“Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, partilileri arasında ‘Şahin’ ve ‘Güvercin’ tanımı yapanlara tepki gösterirken, ‘Bunu söyleyenlere has…tir diyoruz. Kendi değerlerine ihanet eden tek Kürt politikacı bulamayacaksınız. Şeyh Sait ve Seyit Rıza ihanete uğradı. Ama ondan sonrakiler ihanete uğramadı, uğramayacaktır’ dedi.
Başbakan ve kabine üyelerine sormak istiyorum, üslubumdan dolayı halkın affına sığınıyorum, meşe ağacının hangi dalı nerenize battı sayın hükümet?”
Baydemir bu lâfı 2009’da söyledi.
“Yegane yol, bütün Ortadoğu coğrafyasında Irak’ta olduğu gibi ya da benzeri İran’da özerk Kürdistan olacaktır. Türkiye’de de özerk Kürdistan olacaktır. Suriye’ye de özerk Kürdistan olacaktır. Bunun başka bir yolu yoktur diye düşünüyorum. 20 milyon Kürt artık kendi varlığını reddeden bir halkın varlığına, varlığını armağan etmeyecektir. Bunu bütün dünya böyle bilsin. Halen kardeşliğine inandığımız Türk halkı da lütfen böyle bilsin. Varlığımızı tanımayan hiçbir halka varlığımıza armağan etmeyeceğiz…
Aşırı bir merkeziyetçi bir yapıyla, bu ülkeyi yönetmek, Ortadoğu’yu yönetmek ortadan kalkmıştır. Benim yüreğimden geçen özerk Kürdistan’ın başşehri Kamışlı’dır. Özerk Kürdistan’ın başşehri Diyarbakır’dır, özerk Kürdistan’ın başşehri Hevler’dir, (Erbil) özerk Kürdistan’ın başşehri Mahabad’dır. Ama, Türkiye, İran, Irak, Suriye, Ermenistan, Ürdün sınırlar ortadan kalkmalıdır”.
Bu lâfı da 2012’de sarfetti.
Bu lâflar elbette boşuna söylenmedi ama oraya giden yollar 2004’de şöyle açılmıştı:
“Basın toplantısını Baydemir’le yapan ve ayrıca makamında ziyaret eden Bakan Abdüllatif Şener, sabah kahvaltısında da Başkan’ın konuğu oldu ve Kürtçe, ‘Sizi seviyorum, şahsınızda tüm Diyarbakırlıları’ dedi.
Diyarbakır’da Kırsal Kalkınma Projesi’ne start veren Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener’in SHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’e gösterdiği yakınlık dikkat çekti.
Suriçi’nde küçük bir kahvaltı salonunda biraraya gelen Şener ve Baydemir arasındaki sıcak diyaloglar burada da sürdü. Baydemir’in hazırlattığı masada bal bulunmasına vurgu yapan Şener, ‘Tatlı yiyelim, tatlı konuşalım’ şeklinde espri yaptı. ‘Her yerde sevdiğim bir dostumun, bir kardeşimin olması siyaset anlayışımın özünde vardır’ ifadesini kullanan Şener, insanların her sabah birbirlerine sevgi sözcükleri söylemesi gerektiğini vurguladı. Baydemir’e Kürtçe ‘seni seviyorum’ anlamına gelen ‘Ez gelek, hezdikim’ diyen Şener, ‘Müsaade ederseniz bir şey söylemek istiyorum. Evet sayın başkan ‘Seni seviyorum’, sizin şahsınızda bütün Diyarbakırlılar’ı seviyorum. İnsanlar ister ‘I love you’ desinler, ister ‘Je taime’ desinler, isterse de ‘Ez gelek, hezbikım’ desinler. Birbirlerinin frekansına en yakın sözcüklerle bunları ifade etsinler’ şeklinde konuştu”.
Baydemir’in 2009 ve 2012’deki sözlerinin arkasından nasıl bir tepki geldi dersiniz?
“Bir dizi inceleme için Diyarbakır’a gelen Dışişleri Bakanı Davutoğlu ile Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Ulu Camii’nde kıldıkları cuma namazının ardından Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’i makamında ziyaret etti. Bakanları kapıda karşılayan Baydemir, Bakan Davutoğlu’na ‘Nevruz çiçeği’ olarak da bilinen nergislerden verdi. Ziyaret sırasında açıklamalarda bulunan Bakan Davutoğlu, selamın barış olduğunu söyledi. Selam veren herkesin ‘sen benden eminsin, ben de senden eminim’ dediğini belirten Bakan Davutoğlu, Diyarbakır’ın her taşı, her taşın üzerindeki her kitabeyi, her kitabenin üzerindeki her harfi korumak, o taşın önemini idrak ederek gelecek nesillere aktarmanın boyunlarının borcu olduğunu ifade etti. Diyarbakır’ın bütün insanlığın hazinesi olduğunu söyleyen Bakan Davutoğlu, ‘Bizim ise gözbebeğimizdir. Hükümetimizin bu konuda çok güçlü bir iradesi var. Sayın Başbakanımızın 2005 Diyarbakır konuşması ile başlayan süreçte bütün bu bölgelerin Diyarbakır, bütün Türkiye, hatta bütün insanlara verdiği mesajları hak ve özgürlükler, temel haklar, demokrasi mesajı o gün olduğu gibi bugün de taptazedir. Bu süreç yine Sayın Başbakanımızın da güçlü iradesi ile bütün hükümetimizin benimsediği bir süreçtir. Herkesin tam bir bilinç ile bunu sahiplenmesi, selam ile yayınlaştırması lazımdır’ diye konuştu.
Bayramı bayram etmek için onu yaygınlaştırmak gerektiğini ifade eden Bakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
‘Nevruz çiçekleri ile karşıladınız. Nevruz aynı zamanda cemrenin havaya, suya, toprağa düşmesidir. Cemre burada sembolik olarak halkımızdır. Bütün kesimlerimiz arasındaki muhabbettir. Aşkın ateşidir. Cemre Nevruz’da nasıl havaya, suya, toprağa düştüyse, muhabbet cemresi de Diyarbakır’a, Bursa’ya, İzmir’e, İstanbul’a, Ankara’ya, Edirne’ye, Hakkari’ye her yere düştü. Son gelişimizde Diyarbakır’da bir cuma namazı idi, çok terlemiştim, sıcaktı. Ben mendil arandım, daha aramam bitmeden göz hizamda bir mendil bana uzandı. Arka saflardan birisi hissetmiş, ‘Sayın Bakanım biraz önce almıştım, tertemiz’ dedi. Dedim ki, ‘Eğer senin terine bulaşmış olsaydı benim için çok daha kıymetli olurdu’. Çünkü biz terlerimizi terlerimizle karıştırmaya, acılarımızı acılarımızla karıştırarak aynı ağıtları yakmaya ama muhabbeti tahkim ederek geleceğe güzel bir emanet, gelecek nesillere bırakmak üzere geldik.’
Konuşmaların ardından Baydemir, Bakan Davutoğlu’na Türkçe, Kürtçe, Zazaca ‘Hoş geldiniz’ dedi. Baydemir, Davutoğlu’na Kürtçe Diyarbakır rehberi ve kitap hediye etti. Davutoğlu da, imzaladığı bir kitabı Baydemir’e verdi”.
Yıl 2013.
Ve aradan tam yedi yıl geçti.
Uzun yıllardır İngiltere’de olduğu “değerlendirilen” Osman Baydemir için ‘Silahlı Terör Örgütü’ne Üye Olmak’ suçundan yokluğunda tutuklama kararı verildiği ve kırmızı bültenle iade talebinde bulunulduğu açıklandı.
2009 ve 12’de sarf ettiği sözler üzerine yazdığımız yazılar o zaman okunup dikkate alındı mı emin değilim ama bu kadar yıl sonra doğrulandığı için memnunum.
Yâni o zaman silahlı terör örgütüne üye değildi, 2020’de İngiltere’de oldu.
Sabah şerifleriniz hayır olsun muhteremler.
Sabah, öğlen ve akşam şerifleriniz hayırlara vesile olsun.