Site icon Söz Gazetesi

“KIBRIS HELENİZM’İN SON BURCUDUR” / Hüseyin Mümtaz

Heybeli’dekinin sesi uzun zamandır çıkmıyor ya, meydanı boş bırakmamak için ortalığa hemen başkaları dökülüverdi.

Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu Yeorgios,  25 Mart 1821 Yunan ayaklanması yıldönümünde Faneormeni Kilisesi’nde düzenlenen törende Yunanistan’a “yabancı ve tebaa değiliz” diye seslendi.

“Kıbrıs Helenizmin son burcudur. Kıbrıs düşerse, diğer Yunan yerleri ayakta duramaz, sıra Ege, adalar, Trakya, Makedonya’ya gelir” ekledi.

Haftalık Simerini gazetesi Yeorgios’un, Yunan ayaklanması ve EOKA’nın silahlı saldırıya geçişinin (25 Mart-1 Nisan) yıldönümü için beraberce, aynı gün düzenlenen etkinlikteki konuşmasında “Rum-Yunan ortak savunma sahası doktrininin yeniden canlandırılmasından ve ‘Helen ulusunun top yekûn müteyakkız olmasından’ yana tavır ortaya koyduğunu” yazdı.

Habere göre “Tam da bu nedenle ulusal merkezin Kıbrıs milli davamızdan uzaklaşması bizi üzüyor. Yabancı ve tebaa değiliz, Yunan atalarımızın bu topraklarına yeni gelmiş de değiliz.” ifadesini kullanan Yeorgios Yunanistan’ın, “iyi komşuluk maskesine ve Kıbrıs sorununun Türk-Yunan ilişkilerinden ayrı tutulması taleplerine kapılamayacağı” görüşünü ortaya koydu.

Yeorgios “Kıbrıs Helenizm’in son burcudur.  Kıbrıs düşerse, diğer Yunan yerleri ayakta duramaz, sıra Ege, adalar, Trakya, Makedonya’ya gelir.” dedi.  Rum Yönetimine de seslenerek “mücadelelerini başarıya ulaştıracak bütün altyapıları destekleme” çağrısı yapan Yeorgios “Gerekli savunma zırhı olmadan, Milli Muhafız Ordusu güçlendirilmeden, sığınmacı akışı göğüslenmeden ve çevremizde olup bitenler dikkate alınmadan, yeni tavizler için ağır baskı göreceğimiz müzakerelere oturulmamalıdır.” ifadesini kullandı.

Yeorgios “İki bölgeli iki toplumlu federasyonun 50 yıl başarılamamasının nedeni, Kıbrıs içindeki ve dışındaki patronların dayatmayı başaramamasıdır. Çünkü federasyonu halk kabul etmiyor, Başpiskopos karşı çıkıyor ve 24 Nisan 2004’te yüzde 75’in Hayır’ı ile reddetti” de dedi.

Gazete Makarios Vakfı tarafından düzenlenen kutlama etkinliğine resmi davetli olmasına rağmen; Yunanistan’ın Güney Kıbrıs’taki Büyükelçisi ile bastırması üzerine, federasyona ve müzakerelerin yeniden başlamasına karşı olduğu için sözde “Özgür Girne Örgütü korusunun” katılımının yasaklandığını yazdı. Etkinlikte Yunanistan’ın Dışişleri Bakanı Nikos Dendias tarafından temsil edileceği açıklanmasına karşın Dendias’ın katılmadığı, Güney Kıbrıs’taki Büyükelçisi Yoannis Papameletiu tarafından temsil edildiği bilgisi de verildi.

“Kıbrıs’ın kara kutusudur” dediğim Lefke’li Nazım’ın, (hoca değil, Beratlı) uzun zamandır pek sesi çıkmıyor ama kitapları elimin altında. Kapağında mücahit Enver Korkmaz ile mücahit Raşit Barudi’nin fotoğraflarının bulunduğu KIBRIS TÜRK SİYASİ TARİHİ (“Kıbrıslı” değil) adlı kitabından alıntı yapacağım.

20 Temmuz (tesadüfe dikkat) 1878 sabahı “yeni kiracı-mal sahibi” General Wolseley’i, Larnaka’da karşılamaya giden Başpiskopos Soforianos şöyle diyor; (S.26)

“Bu yönetim değişikliğini kabul ediyoruz. Çünkü inanıyoruz ki Büyük Britanya, İyonya adalarında olduğu gibi Kıbrıs’ın da milletçe bağlı olduğu Yunanistan’la birleşmesine yardımcı olacaktır”.

                Yâni 1878’den 2024’e, 146 yıldır kafa aynı kafa.

“Milletçe bağlı olduğu Yunanistan”.

Peki aynı 146 yıldır “biz”de durum nedir?

                “Etel Jazz tarafından bu yıl 4.kez organize edilen ve her geçen yıl daha da genişleyerek cazseverler tarafından dört gözle beklenen ‘Etel Uluslararası Jazz Festivali’ dünyadan 4 farklı grubun vereceği 6 konserle 20-23 Haziran tarihleri arasında yapılıyor… Elif Çağlar’a piyanoda Christos Yerolatsitis, vurmalılarda Stelios Xydias ve bas gitarda Cahit Kutrafalı eşlik edecek”.

                Piyanoda Christos Yerolatsitis, vurmalılarda Stelios Xydias…

                Bu örnek ilk değil, tek de değil.

                Sadece “Son” örnek.

Sizi bilmem ama ben Cristos’la Stelios’u zevkle dinleyeceğim!

Çünkü eminim “Erik Dalı”nı da çalacaklar…

Çünkü Kızılyürekli Niyazi de Rum tarafındaki AKEL’in milletvekilidir.

O da büyük bir ihtimalle aynı sahnede yer alacaktır.

Hâl böyleyken…

“Gazi”mağusa Kaymakamı’nın, “Kıbrıs’ta Barış için iki Toplumlu Koro” da solistlik yapmasına, yetkili makamlardan en ufak bir uyarı-tepki-ikaz görmemiş olmasın neden şaşırıyorsunuz?

                Şaşırıyor musunuz?

                Öyleyse alın size bir gazete haberi daha…

“Kıbrıslı Rumların ve Kıbrıslı Türklerin dostluğunun ve ortak mücadelelerinin sembolü kahraman şehitler Derviş Ali Kavazoğlu ve Kostas Mişaulis’in anısına dün Dali’de gerçekleştirilen etkinlikte konuşan DEV-İŞ Genel Başkanı Koral Aşam ‘Kıbrıs sorununun çözümü, ülkemizin ve halkımızın yeniden birleşmesi, Kıbrıs işçi sınıfının önceliği olmaya devam ediyor. Tek egemenliği, tek vatandaşlığı ve tek uluslararası kimliği olan, iki toplumun siyasi eşitliğine dayalı, iki bölgeli, iki toplumlu Birleşik Federal Kıbrıs mücadelesi, önceliğimiz olmaya devam ediyor’ dedi”.

Buna daha çok mu şaşırdınız?

                Demek ki onlarda “Kıbrıs Helenizmin son burcu iken” bizde “ülkemizin ve halkımızın yeniden birleşmesi, Kıbrıs işçi sınıfının önceliğidir” sevgili okuyucu!

                Umarım yukarıdaki tarihi fotoğrafı neden bu kadar sevdiğimi de anlamışsınızdır.

                Fotoğrafı seyrederken fonda lütfen “Mağusa Limanı” çalsın…

16 Nisan 2024

Exit mobile version