Kıbrıs bir adadır.
Yaklaşık üçte biri bizde, üçte ikisi Rumlardadır.
O üçte bir 1974’de bize geçmiştir.
Ama kuzeyde, o 1974’den bu yana değil Güvenlik Kuvvetleriyle; tankla, topla, tüfekle halâ girilemeyen bir otonom bölge mevcuttur.
Adanın, Rumların yaşadığı bölümünde hayat normaldir. Yaz sıcağında klimalar çalışır, iki aylık kış soğuğunda yine takır takır çalışır.
Ama kuzeyde yaz ve kış elektrikler saatlerce kesilir, bırakın büyükleri; okullar, üniversiteler, bilgisayar başındaki öğrenciler- makineye bağlı hastalar ve yaşlılar…
Ben anlatmayayım, siz tahmin edin.
Gelelim kuzeydeki o otonom bölgeye…
74’den bu yana; günlerdir, haftalardır, aylardır, yıllardır iktidarda kim olursa olsun “Teknecik”e bir türlü girilememiştir, girilememektedir.
Kaç kişinin çalıştığı, maaşları, izin süreleri devlet değil, firma/şirket sırrıdır.
Bir tek ailelerinin elektrik parası ödemediği bilinmektedir.
Alınan yakıtın da niteliği, nereden geldiği, nasıl alındığı, kaç para verildiği “çok gizli”dir.
Arıza olur, dışarıdan kimse giremez.
En son olayda AKSA ekipleri müdahale etmek istemiş, zinhar kabul edilmemiştir.
Yavuz Donat’ın güzellemesi ile Prag’a “yollatılan”, her dalda oynayan Feyzioğlu’nun yerine gelen yeni Büyükelçi; hemen bir açıklama yapmıştır;
Açıklamada, Teknecik’te bir süredir devam eden arıza nedeniyle elektrik üretiminde meydana gelen sıkıntıların yakından takip edildiği ve KKTC makamlarıyla birlikte çözüm seçenekleri üzerinde çalışıldığı ifade edilmiştir.
Açıklamada, “Bu çerçevede, elektrik arzının devamlılığını sağlamak amacıyla Elektrik Üretim Anonim Şirketi’nden (EUAŞ) bir ekibin yarın Ada’ya gelerek halihazırda kullanımda olmayan ‘8 nolu ünite’yi aktif hale getirmeleri öngörülmektedir. Böylelikle 25 megavatlık ilave elektrik sisteme dahil edilecek ve yaşanan kesintiler en aza indirilecektir” denilmiştir.
“Öte yandan, TPİC’in akaryakıt temin süreci hızlandırılmış olup, yakıtın 20 Ağustos Salı günü Ada’ya ulaşması beklenmektedir” ifadelerine yer verilen açıklamada, şöyle devam edilmiştir:
“Bu şekilde, daha temiz bir üretim tesis edilerek turizmin en canlı olduğu dönemde ortaya çıkan çevre kirliliği riski de azalmış olacaktır. Kıbrıs Türk kardeşlerimizin her türlü sorununu, kendi sorunumuz bilerek çözüm üretme gayretlerimiz sürecektir.”
Lâfa dikkat edin;
“Kıbrıs Türk kardeşlerimizin her türlü sorununu, kendi sorunumuz bilerek çözüm üretme gayretlerimiz sürecektir.”
Önemli olan, her şeyden önemli olan budur.
Hâl böyleyken Haravgi Gazetesi’ne göre AKEL’in, “Türkiye’nin 1964 yılında Dillirga’da gerçekleştirdiği hava saldırısını” kınamasının…
Hristodulidis’in de; “Fiili durum bizim için seçenek değil” demesinin en ufak bir önemi bulunmamaktadır.
Yâni sonuç olarak “Teknecik İmparatorluğu” çökmüştür, çökertilmiştir.
Türkiye’nin, yeni Lefkoşa Büyükelçisi Yasin Ekrem Serim’e “Hoş geldiniz” diyoruz.
