terk etmenin sinyalleri verilmektedir.
Bu koşullarda,bu güzel ülkemizde; 15.Temmuzları, demokrasi günü ve bayramı
olarak kutlamaya, en başta AKP iktidarı olmak üzere, kimsenin yüzü ve hakkı yoktur.
Hep birlikte demokrasimizin ruhuna bir fatiha okumak, tek yapmamız gereken
gerçekçi bir davranış olacaktır.
Demokrasi;ha darbeyle ve silah zoruyla yok edilmiş,ha devleti yönetenler tarafından,

devletin ve yasaların gücü ve koruması kullanılarak içeriden yok edilmiş,biz insanlar
için hiç önemli değil,önemli olan demokrasinin yaşatılması ve geliştirilmesidir.
15 Temmuzda darbe girişiminden dersler çıkarılmamış ve darbeci GÜLEN Cemaati
yerine yeni cemaatler Devlet'e sızmış ve siyasal iktidarın gözdeleri olmuştur.
15/Temmuz/2025
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu

Exit mobile version