HÜSEYİN MÜMTAZ

Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı seçimi

                Kıbrıs’ta Ekim’de yaz henüz bitmemiştir.

Üstelik dün de güzel, açık bir pazar günüydü Kıbrıs’ta.

                Doğal olarak mangal dumanları ve “şeftali” kokuları her bahçeden, her ağacın altından göğe yükseliyordu.

                Hâl böyle olunca… Cumhurbaşkanı seçimine katılım yüzde elli sekizde kaldı. Beraber yapılan Anayasa Değişiklik Oylaması da “sadece” 283 oyla reddedildi.

                Okuyucu, seçimin gündeme ilk geldiği 2019’un Ekim-Kasım aylarında yukarıdaki aynı başlıkta arka arkaya beş yazıyla konuyu ve adayları irdelediğimi hatırlayacaktır.

                Dün ilk turda hiçbir aday % 50’yi geçemediği için en yüksek oyu alan iki aday haftaya yapılacak olan ikinci tura kaldı.

                Ersin Tatar % 32,  Akıncı % 29, Erhürman % 21 oy aldı.

                % 5’lik üç küsuratı saymıyorum. İkinci turda seçmenlerinin sandığa bu oranda bile gideceklerini tahmin etmiyorum.  Dolayısı ile Tatar muhtemel desteklerini asla hesaba katmamalıdır.

                O halde Erhürman’ın % 21 oyu kilit olacaktır.

                Erhürman için geçen sene şunları söylemişiz:

                “Erhürman’ın CTP’yi, SSCB Komünist Partisi’nin Kıbrıs uzantısı olan AKEL’in kuzey versiyonu kimliğinden yavaş yavaş çıkarmakta olduğunu gözlemliyorum.

Erhürman Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni sanki Ecevit’in ‘ulusal sol’uyla tanıştırma çabasındadır.

Başbakanlığı döneminde Türkiye’nin de bir anlamda desteklediği Özersay, UBP’nin desteğini alamadığı için, hala net olarak adaylık sinyali vermemiştir”.

Bazı kesimlerce çok fazla şişirilen, dünkü sonuçlara göre artık “siyasi mefta” olan Özersay’ı da aynı gün şöyle tanımlamışız:

“Bir önceki koalisyon dönemindeki tavrı/yaklaşımı ve genel kanaat Özersay’ın, sağ kesimin çatı adayı olacağı beklentisi yaratmıştı.

‘Yaratılmıştı’.

Ama 41’inci Hükümetin daha 40’ı dolmadan ‘pat’ diye Sarayönü’ne düşmüştü Özersay.             Halbuki eskiden, yâni siyasi hayatının başlangıcında henüz ‘toparlanırken’ Selimiye Meydanı’ndaki Portekiz restoranında sadece üç-beş masaya konuşurdu.

Fakat ‘Yardımcı’ olduğu hükümette, başbakandan önce Maraş, Maronit, Geçitkale kartını masaya koymuştur…

Kimseye haber vermeden Anastasiadis’le hem de ‘karşı’da gizli/saklı ve balıklı akşam yemekleri yemiştir.

Acaba 21 vekilli UBP; önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçiminde 9 vekili ile iktidara ortak edilen Özersay’ın seçilmesi için sadece ‘aksesuar’ olarak mı görevlendirilmişti mevcut hükmette?

UBP içinde çoğu kimse bu tavırdan rahatsızdır da Özersay’a Cumhurbaşkanlığını kim uygun görmüştür? UBP seçmeni, tabanı olmayan çakma bir partinin adayı için ‘figüran’ olmayı nasıl içine sindirebilmektedir?

Üstelik Özersay, Talat ve Akıncı’dan sonra aynı projenin devamıdır”.

Akıncı için o zaman söylediklerimi, yazının üslubunu bozmamak için burada tekrarlamak istemiyorum. Zaten dün gece sonuçların açıklamasından sonra seçim ofisinde, Wilco veya Danilo’dan dilin inceliklerini öğrenmesi gereken bir Türkçe ile bağırarak yaptığı düzeysiz konuşmayı dinlediyseniz ne demek istediğimi anlarsınız…

“Bu kadar açık ve yoğun tehdit ve müdahale ve taraf olmanın daha önce yaşanmadığını, bunun neticesinin bazı bölgelerdeki sonuçlarda kendisini gösterdiğini” söyledikten sonra “Biat için değil, özgürlük için yola devam” dedi.

Tatar hep söylediğim gibi; eşinin TV’sinde her sabah devlete, millete ve Türkiye’ye söven Rum pasaportu sahibi Türkçe konuşan, Türk ismi taşıyan İngiliz linobambakiyi susturduğu için ilk turu önde bitirmiştir.

Devam…

Yâni özetle Akıncı Türkiye karşıtı, Tatar ise Türkiye yanlısıdır.

Fakat;

a.Kıbrıs’ta seçimlerde partilerden ziyade toplumdaki sosyal grupların siyasi tercihleri rol oynar.

b.Seçmen, partide-hükümette-sosyal hayatta hep kriz yanlısıdır.

c.% 30 ilâ 40 aralığında bir kararsız kitle vardır.

Koalisyonun Maraş bahanesiyle bozulma süreci Özersay’ın değil; hem Tatar’ın, hem Erhürman’ın avantajıdır.

Muhtemel bir UBP-CTP koalisyon ihtimali/süreci ikinci tura etki edecek en büyük faktördür. Erhürman’ın %21 oyunun ne kadarı hangi tarafa kayarsa avantaj onun olacaktır.

Erhürman’ın Türkiye düşmanı olmaması orta noktada buluşmayı sağlayabilecektir.

“Karşıda” Leymosun “gönüllüleri” sıkı sıkıya birbirlerine bağlanmışlardır da; “Magosa İnsiyatifine” çıt çıkarmayan UBP Mağusa Beylerbeyleri’nin daha aktif bir şekilde oyunun içinde yer almaları gerekmektedir. 

Seçimden sonra da öncelik “Beşli Görüşme”de değil; KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ’nin (“Kuzey” lâfı yok) hiç olmazsa Azerbaycan tarafından tanınması ile başlanılmasında olmalıdır.

Arkadaşlarınızla paylaşın

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
error: Uyarı: Korumalı içerik !!

Reklam Engelleyici Algılandı

Sitemizden en iyi şekilde yararlanmak için lütfen reklam engelleyicinizi kapatınız.