HAKAN DÜZENLİZOR YAZI

Nasıl insan olunur?

Manevi bilgiler der ki:
Bir gün bir insana caka attıysanız, sesinizi yükselttiyseniz, vurduysanız, içinizden kızıp hayal dünyanızda bile ona zarar verdiyseniz, kendi isteğinizi diğerlerine baskın kıldıysanız veya bunun için sistematik bir plan yaptıysanız, küfrettiyseniz veya hakaret ettiyseniz veya bunlardan birisine aynı şekilde veya daha fazlası karşılık verip geliştirdiyseniz henüz İNSAN değilsiniz.
Eğer, bir gün akıl ile duygu arasında kaldıysanız, kızmak ile kızmamak arasında kaldıysanız, aşağılayarak veya tepkisiz görünen bir bakışla kaçınma veya düşünsel veya politik veya farklı bir strateji ile yaklaştıysanız ve bu veya buna benzer şeylerden birisi karşı tarafca anlaşılmasa bile İNSAN değilsiniz.
Eğer bir gün, bir insanı kendinize bağlayıp onu kontrol etmek isteği aklınızdan geçtiyse, birşeyler paylaştığınız insanı kendinize parsellemek düşüncesi geçtiyse, dönüşüp ve değişim için sadece yardım etmek dışında bir mantık üretimi yaptıysanız bile İNSAN değilsiniz.
Bu veya buna benzer onbinlerce paragraf yazılabilir. Ancak henüz bunları duyacak veya duyduktan sonra bunları uygulayacak bir tek iki ayaklı yürüyen bulamazsınız. Bulsanız dahi, onu yalın haliyle kavramış ve/veya anlamış ve/veya ona izin verecek insan bulamazsınız. Onlar, çahil çoğunluk arasında, tıpkı delice otları arasında boğulmuş, sarmaşıkların köklerine kadar onu boğup emdiği çiçekler gibidir.
Bugün gerçek bir insanlık medeniyeti içeren tek bir yeryüzü tarihi yoktur. Amigdalanın ilkel tarihinin yok hükmündeki bir ilkel karanlık mevcuttur. İnsanlığın, hayvan refleksleri ile kontrol altında olduğu bir taş devri vardır. Teknik ve teknolojik ileri bir karanlık vardır. Beşeriyet denilen ve olduk irine olmuş bu kabalığa, ruhun asliyetinde isyan sesleri yükselmeye devam etmekte ve diş gıcırtıları yükselmektedir.
İnsan olmayı henüz kavrayacak beyin düzeyi oluşmadı. Bu düzeye geçiş için bile en iyimser bir tarih vermek gerekirse en az 400 yıl gibi bir zaman daha geçmesi gerektiğini öngörüyorum.
Bir karantina alanı oluşturup, bütün hastalıklı dünyadan steril bir alan kurarak geliştirilmesi gereken bir ortam gerek. Öncülerinde de dünyayı ayakta tutan bu tip azın azı olan steril bir azınlık, kendilerinden habersiz olan dünyaya yaşam soluğu vermeli. Önceki dönemlerde olduğu gibi…
Nereden başlayacağını bilmeden nereye varılacağını da hesaplayamazsınız.
Hesabı bilenler gelsin!..
Sevgi ve Saygılarımla
Arkadaşlarınızla paylaşın

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
error: Uyarı: Korumalı içerik !!

Reklam Engelleyici Algılandı

Sitemizden en iyi şekilde yararlanmak için lütfen reklam engelleyicinizi kapatınız.