Bu kadar koca koca harflerle başlık atınca insan yazıya nereden başlayacağını bilemiyor. Bu bir endişedir. Bu bir ne yapıyoruz sorusudur. Hocalığından Türklüğünden biliminden ve kanında taşıdığı asil kanından asla şüphe edemeyeceğimiz Prof. Dr. Anıl Çeçen diyor ki.
“ Hiç kimse Cumhuriyet yıkıcılığı ya da Türkiye düşmanlığı yaptığını kabul etmiyor. Her şey “değişim” kavramı içerisinde ve Türk devleti dıştan zorlanan bir plan dahilinde çözülmeye mahkûm ediliyor.” 2013 (*)
”Bu yargının güzelliği doğru bir gözlemlerden kaynaklanmasıdır. Para işlerinde her şey kötüye gidiyor.
Paralarımızın değeri azalıyor
Borçlarımız her gün artıyor
Hemen hemen her gün yeni yeni fiyatlarla tanışıyoruz
İç ve dış borçlarımız artıyor. Ama Hükümetimiz bu gerçekleri tam 23 senedir görmemekte ısrar ediyor. Hepimizin çok iyi ezberlediği AKP dönemi karnesinin sadece bir gram altın satırını yazalım ve yazımızı sürdürelim.
2003 te 1 Gram altın 18 TL id.
Bugün ise bir Gram Altın 18 TL den 3431 TL ye çıkmıştır. Artış 190 mislidir
İçinde yaşadığımız noktada gaflet ve dalalet ile ilgili, olarak neler söyleyebiliriz ki. Karar sizin. Bu gerçekleri küçük ortak MHP de görmüş olmalı ki! MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli dahi askıda buğday kampanyasına başlatmıştır. Kendisine başarılar diliyoruz. Ancak ekleyelim ki; halk lokantaları, askıda yiyecek vs. kampanyaları birer avutma ve uyutmadır. Doğrusu merkezi Milli bütçeyi DENK yapmaktır.
Tıpkı Atatürk dönemi ve İsmet Paşa dönemlerinde olduğu gibi.
TUSİAD Konusu Daha Çok Su Kaldırı
Bu haftaki yazımızı yazmadan önce bazı Gazeteleri karıştırdım. Size iletmem gereken seviyede bir kaç cümleyi çekip sunuyorum. Yeni çıkan “ NEFES” gazetesine transfer edilen Sayın Memduh Bayraktaroğlu diyor ki: Egemenlik elbette milletindir ama TUSİAD işine takmış diyor ki: “ Demokrasiye, hukukun üstünlüğü ilkesine, Kuvvetler ayrılığına, yargı bağımsızlığına insan haklarına deneyime ve üretime değer veren TUSİAD’ın tüm üyelerine ve iki başkanına uyarıları içtenlikle teşekkür etseydi Türkiye’nin ve Türk Hükümeti’nin itibari artardı.” BU bir kehanet değildir. Acı bir tespittir.
Cumhurbaşkanı Seçimlerimiz ne durumdadır
Cumhurbaşkanı seçimleri tam gaz ilerliyor. Yukarıda Prof. Dr. Anıl Çeçen’e göre hızla dış mihrakların kurduğu tuzaklar sonunda parçalanıyoruz. Anayasamızın 104 maddesine göre Cumhurbaşkanımızın görev ve yetkileri Anayasamızdan alıntı olarak şöyledir:
Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Yürütme yetkisi Cumhurbaşkanına aittir.
Cumhurbaşkanı, Devlet başkanı sıfatıyla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder; Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını temin eder.
- Milletlerarası antlaşmaları onaylar ve yayımlar.
- Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunları gerekli gördüğü takdirde halkoyuna sunar.
- Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Türk Silahlı Kuvvetlerinin Başkomutanlığını temsil eder.
- Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına karar verir.
- Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebiyle kişilerin cezalarını hafifletir veya kaldırır.
- Cumhurbaşkanı, kanunların uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilir.
- Cumhurbaşkanı, ayrıca Anayasada ve kanunlarda verilen seçme ve atama görevleri ile diğer görevleri yerine getirir ve yetkileri kullanır.
- Cumhurbaşkanımız bütün bunları yapar ama bu görev maddeleri içinde “ Devletin varlığını ve bağımsızlığını, milletin bölünmez bütünlüğünü Türk milletinin kayıtsız ve şartsız egemenliğini korur maddeleri”. Yok. Orada yok ama Cumhurbaşkanı yemininde vardır. Sayın Cumhurbaşkanımız yemininde Cumhuriyet ilkesine bağlı Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı olacağı yazılı olmasına rağmen (Atatürk ilkelerinin en önemlisi olan DENK bütçe ve laik eğitimi geldikleri günden beri kulak ardı etmişlerdir.) Diyebileceğimiz uygulamalarla az da olsa zaman zaman ve acı acı karşılaşıyoruz. Örnek mi? Paramıza ileri derecede değer kaybettirilmesi ile açık bütçeleri TBMM ne sunması ve laik eğitimi kökünden kaldıracak biri birinden daha Orta Çağa yakın düşünce sistemine bağlı Milli Eğitim bakanları atamalarıdır.
Bu yazıyı bu gün neden yazdık. Peşin olarak yazdık ki adaylar kim olursa olsun Sayın Cumhurbaşkanlarımız yürürlükteki Anayasaya göre yürütme hizmetlerini yürütmelidirler. Oysa 14 Mayıs 1950 den sonra Anayasamızın hiçbir yerinde yazmayan bir madde uygulanmaktadır. Peki uygulanan madde hangisidir. “Hükümet dilerse çocuklarımızın sofrasından yiyecek ve içecekler alabileceği gibi anne ve babalarının bütçesinden %25’e kadar kesinti yapabilir.” Şaka bir yana. Gerçekte Anayasamızda böyle bir madde yok ama açık bütçeler yapılarak bu madde varmış gibi 14 Mayıs 10950 tarihinden sonra uygulanmaktadır. AKP+ MHP+ CHP nin ve diğer siyasi partilerimizin denk bütçe esasında birleşmemeleri bize 14 Mayıs 1950 ve sonrasında çok ağır yıkımlara ve zararlara sebep olmuştur.
(*) Op. Dr. Aytekin Ertuğrul: AKP Anayasa Mahkemesi’ne Verilmeli midir NEDEN? Togan Yayınları 2013 S165