Başlığımız maalesef doğrudur. Aynen öyle: İktidar Anayasayı İhlal ediyor. Ana muhalefet ise sessiz kalarak bu ihlale destek oluyor. Durum maalesef budur. Oysa tek çıkış yolumuz var. Çıkış Yolumuz Atatürk’e Dönüş Yoludur
Şimdi başlığımızı açıklayalım:
İktidar Anayasamızı çok ihlal ediyor ama hepsini tek tek yazmak için bize verilen sütunlar yetmez Bir tanesini yazalım gerisini artık siz çözün.
Biz hukuk devletiyiz. Ama açık bütçeler konusunda 19 yıldır Hukuku ihlal eden bir iktidara ve onu seyreden Ana muhalefete ve yavru muhalefetlere sahibiz.
Hukuk devletinde bir iktidar cebren veya hile ile aziz vatandaşlarının cebinden paralarını sofrasından yiyecek ve içeceklerini alamaz. Bir daha yazalım.
Hukuk devletinde bir iktidar cebren veya hile ile aziz vatandaşlarının cebinden paralarını sofrasından yiyecek ve içeceklerini alamaz.
İşte geldik işin püf noktasına Enflasyon demek, bir iktidarın bütçe kanunu kamuflajına bürünerek aziz vatandaşlarının cebinden paralarını sofrasından yiyecek ve içeceklerini alması demektir.
Son 3 yılın bütçe açıklarını ben yaza yaza siz de okuya okuya bıktınız. Ama yazmak zorundayız. Enflasyon biz vatandaşların bir çukura düşmesi ve boğazına kadar çamura batmasıdır. Bu aziz vatandaşlar için doğrudur ama iktidar için de böyledir. Bir iktidar için enflasyon demek boğazına kadar çamura batması demektir. Tıpkı bu gün olduğu gibi.
Son üç yılın bütçe açıkları ise şöyledir. 2019= 81 Mi,lyar+2020=139 Milyar ve 2021 =246 Milyardır. İşte hile budur. İktidarın ve Türk milletinin içinde bulunduğu boğazına kadar çamura batışı budur.
Hükümetimiz bir idari yazı yazarak TBMM’ne diyor ki: “Benim2021 YILI için 1.082.029.040.000 TL gelirim olacak. Ama Ben Türk Milletini tam manasıyla iflasa sürüklemeye kararlıyım. Bana 1.328.254.386.000 TL lik bütçe yaparak göndermenizi arz ederim. Yazıda böyle yazmıyor ama teklifin anlamı budur.
Ve ilave ediyor. İkisi arasında 246 milyar fark var ya işte o farkı da Türk milletinin cebinden paralarını sofrasından yiyecek ve içeceklerini alarak kapatacağım. Bu yapılanlar ve uygulananlar tam dört dörtlük bir Anayasayı ihlal olayıdır.. İktidar Anayasayı ihlal ediyor ya muhalefet ne yapıyor. Muhalefet bu işe seyircidir. NEDEN bunu böyle yazabiliyoruz. Şundan Anayasamızın 26. Maddesine göre bu işi biz yazarlar yazabiliyoruz ve Türk milletine şimdilik arz edebiliyoruz. Ama T.C. Anayasa Mahkemesine gidip bütçenin iptali için dava açamıyoruz. Ya kim açabiliyor. Anayasamızdan aynen okuyalım. Anayasa madde 150 diyor ki: Anayasa mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası açabilme hakkı, Cumhurbaşkanına, iktidar ve ana muhalefet partisi Meclis grupları ile Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az beşte biri tutarındaki üyelere aittir. İşte geldik Ana Muhalefetin Anayasamızı ihlale nasıl destek olduğu noktasına. Ne yazık ki açık bütçeleri Anayasa Mahkemesine götürecek 150. Maddeye göre CHP den başka bir kurum Türkiye’de yoktur. CHP sessiz kalarak açık bütçeleri Anayasa Mahkemesine vermemek sureti, ile bize göre AKP+MHP iktidarına tam bir destek sağlamaktadır. Peki; bunun başka yolu yok mudur? Vardır da garanti değildir. Nitekim Anayasamızın 152. Maddesi bu yolu göstermiştir. Bakalım 152.madesi ne diyor: Bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır.
Biz bu yola gittik Danıştay’da dava açtık. Orada dava görülürken zamların açık bütçelerden kaynaklandığını, açık bütçelerin Anayasaya aykırı olduğunu ileri sürdük. Bu nedenle davamızın T.C. Anayasa mahkemesine götürülmesini ve Anayasa mahkemesinin vereceği karara kadar dosyamızın bekletilmesini talep ettik. Ama Davamıza bakan X Dairesi iddiamızı ciddi bulmadı ve ret etti. Vuslat bir başka bahara kaldı.
Türkiye’de açık bütçeler bitirinceye kadar iktidar da tüm Türk milleti de boğazına kadar çamurun içindedir.
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini.
Namık Kemal
Adeta bu şiirin yazıldığı günlerdeyiz.