Site icon Söz Gazetesi

   Hukuksuzluk Yaygınlaşıyor / Aytekin Ertuğrul

 

      Hukuksuz TDK sözlüğüne göre: Hukuka dayanmayan demektir. Son olaylarla birlikte düşündüğümüz zaman somut olarak hukuka dayanmayan işlerimiz çoğalıyor ve yaygınlaşıyor. Gerçekten de bu böyledir: Hukuksuzluklar yaygınlaşıyor. NEDEN? İktidar ve muhalefet ikisi birden Anayasamızı ihlal ediyorlar de ondan. Muhalefet Anayasamızı ihlal etmiyor ama Anayasaya ihlal işlerine de karışmıyor. Peki, hukukumuzun somut olarak çiğnenmesi nasıl oluyor. Onu da yazalım:  Her gün her hafta zam yapmak ve her gün her hafta TL mizin değerini düşürerek yapılıyor. Bu tarife göre 11 Kasım 1938 ve sonrasında Türk milletinin her gün parası değer kaybettiğinden Fiyatlarda istikrar hiç olmadığından hukuksuzluk içinde yaşıyoruz. Girişimiz böyle olunca yazımızın ulaşacağı durakları ben de bilemedim.

Devalüasyonlarımızın tarihleri:

İlk devalüasyon 7 Eylül 1946 dır. Buna biz devalüasyon-1 Diyelim.  5 yıllık 2. Cihan Savaşı sonrasıdır. Bir ABD doları 80 kuruştan 280 kuruşa çıkarılmıştır. Bundan sonra

Devalüasyon 2: 4 Ağustos 1958. Menderes  Bir ABD doları  900 kuruş olmuştur.

Devalüasyon 3. Demirel Hükümeti 19 Ağustos 1970 dir. Bir ABD doları 14.85 olmuştur.

Devalüasyon 4 Demirel hükümeti 24 Ocak kararları Bir ABD doları 70. TL olmuştur.

Devalüasyon 5. Çiller + Deniz Baykal  5 Nisan 1994 ( Meşhur 5 Nisan kararları) Bir ABD doları 17.200 TL olmuştur. ( Kaynak 22 Mayıs 1999 Milliyet.)

Anayasamız bir hukuk devleti anayasasıdır. Peki, Anayasamıza göre devalüasyon yapılabilir mi? YAPILAMAZ. Anayasamız DEVALÜASYONU yasak etmiştir. Atatürk yasak etmiştir. İsmet Paşamız hem yasak etmiş hem de DP döneminde açık bütçelerle ve devalüasyonlarla mücadele etmiştir. EVET, aynen böyledir. Bu konu. 11 Kasım 1938 den sonra denk bütçe yapılmadığından DEVALÜASYON yapılmayan gün de yoktur. Paramızın değerimi Müstevlilerimiz ayarlamaktadırlar. Türk milletini ve Türkiye Cumhuriyetini paramızı israflarla yiyerek ve tüketerek dahili ve harici, bedhahlarımız ilerlemektedirler. 11 Kasım 1938 den sonra bizim hükümetlerimizce paramızın değerinin korunması konusu ele alınarak milli bir uygulamaya geçilmemiştir. Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri müstevlilerimizin insafsız para oyunlarına teslim dilmiştir. Oysa  bu konudaki Atatürk direktifi şudur:

Devletin bütçesini açık yapan hükümetlerimiz paramızın değerini koruyamazlar. Paramızın değeri korunmadığı zaman Türk milletinin hukuku çiğnenmiş olur. Atatürk’e göre bağımsızlığımız yani egemenliğimiz elden gider. İsmet paşaya göre de Türk milleti tam manasıyla iflasa sürüklenir.

Siz o zaman bu gidişe itiraz eden siyaseti yasaklamak zorunda kalırsınız. DENK bütçe yapmak yasaklanmıştır. Açık bütçelerin sonuçlarına karşı itiraz ve “ Millî reaksiyon” göstermek yasaklanmıştır. Belki bu yasaklar yasal olarak idarece açıkça yapılmıyor ama açık bütçeler mücadele etmek de yasaklanmıştır. Merkezi bütçemizi DENK yaparak paramızın değerini koruyamayan hükümetler Türk milletinin haklarını yaşamlarını mutluluklarını da koruyamadıkları gibi bağımsızlığımızı da koruyamamışlardır. Bu gün Türkiye Cumhuriyetimiz bağımsız değildir ve bağımsız olmadığımız için de paramızın değerini koruyamıyoruz. O zaman AKP karnesini güncelleştirip sunalım: İşte 23 Mart 2025 te AKP nin karnesi:

Çeyrek altın 24 TL den 5986 TL ye çıkmıştır. Artış 249 mislidir 

Gram Altın 18 TL den 3719 TL ye çıkmıştır. Artış  206 mislidir

 Bir ABD doları 1320000 TL den 37.960.000 TL ye çıkmıştır. Artış 28. 

Parasının değerini koruyamayan hükümetler kendilerini de Milletlerini de koruyamazlar. 14 Mayıs 1950 sonrası dönemin ( Buna TSK nin müdahale dönemleri de dâhildir) hiçbir hükümeti anılmıyor. NEDEN. Çünkü hapsinin döneminde Türk milletinin ağzı zamlarla yanmıştır. Bugün ( 23 Mart 2025) bir ABD Doları 37.960.000 TL dir. Bu yükselişte AKP hükümetinin payı ne kadardır. Onlar geldikleri zaman bir ABD doları 1.320.000 TL idi.  Bu gün ise yukarıda yazdığımız gibi 37.960.000 TL dir.  Çıkaralım 36.640.000 eder. İşte AKP+ MHP birlikteliğinin gafleti de budur. Hala daha biz buraya nasıl geldik sorusunun cevabını veremeyen bir iktidarla karşı karşıyız. AKP+ MHP iktidarı Türkiye’de gelmiş geçmiş hükümetlerin içinde Atatürk’e hiç danışmayan veya en az danışan bir hükümettir. Bunu nereden biliyoruz. Çözüm için her çeşit zamlar var ama DENK bütçeye dönmek yok da oradan biliyoruz. Bugün Atatürk direktiflerinin TBMM de hükûmette ve adli makamlarda geçmediği bir süreçten geçiyoruz.  CHP bütçe konusunda Atatürk gibi düşünmüyor.  Anayasamızın 150. Maddesinin emrine göre açık bütçeleri T.C. Anayasa Mahkemesi’ne götürmek ve iptallerini sağlamakla görevli olmasına rağmen bu görevini hiç yerine getirmiyor. Eğer, siz bütçenize ve para değerinize sahip çıkmazsanız İBB Başkanınıza da sahip çıkamazsınız. Çünkü Çarşambadan sonra Perşembe gelir atasözünde olduğu gibi açık bütçelerden sonra bunlar gelir. CHP Ekrem İmamoğlu’nun arkasında ise ki hiç şüphemiz yok. O zaman 2025 Mali yılı bütçesini T.C. Anayasa mahkemesine götürmekle işe başlayacaktır.  Başarılar dilenir.

 

 

 

 

 

Exit mobile version