1910-20 zaman aralığını, yüzüncü yılında tekrar yaşıyoruz.
Ama farkında değiliz.
Farkında değiliz çünkü gözlüklerimiz akıl ötesi. Gerçek dünya ile ilgisi olmayan farklı âlemleri seyre zorlanıyoruz.
1910-20 süreci, dünyaya şekil vermişti.
Birinci Dünya Harbi, Balkan Harbi, Çanakkale, Rus Çarlığının yıkılması-Komünizm’in gelişi, Osmanlı İmparatorluğu’nun sonu ve Kurtuluş Savaşı/TÜRKİYE CUMHURİYETİ…
“Doğu Halkları Kurultayı”…
Parçalanan devletler, ülkeler, milletler, halklar…
Ve göçler.
Göçler… Göçler.
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasıyla 100 yıl sonra yine işin başladığı aynı noktaya döndük.
Döndük ama Putin zorda.
Bir haftada “halledeceği” umuduyla giriştiği Ukrayna meselesi 3’üncü ayında.
İngiliz Prensi William; “İngilizlerin Afrika ve Asya’da savaş ve kan dökülmesine daha çok alışkın olduklarını, bunu Avrupa’da görmenin ise çok yabancı olduğunu” söyledi Rusya’nın saldırısı üzerine.
Rusya’da 9 Mayıs Zafer Günü kutlamalarında konuşan Putin ise, “Rusya Ukrayna’da ‘kabul edilemez bir tehdit’ ile karşı karşıyaydı. Orada ana vatanımızın güvenliğini savunuyoruz.” dedi. NATO’nun Rusya’ya komşu topraklarda konuşlanmaya başladığını belirten Putin, uzlaşma arayışlarına rağmen NATO ülkelerinin Moskova’nın çağrılarına kulak asmadığını söyledi. Putin, “Kırım’a bir saldırı için hazırlıklar yapıldı, her şey neo-Nazilerle bir çatışmanın olacağını gösteriyordu. Bu kaçınılmazdı”.
Dedikten sonra; “Büyük Vatanseverlik Savaşı’nda Sovyet güçlerinin Nazi ordusu karşısında kazandıkları zaferin 77. yıldönümü dolayısıyla Azerbaycan, Ermenistan, Belarus, Kazakistan, Kırgızistan, Moldova, Tacikistan, Türkmenistan, Özbekistan, Abhazya, Güney Osetya liderlerine ve halklarına kutlama mesajları” gönderiyor; Ukrayna’nın doğusunda bağımsızlığını tanıdığı Donetsk ve Lugansk yönetimlerini de “ataları gibi anavatanlarını Nazi belasından kurtarmak için savaştığı” için kutluyor.
Varşova Paktı, yayılmacı Sovyet rejiminin organizasyonu; NATO da ona karşı kurulmuş savunma örgütü değil miydi?
Sovyetlerin ve Varşova Paktı’nın çöküşünden sonra NATO’nun da lüzumsuzluğu hakkında yazılar yazmıştık.
Yanılmışız…
Demek Putin yeni Stalin’miş. İddiasına göre yeni Nazi Zelenski de yeni Hitler.
Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı, komünist rejimin tamamen kendi iç çelişkileri yüzünden yıkılmamış mıydı?
O yıkılınca da Azerbaycan hariç, saydığı diğer ülkeler hiç bir şey yapmadan, hiç uğraşmadan, tek kan dökmeden, “bağımsızlıklarını” kazanmamışlar mıydı?
Putin şimdi hepsine selam gönderiyor, hatırlatmalarda bulunuyor, sanal Nazi tehlikesine karşı birlik çağrılarında bulunuyor.
Yeni Sovyetler geliyor.
“Tehlike” de NATO!
Vay İsveç ve Finlandiya nasıl olur da NATO’ya girermiş!
Finlandiya da sivillere Rus tehlikesine karşı silah eğitimi verilmeye başlamış.
(Meraklısına, 1939-40 arasındaki “KIŞ SAVAŞI”nda, küçücük Finlandiya’nın Sovyetleri nasıl perişan ettiğini hatırlatmak isterim).[i]
Eminim Putin’in saydığı, selam gönderdiği o “eski” Sovyet ülkeleri, 1920 Bakü’de toplanan DOĞU HALKLARI KURULTAYI’nı hatırlamaktadırlar.[ii] ¸[iii]
Herkesin hatırlamasında fayda var…
Rusya-Ukrayna Savaşı’nı bir de bu gözle seyredin.
[i] https://tr.wikipedia.org/wiki/K%C4%B1%C5%9F_Sava%C5%9F%C4%B1
[ii] https://www.turkishnews.com/tr/content/2020/06/23/dogu-halklari-kurultayi-eski-defterler-12-huseyin-mumtaz/
[iii] https://millidusunce.com/hangi-kuvva/