HÜSEYİN ÖZBEK

 BÜYÜK TAARRUZ’DAN BÜYÜK ZAFERE / Av. Hüseyin Özbek

                                                   

  15 Mayıs 1919’da İzmir’e ne büyük hayallerle çıkmışlardı. Tarih bir kez daha yinelenecek, Homeros’un İlyada destanına konu olan ilkinden 3 bin yıl sonra Troya ( Anadolu ) yeniden fethedilecekti. Yunan Ordusu’nun komutanları birer Agamemnon, askerleri Atina’nın, Isparta’nın yenilmez savaşçılarıydı. Kadim Yunan yurdu İyonya, Barbar Türklerin işgalinden kurtarılıp sonsuza kadar Helen ülkesi yapılacaktı!

Atina’da esen hava böyleydi ama Londra’nın hesabı daha farklıydı. 30 Ekim 1918 Mondros Ateşkesi ile Türklerin eli kolu bağlanmış, Halife Sultan Vahdettin adeta rehin alınmıştı ama Anadolu’da kıpırtılar vardı. Türklerin bağlaşıkların haklarında vereceği ölüm fermanına direnecekleri anlaşılıyordu. Şimdilik merkezileşmemiş olsa da Müdafaayı Hukuk ve Kuvayı Milliye örgütlenmeleri bunu gösteriyordu. Onun için, Anadolu’daki Türk direnişini kurumsallaşmadan boğmak için bir tetikçi gerekiyordu.

Yunanistan’a verilen politik destek, açılan krediler, silah ve her türlü lojistik malzeme ile donatılıp Anadolu’ya yönlendirilmesi, Londra’da yapılan ince hesapların sonucuydu. Sevr’i Türklere zorla kabul ettirmek için bulunan tetikçi Yunanistan’dı! Troya rüyaları, Küçük Asya’nın fethi hülyaları, köpürtülen Yunan şovenizminin antik tatlandırıcıları olarak kullanılacaktı!

15 Mayıs 1919, bizim için ulusal felaket, Yunanistan için Küçük Asya’nın fethinin ilk adımıydı. Suyun öte yakasında, büyük tantanayla başlayan Küçük Asya Macerasının, üç yıl sonra Küçük Asya felaketine (Mikrasiatiki Katastrofi) dönüşeceği kimsenin aklından geçmiyordu. İzmir’in işgalinin ertesi günü, 16 Mayıs 1919’da ,İstanbul’dan Samsun’a hareket eden, Kaderin Adamı Mustafa Kemal’in, Agamemnon özentilerine anlayacakları dilden vereceği yanıta daha 3 yıl vardı.

Sakarya, 15 Mayıs 1919’a İzmir’le başlayan Yunan ilerlemesinin son hattıydı. Ankara’ya neredeyse bir adımlık mesafeye kadar gelen Yunan Ordusu’nun yayılma hevesi ve özgüveni 22 gün süren kanlı boğuşmayla Sakarya’da kırılacaktır.  Ankara artık ulaşılması olanaksız bir seraptır.  Sakarya’dan yüzlerce kilometre geride, Afyon hattında tutunmaya çalışacak, taarruzdan savunma pozisyonuna geçecektir. Atatürk’ün; “Askerlik onurundan yoksun katiller sürüsü” dediği Yunan Ordusu artık tedirgin bir bekleyiş içindedir.

Sakarya’dan sonra neredeyse 1 yıl geçmiştir. İki taraf arasında ciddi bir çatışma yaşanmaması, TBMM ve kamuoyunda tartışmalara yol açmakta; “Ordu daha ne bekliyor, ordumuzun taarruz yeteneği yok mu?” türünden sözler sıkça duyulmaktadır. TBMM Başkanı Mustafa Kemal ise Türk Ordusunu, kesin sonuçlu bir savaşa hazırlamakta, Türk Milletinin yoktan var ettiği Ordunun olası bir yenilgisinin Türklüğün felaketi olacağını iyi bilmektedir.

Büyük gün, 26 Ağustos 1922 olarak belirlenmiştir. Gazi Meclis’in, Türk Ordularının Başkomutanlığına getirdiği Mustafa Kemal, 26 Ağustos sabaha karşı, birazdan bütün gücüyle üzerine atılacağı düşmanı Kocatepe’den, izleyen bir Sarışın Kurt’tur!  30 Ağustos sabahı tan atmadan, Türk topçusunun cehennemi ateşiyle başlayan Büyük Taarruz karşısında tutunmaya çalışan düşmanın işi gerçekten zordur. Mehmetler, bütün güçleri ve hırslarıyla katiller sürüsünün üzerine çullanmaktadır.

30 Ağustos 1922, düğümün çözüldüğü, Yunan Ordusunun belinin kırıldığı, asli unsurlarının saf dışı bırakıldığı büyük zafer günüdür. Mustafa Kemal’in tanımıyla; “Zaferleri ve mazisi insanlık tarihi ile başlayan ve gittiği her yere zaferle birlikte medeniyet nurları taşıyan Kahraman Türk Ordusu” milletin güvenini boşa çıkarmamıştır. 30 Ağustos sonrası, katiller sürüsü için utanç verici bir kaçış, Mehmetler için 9 Eylül’de İzmir’de sonlanacak bir kovalamacadır.

Atatürk, 30 Ağustos 1924’te, savaşın izlerinin hala canlılığını koruduğu, Dumlupınar’da yaptığı konuşmadaki; “Durumu bir daha görüştük ve kesinlikle anladık ki Türk’ün gerçek kurtuluş güneşi, 30 Ağustos sabahı ufuktan bütün parlaklığı ile doğacaktır. Bu sahada akan Türk kanları, gökte dolaşan şehit ruhları, devlet ve Cumhuriyetimizin ebedi muhafızlarıdır.”  sözlerinden, büyük zaferin 101.yılında hiç kuşkusuz alınacak sayısız dersler vardır.

 

Arkadaşlarınızla paylaşın

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
error: Uyarı: Korumalı içerik !!

Reklam Engelleyici Algılandı

Sitemizden en iyi şekilde yararlanmak için lütfen reklam engelleyicinizi kapatınız.