Site icon Söz Gazetesi

KIBRIS’TA NE YAPMALI?

İşte tam bu zamanlarda, yılın bu mevsiminde Girne sahilinde arkanızı denize vererek çektirdiğiniz resimlerde, geride, çok uzaklarda hayal meyal Toroslar görünür.

Toroslar, 1571’de Yörüklerin yeni bir vatanda, Kıbrıs’ta tekrar kurmak üzere çadırlarını yıktıkları dağlardır.

Bugün bulundukları yerden o Torosları, tam 450 yıldır adada yaşayan; Sarı Selim/Sarhoş Selim/Ayyaş Selim/İkinci Selim’in “her biri farklı bir meslek sahibi olan, niteliklerine göre seçerek” sürmüş olduğu o Yörüklerin torunları görür.

Sonradan çeşitli şekillerde ada’ya kapağı atan yüzer/gezer takımı dürbünle baksa da göremez.

“Filan partiye falanca’dangayrisinin başkan olması Sarı Selim düşüncesine aykırıdır!” diye aba altından sopa gösterenler göremez.

O zamandan bu yana köprülerin altından hayli sular aktığının farkında değildirler. 2021’e bir türlü gelememişlerdir, zamanın halâ 1571’de durduğunu zannederler.

Kıbrıs’ın 2021 problemi işte tam da budur. Özgür yaşadıkları için sürülen o Yörükler, sürüldükleri yerde bile peşlerini bırakmayan, tam 450 yıl sonra yine özgürlüklerini kısıtlayan aynı kafayla karşı karşıyadırlar.

O halde ne yapmalı?

Son haftanın haberleri şöyle:

“İki toplumlular” Kıbrıs’ın iki tarafında barış ateşi yakmışlar.

“İki toplumlu” 113 örgütten ortak ses: Federasyon.

“Yavru vatan’dan, koloni vatan’a dönüşmüşüz”.

                “Gazi”mağusa surları üzerine TC ve KKTC bayrakları dikilemezmiş.

                Geçitkale’deki üsse (ve lütfen Baf’takine de) karşıymışız.

                Maraş’taki Rum malları sahiplerine verilsinmiş.

                Ama yine de…

                Terörle mücadelenin efsane ismi, KTBK Komutanı Emekli Orgeneral Necati Özgen’in vefatını, yarım saat sonra ve bir tek Kıbrıs gazeteleri ve internet siteleri duyurdu.

                Ve nihayet…

                Kıb-Tek borcu dolayısı ile bütün devlet kurumlarının elektriğini kestiği gibi camilerin de kesmiş…

                Sarı Selim’lerin yorumu; Ezanlar sustu…

                Ezan susmaz efendiler. Elektrik kesildiyse çok muhterem müezzinler evlerindeki bilgisayarın mikrofonu başından kalkıp; bir zahmet günde beş vakit yürüyerek minareye çıksınlar oradan davudi sesleriyle ezanı okusunlar…

                Ezan susmaz.

                O halde ne yapmalı?

                …

                Farkında mısınız, BM, AB, ABD ve yabancı diplomatların geliş gidişleri nedense hız kazandı. Tatar bile Guiterres’den davet aldı. Neler oluyor? Küçücük, toplam nüfusu bir milyonu geçmeyen yahut anca geçen adadaki dili, dini ve ırkı farklı iki toplumu dünya neden “birleştirmek” istiyor.

                Dünyada ve Türkiye’de koltuğa oturan her yeni yönetici “Benden öncekilerin çözemediği şu elli yıllık meseleyi ben çözerim” tavrı takınıyor.

                Çözemiyor.

                Çünkü “mesele” 50 değil, 450 yıllık.

                O halde tarihi tekrar dönüp, ama bu sefer doğru okumakta fayda var.

Exit mobile version