Site icon Söz Gazetesi

Çok Kutup Sistemi Kapanı / Selçuk Erenerol

Ülkemizde oynanan bölücü oyunların ve yetişilemeyen gündem maddelerinin esas sebebi birçok farklı klikin hizmet ettikleri çok kutuplu dünya düzeni aktörlerinin planlarını hayata geçirmeye çalışmalarıdır.

Dünya siyaset sahnesi zoraki biçimde çok kutuplu düzene girmiş bulunmaktadır. 20. yüzyılın çift kutuplu sisteminin çökmesi, girilen yeni yüzyılda güç dengelerini orantısız şekillenmesine sebep olmuştur. Dünya Savaşları’nın tarafları, bu çok kutuplu sistemin vakti zamanında habercisiydi. 20. yüzyılın sonuna gelindiğinde, Doğu Bloku’nun çöküşü, özellikle Batı kampında bir rahatlama oluşturmuş; Dünya sistemini diledikleri gibi dizayn etmelerine alan açmıştır. Amerika Birleşik Devletleri sistemine yakın bir şekilde dizayn edilen bir Avrupa ve Avrupa Birliği’nin tesisi ile yüz yıllardır süren savaşların kıta Avrupa’sında ekonomik işbirliği ile bitirileceği zannedildi. Doğu Bloku’nun çöküşü ve silahlı tehdidin ortadan kalkması ise artık üreten devletler için Doğu’nun yeni bir pazar alanı olacağının habercisiydi. Lakin 21. yüzyılın dinamikleri bir taraftan kimsenin beklemediği bir ivmeyle gelişirken öte taraftan da aslında tam da beklenenler yürürlüğe konulmuştur. Bu beklenen ivme ise çok kutuplu dünya düzeni oyununun sahneye konulmasıydı.

Kıssadan hisse: Her şey istedikleri gibi şekillenecekti.

Dünya toplumlarının, Batı kampından çıktığı düşünülen, ulus devlet anlayışına geçişi düzen için büyük bir sorun yaratmıştır. Daha önce tartıştığımız, yazdığımız ve anlatmaya çalıştığımız ulus devlet yapısının Türkler için ne denli önemli olduğunu bu hususta hatırlamanızı isterim. Lakin modern dünya düzeninin de Batı tarafından dizayn edildiği yadsınamaz bir gerçektir. Sistemin oyun kurucusu, su götürmez bir gerçeklikle, Batı olmuştur. Buna rağmen kurulan düzenden de yine Batı rahatsız olmuş ve yeniden düzeni dizayn etme gayesiyle yeni oyunlar kurmaya başlamıştır. Bunlardan bir tanesi de ulus devlet anlayışının onca zorluk ve ölümlerden sonra yükseldiği Avrupa’nın, uluslar üstü bir yapı ile kontrol altına alınmasıdır. Almanya ve Fransa arasındaki çekişme bahane edilip ekonomik iş birliğine bağlanan bu modern ateşkes anlayışı, Avrupa’nın ulus devlet bağımsızlığını zincirlere vurmuştur. Günümüzde dalgası geçilen Avrupa Birliği’nin regülasyon üreticisi olması da bunun doğal bir sonucudur. Hantal bir bürokratik anlayış altında boğulan kıta Avrupası bu yüzden birçok oyun kurucu pozisyonundan da düşmüştür. Lakin bu tam anlamıyla oyun dışında kaldıkları anlamına da gelmemektedir çünkü kutupların bir yüzünü de Avrupa temsil etmektedir.

Çok kutuplu düzene geçişin en büyük sebebi ulus devlet ile mutlak erk isteği arasındaki mücadele olarak görebiliriz. Bu mücadelede bile hala ulus devlet anlayışını sahte bir şekilde parlatmaya devam etmektedirler. Özellikle Orta Doğu’da demokratikleşme adına atılan adımlar ile yeniden self determinasyon, kendi kaderini tayin etme, bahanesiyle etnik gruplara bağımsızlık vaat ederek kendi kontrolleri altına almaktadırlar. Aynı oyun Türkiye Cumhuriyeti üzerinde de oynanmaktadır. Etnik ve mezhepsel politikaların tetiklenmesinin sebebi budur.

Oyun kurmak sanıldığı kadar zor bir iş değildir. Zor olan tarafı bu oyunun kararlılıkla sürdürülebilmesidir. Bir oyunun meyvelerini vermesi bazen nesiller sonrasına kalabilir. Bu yüzden kurulan oyunların toplumlar tarafından anlaşılması bir hayli zordur çünkü zaman algısı sıradan insan ile oyun kurucu için aynı değildir. Bir oyun birçok farklı perspektiften sahneye konur. Bütün bu perspektifler de esasında tek bir amaca hizmet edecek şekilde dizayn edilir. Böylelikle olayı görüp anlamaya çalışanlar bir bombardımana maruz bırakılmış olur. Çok kutuplu dünya düzeninin tesis edilmiş olmasının sebeplerinden biri de bu bombardımanı yapabilmek ve güç dengesini kendi çıkarları doğrultusunda koruyabilmektir.

Çok kutuplu sistemler, kendi içlerinde belli başlı güç dengelerini barındırsa dahi mevcut güç yarışı ayarsız, acımasız ve acelesi bir şekilde ilerlemeye başlamıştır. On yıllardır gerçekleştirilmeye çalışılan projeler artık vakit kaybedilmeksizin ivedi ve kanlı yöntemlerle, sivil ve asker gözetilmeksizin, hayata geçirilmektedir. Bu sebepten ötürü oyunların uygulama alanları artık sayısız cepheye bölünmüş olup sürecin kestirilmesi bir hayli zorlaşmıştır.

Ülkemizde yıllardır döndürülen oyunlar ile ne yapılmak istediğini bildiğimiz halde atılan adımlara birçokları şaşırmaktadırlar. BOP direktifleriyle etnik ve mezhepsel bölünen ülkelerden çıkartılması gereken dersler anlaşılmadığı için aynı oyunlar Türkiye Cumhuriyeti’nde de sergilenmektedir. Ülkemizde oynanan bölücü oyunların ve yetişilemeyen gündem maddelerinin esas sebebi birçok farklı klikin hizmet ettikleri çok kutuplu dünya düzeni aktörlerinin planlarını hayata geçirmeye çalışmalarıdır. Sürecin bir anda bu kadar hızlanmasının sebebi de giderek sona yaklaştığımızın habercisidir.

Yeni dünya düzeninin öz itibariyle çok kutuplu olduğu önermesinden yola çıkarak oyun kurucuyu anlamaya çalışmak süreç içerisinde atılması gereken adımların yanlış seçilmesine sebep olmaktadır.

Türk siyaseti içerisinde palazlanmış ve ziyadesiyle yurt dışı emirleriyle hareket eden bu klikler birçok farklı güç odağına hizmet ediyor olsalar dahi oyunun sonunda ulaşılmak istenen sonuç tektir. Güç dengelerindeki bir anlık değişimle 21. yüzyıl “süpergüçlerin çatışması çağı” olmuştur. Buna rağmen ülkemizin ve tüm insanlığın akıbetini belirleyecek bu çok kutuplu süpergüç çatışması, her zaman olduğu gibi, ikili sistem içerisinde ilerlemektedir. Çözüm de burada gizlidir.

Exit mobile version