Site icon Söz Gazetesi

STK ların Ücret Talepleri Oynanan Oyuna Uygundur

1 Temmuz 1998 günü sıhhiye orduevinden yaptığım gözlemlere dayanan KAMU-SEN adlı STK’ nin yaptığı yürüyüşte düşündüklerimizi yıllar evvel yazmışım. Özetle sunuyorum. Ve günümüzdeki STK ların ücret taleplerinde aynı yanlış yolun kullanıldığını üzülerek belirtiyorum.

“1 Temmuz Denizlerimizdeki Türk Milli egemenlik haklarının en önemlisinin alındığı Kabotaj Bayra­mının yıldönümünde KAMU-SEN çıplak ayakla Sıhhiye’de bir yürüyüş yaptı. Geldi geçti diye­bilirsiniz. Ama bizce çok önemlidir. Geçmiş de olsa üstünde düşünmem­iz gerekir. Yapılan o güzel protestoyu Sıhhiye Orduevi’nden hem üzülerek, hem de sevinerek izledik.

Üzüldük. neden’/ Çünkü KAMU-SEN maaşlarımıza yapılan %20 zam az, artırılsın diye çıplak ayakla yürüyordu.

KAMU-SEN’nin işte bu gerekçe ile yürüyüş yapmaya hakkı yok. Ya ne yapmaya hakkı var? Enflasyon Atatürk ilkelerine aykırıdır. Bir Anayasayı ihlal suçudur. Enflasyon durdurulsun diye yürüme hakkı ve görevi var. Enflasyona karşı direnme hakkı vardır. Enflasyonu yok etmek için mücadele görevi vardır. Eğer Türkiye’mizde enflasyon durduru­lacaksa bunu kim durduracak? KAMU-SEN örgütüne de enflas­yonu durdurmak için mücadelede bir görev şüphesiz ki düşmektedir.

Toplumsal mücadele güzel şeydir ama Türkiye Cumhuriyetinin ilele­bet muhafaza ve müdafaa edilmesi ilkesine aykırı hiç bir toplumsal mücadele veya eylem yapılamaz. 

Birileri Türk Kamu çalışanlarının veya Türk işçisinin masum istek­lerini Cumhuriyetimizi yıkmak için kullanabilir. Dikkatli olmak gereken günlerdeyiz. Yalnız kamu çalışanları mı? Herkes dikkatli olmak zorundadır. Cumhuri­yetimizin düşmanları tetikte bekle­mektedir. Yanlış yapsalar da tuzağa düşürsek diye. 

Zam talepleri ile yapılan girişimlerin/mücadelelerin hiç bir şekilde başarıya ulaşması mümkün değildir. Nitekim  %20’den fazla bir zam alamadılar. Eğer kamu emekçileri haklarını almak istiyorlarsa; Cumhuriyetimizi enflasyon yaparak yıkmak isteyen­leri öncelikle yenmek zorundadır­lar. Aksi halde zam oranlarının art­tırılması, değiştirilmesi veya zam oranlarının taksitlerle yapılması gibi istekler ve bunları gerçek­leştirmek için yapılan eylemler, Türkiye Cumhuriyetini yıkmak isteyenlerin ekmeklerine yağ sürmekten başka bir anlama gelmez. 

KAMU-SEN veya başka bir kuruluş, haklarını almak için yola çıkarken ilk olarak düşünecekleri ve hesaplayacakları şey:

CUMHURİYETİMİZE ZARAR VERMEMEK VE CUMHURİYET DÜŞMANLARINA ALET OLMA­MAKTIR.”

NOT: Bu yazıyı  Kuvayı Milliyede yeni ufuklar dergimizin Ocak-Şubat 1999 tarihli 277.sayısında yayınlamışız. O tarihten bu yana kısaca olup bitenlere bakalım. O tarihte  bir ABD doları 367.300 TL imiş. Bugün (3 şubat 2024) te ise 30.460.000 TL dir. Bölelim: 30460.000.:367300= 82,9. Bu tarzdaki hak arama eylemleri Türk milletine bir yarar getirmemiştir. Yoksa zarar mı vermiştir. Bir ülkenin para değeri, düşerse hiç bir işi düzelmez ve yukarıya gitmez. Bizim efsanevi Deniz Kuvvetleri  Komutanlarımızdan biri de Oramiral Hilmi Fırat’tır. O şöyle derdi,” Bir milletin parası yokuş aşağıya düşerse, o Millet yokuş yukarıya gidemez”. STK lar sadece ücretlerinin yükselmesi için toplantı ve gösteriler yapamazlar. DENK bütçe de istemek zorundadırlar. Maaş ve ücret zamları istemek köylü ve esnafı kapsamadığından hiçbir iyileşme de sağlanamaz.  DENK bütçe olmayan bir ülkede paradaki adalet kalmaz. Parada adalet kalmayınca  demokrasi ve hukuk devleti de kalmaz. “Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla denilmiştir.” Günümüzde de hala daha basit bir ücret zammı ıle yola çıkan DİSK başta olmak üzere MEMUR-SEN gibi STK lar da vardır.  STK larımızın DENK bütçe istememesi ve  sadece geçici ücret zamları talep etmeleri eksik ve yanlış bir mücadele şeklidir.

CHP nın Durumu Türkiye’mizin Durumu Gibidir

İçtihatları yerine oturmamış görülmemiş duyulmamış işlerin yapıldığı ülkede hukukçuların dahi içinden çıkamayacağı ağır buhranlara sürüklenmiş bulunuyoruz.  Anayasamızın 166. maddesine göre ;

 ” Fiyatlarda istikrar sağlanmalıdır.

Ödemelerde denge sağlanmalıdır.”

Bunlar Anayasamızın bütçe ve mali konularda yetki kullanan hükümetler için çizdiği kırmızı çizgilerdir.

Anayasamızın 74. Maddesine dayanarak Danıştay’da açtığımız davaların  bakıldığı 10. Daire başkanı Yılmaz Akçil Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından T.C. Anayasa Mahkemesi’ne üye seçilmiştir. Hukukun hukuk makamlarında ve hukuk adamlarınca çiğnendiği bir durakta hukuk aramak boşunadır. Paramızın değerini yok ederek,                 bağımsızlığımızın elden çıkarılması. (Atatürk) ve Türk milletinin tam manasıyla iflasa sürüklenmesi( İsmet İnönü) hukuk adamlarımızı ve hukuk makamlarımızı fazla ilgilendirmemektedir.

Zaten bu ihlaller yasama ve idare işbirliği ile gerçekleştiğinden karanlık bir dehlize girmiş bulunmaktayızCHP, Av. Can Atalay için T.C. Anayasa Mahkemesi’ne açtığı dava yerine,  daha öncelikli ve önemli olarak 2024 bütçesindeki 2 Trilyon 650 milyar açık bütçenin iptali için dava açmalıdır. CHP nin yasal, Anayasal hak yetki ve görevi budur. CHP den beklenen  de bu davadır.

Çünkü Anayasamızın 150. maddesine göre  AKP dışında yalnız ve yalnız bu davayı açma hak ve görevi CHP ye Anayasal bir hak ve görev olarak verilmiştir. Türk milleti hayat pahalığının altından kalkamayacak derecede ezilmiş ve tam manasıyla iflasa sürüklenmiştir. Tüm Türk Milleti      ( AKP+MHP+İYİ+DEM parti ve diğer tüm parti üyeleri dahil) CHP den bu davayı açmasını beklemektedir. CHP nin seçimlerdeki başarısı bu davayı açmasına dava dosyasını kitap haline getirip Türk milletine sunmasına bağlıdır.

 

NOT: Türkiye’de DENK bütçe konusunda bizim de hocamız olan eski ulaştırma bakanlarımızdan Prof. Dr. Mustafa Aysan ebediyete intikal etmiştir. Biz DENK bütçe taraftarları öksüz ve hocasız  kaldık. Haftaya hocamızı kısa bir yazı ile anacağız.

Exit mobile version