Esnaf, tüccar, sanayici, zirai işletmeler ve diğer Serbest Meslek gruplarının devamlılığını tehlikeye düşüren bir uygulama başlamıştır. Bunun derhal düzeltilmesi, düzenlenmesi ve hukuka aykırı uygulamadan dönülmesi gerekmektedir.
Bu konuda Türmob, Barolar Birliği, Sanayi Odaları, Ticaret Odaları, Ticaret Borsaları, Esnaf Odaları, İhracatçı Birlikleri, Üniversitelerdeki Profesörler ve diğer Sosyal Toplum Kuruluşları diğer deyimle STK’lar ve hatta hükümet ve muhalefet partili milletvekillerinin samimi ve özverili bir şekilde konuya dahil olmaları gerekmektedir.
Çünkü, Gayrimenkul Değer Artış Kazancı mantığı ile uygulanan yasal vergilendirme modeline ters olan ve aynı mantığa dayandığı halde, vergilendirme süreci aynı mantığa dayanmayan hukuk dışı bir vergi yükü doğmakta ve bu durum Türkiye’nin çarklarını durduracak bir etki yarattığı için, milli bir duruş gösterilerek derhal düzeltilmesi ve düzenlenmesi için gereği gecikmeden yapılmalıdır.
Şöyle ki:
Yıllar önce alınan bir gayrimenkul, kendi yerinde değerlendiği için, satılırken değerlemesi yapılıyor ve satış tutarından düşülüp %50’si üzerinden gelir vergisi oranları uygulanarak vergisi alınıyor. Bu da bir sonraki yıl verilen beyannamede hesaplanıp 2 taksitte ödeniyor?..
Peki şimdiki uygulama ne yapıyor?..
Diyelim ki, bir şirketin borçla aldığı her türlü arsa, bina, makine, demirbaş vs. ile stoklarının enflasyon değerine göre yeni fiyatı bulunup aradaki farkın %25’i her 3 ayda bir peşin olarak tahsil edilmek isteniyor!?.
Yani sermayesi güçlü olanlar, parası olanlara hiçbir vergi yok! Fakat yatırım yapan veya borçlanarak iş yürütenler cezalandırılır gibi bir vergi uygulamasına maruz bırakılıyor!?.
Örneğin:
Bir işletme 150 milyon TL yatırım yapmış ise ve bunun 50 milyon TL’si sermayeden karşılanmış ve geri kalanı faiz ödeyerek kredi borcu ile kapatılıyorsa, 100 milyonluk kısmı, enflasyon oranlaması yoluyla ilk 6 aylık dönem için 120 milyon değerinde olduğu kabul edilerek, aradaki 20 milyon TL’nin %25’i olan 5 milyon TL’yi vergi olarak tahsil ediyor?!.
Yılsonuna kadar enflasyon %50 olursa, 50 milyon enflasyon değerleme farkı nedeniyle 12,5 milyon TL vergi almış olacaklar?!
Bankaya ödenen faiz kadar bir de vergi ödemesi yapıp duble batış, konkadato, iflas üçlüsünü yaşayacaklar.
Bir kere, alınan sabit kıymet satılmadığı müddetçe vergi yaratan bir unsur değildir. Zaten satıldığında kurumlar elde ettiği karın %25’ini vergi olarak ödüyorlar. Şahıslar gayrimenkulu satınca, değer artışı yapılan turar ile satış bedeli arasındaki farkın yarısı üzerinden gelir vergisini ödüyorlar. Hatta 5 yılın üzerindeki gayrimenkullerin satışından vergi dahi almıyorlar.
Yani, bir ticari faaliyet karlılığı veya satımdan doğan bir kar doğmadıkça herhangi bir vergi doğmuyor. Enflasyon değerlemesinde; Sabit kıymet değerlemesi aynı Yeniden Değerleme hükmünde olan birşeydir. MDV YENİDEN DEĞERLEME gibi özkaynak değerinin reel ve rasyonel raporlanmasını sağlamaktadır. Ancak vergisel veya vergi yaratan ticari nitelikli bir faaliyet karı unsuru değildir. Aynı anda iki kanun doğru uygulanırken, aynı temele sahip olan Sabit kıymet enflasyon düzeltme farkı hukuka ve mali disipline ve diğer benzeşik vergi uygulama mantığına uygun değildir. Daha da ötesi gerçekçi değildir.
Bu işin sonunda Nakit Akış düzeni bozulanlar artacak ve ülke hem kar üreten işletmelerin devamlılığını hem de sürdürülebilir vergi gelirini kaybedecektir. Bunun getireceği tıkanma, ihracatı bloke edecektir, ticareti merdiven altı hale getirecektir, işsizlik artacaktır, ticari satış maliyetleri tutturulamayacak ve çarpan katlayan bir enflasyon ve stagflasyon durumu başlatacak ve geriye dönüşü çok zor ve hatta imkansız zincirleme yoksullaşma ve devlete de vergi kaybı, cari açık ve uygun olmayan geleceğe güvensiz bakan iç yatırımcılar yaratacaktır. Eğer bu önlenmez ise dış yatırımcıların kalanı da riski görüp buradan paralarını çekeceklerdir. Borsaya etkisini düşünün! Bunun bir kaç yıl sonrasını düşünün!? Yatırımcı yatırımını bitirene kadar, yatırım yaptığı kadar daha para bulup devlete ödeyecek! Hem de kazanmadan ve bir ticari faaliyet karı mantığına uymayan, enflasyon değerleme vergisi başlığı altında bunu yaşayacak!? Travmaya bakın!?
Barolar, Türmob, odalar, tüm STK’lar bu konuda hem dava açmak hem bu yanlışı düzeltmeleri için siyasi temaslarda bulunmak ve eli kalem tutanlar, bunu köşelerine taşıyıp, gerçekten hızlı bir aksiyon ile bu hatanın düzeltilmesi ve farkına varılması için görevini yapmalıdırlar.
Bu da benim HÜKÜMET YETKİLİLERİNE VE TÜM STK’LARA AÇIK MEKTUBUM OLSUN.
Köşemde, düzeltimi gereken bu acil konuyu tüm samimiyetimle Arz ediyorum. Eminim ki Cimer’e de bu konuda çok kişi mağduriyetini iletmiş olsun.
Sevgi ve Saygılarımla