HÜSEYİN MÜMTAZ

Irak Türkleri

     Erşad Salihi ile başlayalım.

                “Saddam’ın hapishanelerinde 10 yıl yattım. Ağabeyim idam edildi, aile fertlerim göç ettirildi. 2003’ten sonra 5 yıl Şam’da Irak Türkmen Cephesi’nin Suriye ve Lübnan temsilciliğini yaptım. O sıralarda Şam’daki bütün yabancı misyonlarla ilişki kurarak Türkmen davasını yaydım. Siyasi tavrımı hiçbir zaman taviz vermeden söyledim. 2014 senesinde ITC olarak terör örgütlerinin hedefi olduk. Ben de ITC Başkanı olarak kendi içimizde silahlı örgütün kurulmasına öncülük ettim. 2016’da Barzani’nin bağımsızlık referandumunun karşısında ciddi bir şekilde durarak davamızı savunduk” diyor Salihi.

                “Kendi isteği ile istifa” eden/ettirilen Salihi devam ediyor;

                “Ciddi bir süredir Irak Türkmen Cephesi Başkanlığını ülkemizin çetin koşullarında yürütmeye çalıştım. Türkmen milli davasına gönül vermiş arkadaşlarımızla pek çok zorluklardan geçtik. Bu uğurda bedeller ödedik. Canlarımızı kaybettik. Ancak tüm engellere rağmen başta terör örgütleri olmak üzere Irak’ı bölmek, ayrıştırmak isteyenlere de tavrımızdan asla ödün vermedik. Çünkü bizim için Irak’ın bütünlüğü, barış ve huzuru esastır. Bu süreçte Türkiyemizle de yakın işbirliği içerisinde olduk. Altını çizerek ifade etmek isterim ki Türkiye Cumhuriyeti’nin her manada güçlü olması Türkmenlerin bir gurur ve güç vesilesidir. Türkiye’nin güvenlik meselelerinde de net tavrımızı sergilemekten kaçınmadık. Zaten büyük Türk Milletinin manevi desteği her zaman bizimledir”.

https://tr.sputniknews.com/columnists/202103291044140522-ersat-salihi-gorevi-neden-birakti/

                Ama bakın yıllardır Irak-Suriye cephesinde “Türk/men” kavgası veren “Salihi’nin görevden ayrılması” konusunda herkes öyle düşünmüyor.

                “20. yüzyılın başına kadar ‘Türk’ olarak anılan, ancak 1958’de bir askeri darbe ile iktidarı ele alan cunta tarafından ‘Türkmen’ şeklinde adlandırılmaya başlanan ‘Irak Türkleri’, ülkedeki genel nüfusun yüzde 13’ünü, yerleşik oldukları Kuzey Irak’ta ise nüfusun yüzde 25’ini oluşturuyor. Irak Türklerinin var oluş mücadelesine ITC (Irak Türkmen Cephesi) yön veriyor. 28 Mart’ta hiç beklenmedik bir şekilde istifasını açıklayana dek Cepheye, Türkmen siyasi hareketinin sembolik ismi Erşat Salihi önderlik ediyordu.

  Irak Türkleri, KKTC’nin 37. Kuruluş yıldönümü kutlamalarına Katıldı

Yerine gelen isim olan Hasan Turan, endişeleri de beraberinde getirdi. Zira Türk milliyetçisi kimliğiyle Türkmen milli hareketine önderlik eden Salihi’nin istifa kararını Ankara’nın baskısıyla aldığı (almak zorunda kaldığı) ve yerine gelen Turan’ın da ‘siyasal İslamcı’ kimliğinden dolayı tercih edildiği konuşuluyor…

Salihi, kısa bir süre önce Kerkük’ü ‘Kürdistan’ olarak tanımlayan IKBY Başkanı Mesud Barzani’yi sert bir dille eleştirmiş, ‘Artık bu hayalden vazgeçin. Kerkük, Irak Türklerinin atardamarıdır’ demişti…

Irak Türklerinin yarısı Sünni iken diğer bir yarısı da Şii ve mezhep siyasetine mesafeli olan ITC bu unsurları milli bir paydada birleştirmek hususunda yoğun çaba harcıyor. ITC’de mezhep eksenli bir politik anlayışın hayata geçirilmesi halinde Irak Türkleri arasında bölünmenin derinleşebileceği düşünülüyor. Bu konuda ciddi endişeler mevcut. Sonuç olarak Irak Türkleri, ekim ayında yapılacak erken seçimlere ağır bir kan kaybıyla girecek, ancak asıl yansımalar seçimlerin hemen ardından belirecek”.

Ve son paragraf bütün bunların arkasındaki asıl hesabı/amacı açıklıyor;

 “Yerel kaynaklara göre ‘Seçimlerin hemen ertesinde kapsamlı bir iç savaşın fitili ateşlenecek. Nihai hedef, Irak’ta birbirinden bağımsız bir Sünni, bir Şii, bir de Kürt devletinin oluşturulması’.

ABD ve bölgedeki ortaklarının hesabı, Türk nüfusu, Sünni ve Şii topluluklar arasında eriterek, Irak’ı fiilen üçe bölmek. Salihi’nin böylesi kritik bir dönemeçte görevden alınması bu çabaları güçlendirir; Türkiye’nin elini zayıflatır; ABD, İran ve Barzani’nin önündeki bir büyük engeli yerinden oynatır”.

https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/olaylar-ve-gorusler/ersat-salihi-ic-savas-ve-irak-turklerinin-gelecegi-m-birol-guger-1824748

Bakın tam 16 yıl önce 2005 tarihinde aynı konuda neler yazılmış:

“Biz Kerkük’te PKK’nın ‘ofis’ açıp paçavra dalgalandırmasını; sırtımıza saplanan Arap-Kürt-ABD hançeri olarak nitelemiştik.

Bir hafta sonra aynı şehirde stand açılıp ‘Abdullah Öcalan’ı siyasi iradem olarak görüyor ve kabul ediyorum’ yazılı bir metin için imza toplanıyor olması ise mahût hançerin kıvrılarak çıkartılıp bu defa böğrümüze saplanması anlamına gelmektedir.

 “Kerkük’te Türkmenleri unutmayalım…”

Önce Irak’la ilgili bazı gerçekler…

Kerkük; 1071’den en az yüzyıl daha önceden beri Türkmen şehridir.

Irak’ta 3 milyon Türkmen yaşamaktadır.

Kerkük, Türkmenlerin başşehridir.

Irak’ta göstermelik bir işbirlikçi hükümet olsa da hâkim otorite Amerika’dır…

Amerika Irak’ta 70 milyonluk NATO müttefiki Türkiye ile değil; üç buçuk baldırı çıplak peşmerge ile stratejik ortaklık yapmaktadır.

Bir Kürt, Cumhurbaşkanı’dır.

Bir diğer Kürt ‘Güney Kürdistan Bölge Başkanı’dır.

Güney Kürdistan Başkanı Barzani ‘Asla Irak bayrağını asmayacağız’ demekte; Anayasa’ya, sekiz yıl sonra ‘kendi kaderlerini tayin için referandum’ maddesini koymaya çalışmaktadır.

Güney Kürdistan gevşek bir federasyon istemektedir.

En büyük güç olan Şiiler de, madem öyle, biz de ayrı federasyon isteriz demektedir.

Şiiler, gelecekteki Irak’ın İran’dan beter bir şeriat devleti olmasını istemektedirler.

Amerika güya Irak’ın parçalanmamasını istemektedir.

Bu omurgasız, yanar döner ve mahallinde oturup eza ve cefayı çekenlerce değil, Ankara’dan uzaktan komuta ile yön verilmeye çalışılan Türkmen siyaseti sonucu herkes her şeyi istemekte; Kürtler, Şiiler ayrı bölge istemekte fakat bir tek Türkmenler hiçbir şey talep etmeden elleri boş, elleri böğürlerinde beklemektedirler.

Irak’ın üçe bölünmesi; Şii-Sünni ve Kürt bölgelerine ayrılması yılların Yahudi politikasıdır.

Elmalarla armutların toplanması; yâni hem etnik, hem mezhep bölünmesine gidilmesi sadece Türkmenleri bölmek için planlanan bir Yahudi oyunudur.

Çünkü sadece etnik bölünme olsa Araplar, Kürtler ve Türkmenler ayrılığı olacaktı.

Sadece dini bölünme olsa Şiiler-Sünniler olacaktı.

İşi çorbaya döndürmek için elma armut denklemi yeğlenmiş ve Türkmenler karpuz gibi ortadan ikiye ayrılmıştır”.

http://www.bizturkmeniz.com/tr/index.php?page=article&id=6494&w=h%C3%BCseyin%20m%C3%BCmtaz

Hüseyin Mümtaz’ın “KERKÜKTEKİ HANÇER” başlıklı yazısının üzerinden tam 16 yıl geçmiş.

Yâni dünya dönüyor ama devran bir türlü değişmiyor.

Geçmişte Batı Trakya’da Sadık Ahmet’ten, Azerbaycan’da Elçibey’den, Kıbrıs’ta Denktaş’tan esirgenen vefa/gösterilen duyarsız ilgisizlik şimdi ne yazık ki Erşad Salih’e lâyık görülüyor.

 Ya İşgal Altındaki Azerbaycan Toprakları?

Hadi o zaman “Kerkük’ten yola çıkak/Gidak Erbil’e, Erbil’e”.

Erbil yetmez; Musul, Diyala, Telafer, Tuzhurmatu’ya da “gidak”.

Irak’tan “Türkleri” yok etseniz, “Türküleri” nasıl sileceksiniz? 

Arkadaşlarınızla paylaşın

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
error: Uyarı: Korumalı içerik !!

Reklam Engelleyici Algılandı

Sitemizden en iyi şekilde yararlanmak için lütfen reklam engelleyicinizi kapatınız.